O Artık Yok!

176 19 0
                                    

Ertesi sabaha gülerek uyandım, bu çok iyi bir şeydi çünkü ilk defa sabahın altısında okula gideceğimi bildiğim halde tebessümle uyanmıştım.

Telefona baktığım zaman tüm moralim alt üst olmuştu saatin dokuz olduğunu görünce! Ama yine de farklı bir enerji vardı bu sabah içimde. Kesinlikle sınıfta kalacam diye düşünüyordum çünkü sabahçılık bana göre değildi.

Oysa ki ne umutlarla uyanmıştım diyerek kendimle dalga geçtim, tabi o sırada boş durmadım hazırlanıp okula gittim, okulun kapısını açtıklarında Aslan'da oradaydı, belli ki derse girmemiş. Ben hep onu görüyordum etrafımda, önceden sıkılıyordum bu durumdan ama belli ki arkadaş olmak istiyordu benimle, birden Lara'yla ne yaptılar acaba diye geçti içimden.

Yanıma geldiğinde,

"Geç kalmışsın" dedi tebessüm ederek, çok farklıydı

"Evet, maalesef " dedim,

"Gel, diğer ders başlayana kadar kafeteryada oturalım biraz" dedi gür sesiyle, dediğini onaylarcasına kafeteryaya doğru yürüdüm.

Oturduğumuz da,

"Farkında mısın Derin, Lara'dan daha çok seninle görüşüyoruz " dedi birden bire, bir şeyleri anlatmak istercesine, "evet farkındayım, kalkmam lazım, zil çalacak birazdan" diyerek kalktım masadan.

Yukarı çıktığımda dediğim gibi olmuş teneffüs zili çalmıştı. Sınıfa girip çantamı bıraktıktan sonra Abimin arkadaşlarının yanına gittim, onlar son sınıf olduğu için çok iyi anlaşıyordum, kendimi beğenmişlik değil ama yaşıtlarımla ve kendimden küçük insanlarla anlaşamıyordum her nedense.

Onlar bütün gün bizim evdeydiler, o yüzden çok şanslıydım yanlız kalmıyordum bu okulda, birbirimizi çok iyi tanıdığımız için beni hiç boş bırakmıyorlardı.

Aslan'ının gözleri beni süzüyordu yine, ne oluyordu anlamıyordum. Telefonum çaldığında ekrandaki isimi görüp meşgule attım, sesini duymaya bile tahammülüm yoktu Kerem'in şu an.

Ders zili çaldığında Aysu ve Şeyda ile yukarı çıkıp sınıflarımıza doğru giderken Aysu,

"Yine senin ki sana bakıyor, bu çocuk yanık sana kızım benden söylemesi"

dediğinde cidden sinir sayım tavan yapmıştı, ne saçmalıyordu bu? O benim erkek arkadaşımın ve abimin arkadaşıydı ayrıca en yakın arkadaşlarımdan bir tanesi ile birlikteydi, tamam her ne kadar bir kere görüşüp o da Kerem'le benim sayesinde olsada, veya bir kere Lara'yı aramış olsada.

"Aysu, benimle böyle konuşmadan önce bir kere değil, bin kere düşün, kalbini kırmak istemem o benim en yakın arkadaşımla birlikte, bilmiyormuş gibi konuşma."

Şeyda ile Aysu aynı sınıta oldukları için benim bir üst katıma çıkmak için yol almışlardı. Kırılmıştı fakat sinirlendirmişti beni, birisinin kalbini kırmak benim hoşuma giden şeyler arasında değildi, ama damarıma basılınca elimde olmadan kırıyordum karşımdakinin kalbini, hem haketmiştide.

Dersler bittiğinde Aysu çıkışta gelip benden özür dilediğinde, belki de ben de abartmıştım diyerek ondan özürümü eksik etmedim.

Kolumdan birisi kendisine doğru çektiğinde arkamı dönüp bu kişinin maalesef Kerem olduğunu gördüm.

"Derin sadece dinle, ne olur" dediğinde sırf beni burada rezil edip abimin arkadaşlarından dayak yememesi için itiraz etmedim.

Parkın içinden geçip okul yolundan çıktık, ilişkimizin üçüncü parçası Aslan'ımızıda yanımıza alarak.

Müsait bir yer bulduktan sonra,

-"Dinliyorum sadece iki dakikalığına Kerem"

-"Derin özür dilerim, biliyorum yaptığım yani yaptıklarım berbat şeyler ama elimde değil seni çok seviyorum, kaybetmeyi göze alamıyorum herşey bundan" dedi acınası bir şekilde,

-"Cidden mi Kerem? Beni kaybetmek istemiyorsun öyle mi? Peki ben neden bunu hissedemiyorum, bitti Kerem daha fazla konuşmak istemiyorum seninle bu konuyu. Sondu bu beni aramayı, rahatsız etmeyi kes, seninle konuşmak değil adını anasım bile yok, o kadar yaptıklarına karşılık bunu ilk kez diyorum sana; benden uzak dur! Ve de son kez" dedim içimdekilerinin binde birini boşalttığımın rahatlığını yaşarken.

Tam yanından gitmek için adım attım ki ona yakışan bir şeyi yapıp tokat attı suratıma elinin tersiyle, kanayan burnumu görünce bizi geride izleyen Aslan birden koşup Kerem'e yumruk atmaya başladı.

Yere yatırdıktan sonra Kerem'i ne kadar uğraşsamda hala yüzüne doğru attığı yumrukları durduramıyordum, taa ki Kerem'in suratının kan revan olduğunu görünce göz yaşlarıma teslim olup ağlayana kadar, bu aralar aşırı mı duygusaldım anlayamıyordum cidden.

Beni öyle gördükten sonra kolumdan tutup eve doğru götürürken "Aslan bu çok fazla gelmedi mi? Benim için biliyorum teşe-" teşekkür etmek isterken sözümü kesip "gerekeni yaptım, o seni aldatıyor Derin, bir daha muhattap olma"

Klişe bir şekilde konuştuğunda şok olmuştum, gözümle görsem inanmazdım önceden, ama şimdi bunu duydum diye sevindim, rahatladım içten içe.

Aslan'a kızmadan edemedim daha önce söylemediği için, bunu dile getiremedim çünkü tartışamayacak kadar yorgundum.

Benden bir cevap beklerken sustum sadece, acıda çeksem içimde yaşardım çünkü ben.

Bir daha adını bile anmamaya yemin ettim o an, Kerem benim düşmanım bile olamayacak kadar değersizdi gözümde artık, nefret bile etmiyordum ondan, aksine donuk ve hissizdim ona karşı. Daha bir gün öncesine kadar canımdan çok sevdiğim hâlde hem de.

Sana İnat, Yine SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin