Gurur

107 6 0
                                    

Sabah uyandığımda çok yorgun olmama rağmen hiç zorlanmadan kaltığımı düşündüm, alışıyordum sanırım sabah kalkmaya.

Abim gelip öptü alnımdan ne olduğunu anlayamıyordum, dün beni döven o değilmiş gibi davranıyordu.

"Özür dilerim" dedi ve gitti yanımdan. O bunu yapınca daha bir suçlu hissettim kendimi.

Duşa girip çıktıktan sonra hiç bir şeye halim yokmuş gibi düşündüm o yüzden sadece saçımı at kuyruğu yapıp formamı giyip çıktım evden, yorgundum.

Kulaklığımı takıp yürümeye başladım okula doğru. Eve dönüp tekrar uyuyup hiç uyanmayasım vardı bugün.

Okula ulaşıp sınıfa girdikten sonra kafamı sıraya gömdüm, Ali halâ benimle konuşmuyordu ama bu halle sanırım onu takacak değildim.

Aysu ve Şeyda'yla teneffüs çalınca aşağıya indik. Tabi onlar beni zorla indirince yorgun olduğum için sesimi çıkartamadım.

Gözlerim bir an Aslan'ı aradı yoktu okulda, geç kalmıştı sanırım.

Okul çıkışı olduğunda da yoktu Aslan, merak duygum tavandı şu an. İlk defa okula gelmemişti.

Arkadaşlarımla eve doğru yürürken gözlerimin görüş alanına giren Aslan'ı gördüm.

Ona birşey olmadığını görünce içten içe çok sevindim, tabiki de ona yansıtmadan, ama arkasındaki elini saklamaya çalışırken gördüm, sargıdaydı eli çok merak ediyordum ne olduğunu ama bunu ona soramazdım.

"Derin biraz konuşabilir miyiz?" dedi o benden de yorgun bir şekilde. Onu onaylarcasına kafamı salladım.

Sahile indiğimizde onunla sakin bir yer bulunca ayak üstü konuşmaya başladık, konuşmaya değilde susmaya demeliydim galiba.

Birden

"Beni kandırdın Derin" dedi gözleri dolu bir şekilde.

Gerçekten çok kötü görünüyordu. Susuyordum, ne konuşacağımı bilmiyordum haklıydı çünkü.

"Derin konuş, yalan söyledim demeni bekliyorum" dedi sesi yüksek bir şekilde

"Aslan dün ne dediysem bugün hepsini onaylıyorum" dedim kaçamak bir sesle.

Ama öyle değildi gitmek istemiyordum yanından hatta öyle günlerce kalabilirdim orada.

Ama herşeyden önemli olan bir gururum vardı. O dün abime vurmuştu. Daha da fazlasını hakediyordu.

Kahretsin, duygularım karmaşıktı.

"Derin bu kadar ucuz bir insan olamazsın sen! En başında herkesten farklı olduğunu düşündüğüm için dikkatimi çekmiştin sen, bana bunu yapma yeter" dedi sesini kat ve kat yükseltirken, artık bağırıyordu. Sinirimi bozmaya başlamıştı, ona yakıştıramıyordum bu durumu.

"Lara'yı kıramazdım, canını böyle yakabileceğini düşündü. Sende onun canını yaktın. Ödeştiniz, ayrıca artık sevmezsin bir farkım varsa daha da kötü olmamdır" dedim kötü bir imaj yaratmak isterken.

Başka türlüsü daha çok yakardı çünkü canını.

"Tiksiniyorum senden, duydun mu? Ama senden çok kendimden. Neden biliyor musun? Bugüne kadar herkesten farklı davrandığım için çünkü sana. Ya yüzünde cidden asla düşüremeyeceğin bir maske var, ya da sen hep buydun, şu an maskeni düşürdün ve Allah beni kahretsin ki senden tiksinirken bile halâ aşığım sana. Bundan sonra çıkmam karşına, Lara'ya söyle, başardı. Git hadi, artık özgürsün." dedi uzun konuşmasını tamamlarken.

Sözünü kesemedim, çünkü canı çok yanıyordu, biliyordum.

Onu sevmiyorum ama üzülüyordum, çözemediğim hisler vardı içimde belki de çözmek istemediğim hisler.

Susmayı tercih etmiştim, boğazım halâ düğümleniyordu, nedense bu hissi Aslan'ı tanıdıktan sonra yaşamıştım.

Yanından ayrılıp yürümeye başladım, ondan uzaklaştıktan sonra arkamdan halâ baktığını hissedebiliyordum.

Kaldırımda Lara ve Helin'i görünce bunu fırsat bilip Lara'ya

"Mutlu ol, amacına ulaştın" dedim bağırarak

"Neyden bahsediyorsun Derin sen?"

Dün olan herşeyi anlattım sinirli bir şekilde.

"Ayrıldık Aslan'la" dedim en son

"Üzülmüş gibisin" dedi alaycı bir şekilde. Ben bu kızı parçalarım.

"Sırf sen kendini aşağılanmış olarak görme diye katıldım bu iğrenç oyununa! Sen burada alay et diye değil!"

Helin sakinleştirmek için koluma girdi ve eve götürdü beni.

Birer kahve içince sakinleşmiştim. Kahve iyi geliyordu bana, tabi Helin de. Kahveleri içerken

"Derin cidden üzülüyorsun" dedi gözleriyle beni süzerken

"Her gün bir insanın duygularıyla oynayıp onları üzmüyorum Helin" dedim duygularımı gizlermiş gibi

"Ya daha fazlasıysa?" dedi merakla

"Dahası yok Helin" dedim konuyu kapatmak için. Berbat bir haldeydim, yorgundum ayrıca çok üzgün.

--

Bir hafta olmuştu ama halâ Aslan ne arıyor ne soruyordu, son konuşması kulaklarımda çınlıyordu günlerdir.

Okulda bile benden kaçıyordu resmen. Ben onu üzdüğüm ilk gün gibi üzgündüm hatta daha da fazlasıyla.

Sebebini bilmiyorum halâ, ya da kaçıyordum herşeyden.

Abimle aramızı düzeltmiştik. Kerem okuldan gelirken karşıma çıkıp özür dilemişti ama cidden umrumda değildi.

Onun için değil üzülmek adını bile almıyordum ağızıma, o kendinden iğrenç küfürlerinden sonra. Gerçi alkış tutacak hali yoktu yaptıklarımın karşısında. Oyun olduğunu bilmiyordu hem.

Aslan'ı özlüyordum. İçimdeki bu hissin başka tarifi olamazdı çünkü, daha fazlası da çılgınlık olurdu zaten.

Yanına gidesim vardı ama herşeyden çok değer verdiğim gururum buna izin vermezdi.

Ben buydum, kendi gururumda boğulan..

Sana İnat, Yine SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin