Sınıftan çıktığı an peşinden koşup "Sana asla aşık filan değilim, bil ki senin gibi bir insanla da işim olmaz benim" dediğimde hızlı adımlarla oradan sınıfıma doğru koşmaya başladım.
Biliyorum bu sözüm kesinlikle üzmüştür onu, ama sonradan üzeleceğine şu an üzülmesi daha çok mantıklı, onunda zamanını boş yere çalmak aptallık olur.
Onu hayatıma alırsam onu üzerdim biliyordum. Beynim resmen benimle oyunlar oynuyordu.
Ona aşık değildim öyle olsa bile bunu kabullenmek çokta kolay değildi açıkçası.
--
Dersler sıkıcı geçmişti bugün. Okul çıkışı olduğunda kavga eden bir grubu görünce duraksadım. Çünkü tam geçeceğim yolda kavga ediyorlardı.
Oradan geçerken Aslan'ın o grubun içinde olduğunu gördüğüm an sinirden her yerim titremeye başlamıştı. Çünkü Aslan yerde olan çocuğa hiç durmamaksızın, karnına doğru tekmeler atıyordu.
Şok içerisindeydim. Onu asla böyle göreceğim aklıma gelmezdi. Ama o böyleydi aynen şu an göründüğü gibi. Bana maske taktığımı söylüyordu ama kesinlikle o benimleyken aynısını yapıyordu. Gerçi o bana benimle değiştiğini söylemişti zaten.
Hiç durmadan Aslan'ın yanına gidip artık durmasını söylüyordum. Ne yapmıştı da bu dayağı yiyordu bu çocuk bilmiyorum ama ne olursa olsun bunu haketmiyordu.
Ne desem durmuyordu, ölümüne vuruyordu sanki. Boş boş bana bakıp vurmaya devam ediyorken, en son eline elimi geçirip "Benimle gel, ne olur" dedim aciz bir şekilde.
Durmuştu. Keşke daha baştan yapsaydım bu hareketi diye geçirdim içimden.
Oradan uzaklaşıp sahile indik. Sargılı olan eli kanıyordu. "Bu ne?" diye sordum büyük bir merak ve endişeyi içimde taşırken. Sustu, konuşmuyordu. Onun sessiz haline katlanamıyordum.
Elini şişedeki su ile yıkayıp, sargısı kesik olan yarası yüzünden kan olduğu için mendille sarmaya çalışırken
"Bir ay boyunca neden beni takmadığını çok merak ediyorum" dedim sessiz bir şekilde.
O ise aksine
"Ben mi seni takmadım Derin? Seni herşeyinle takip edendim ben. Sadece düşünmeni istedim, senin gelmeni bekledim. Umrunda bile değildim. Bir kere bile merak edip gelmedin" dedi acizcesine.
İyi de ben böyleydim. Değişemezdim, gururum herşeyden önemliydi.
"Yapı meselesi" diye geçiştirdim.
"Alakası yok, sadece bana böylesin. Her neyse, akşam saat sekizde buluşabilir miyiz? Seninle önemli birşey konuşmak istiyorum" dedi heyecanlı bir şekilde.
"Olur" dedim kısa bir şekilde. Ne konuşacaktı diye içim içimi yiyordu meraktan.
Vedalaşıp yanından ayrıldıktan sonra eve gittim. Bugün babam aradı, onunla konuştuktan sonra içim huzurla doldu. Onu çok özlüyordum.
Bir süre abimin olmadığını fırsat bilip annemle sohbet ettikten sonra uyumak, dinlenmek için yatağıma uzandım.
Hiç aklımdan çıkmayan Aslan'ı düşünüyordum.
O ilk itirafı gibi mi olacaktı? Ne cevap verirdim eğer öyleyse bilmiyorum.
Tek bildiğim ve tek istediğim şey onun üzülmemesi. Ve ben elimden geleni değil, daha da fazlasını yapmaya hazırdım onun için.
Ona aşık mıyım bilmiyorum ama, bana iyi geldiği kesin. Hem de çok iyi..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana İnat, Yine Sen
RandomMerhaba, 20 yaşındayım. İlk öncelikle yazım yanlışlarım varsa kusura bakmayın, daha yeniyim. Bu hikaye geçmişten geleceğe doğru yöneliktir, Gerçek hayattan alıntıdır, umarım ilginizi çekebilirim. Şimdiden çok teşekkür ederim.