Bölüm 17

88 5 5
                                    

Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda, gözümdeki karatıların gitmesini bekledim ve herşeyi net olarak gördüğümde Ateş yanımdaki sandalyede elleri ve ayakları bağlı bir şekilde baygın duruyordu. Tabi bende aynı şekildeydim. Çevreme bakındığımda sadece büyük ekran televizyon dikkatimi çekti. Odada onun dışında sadece biz vardık zaten. Ateş'e dönüp "Ateş" diye fısıldadığımda tabiki uyanmadı. Uyanmasını beklemekten başka birşey yapamazdım. Kaan aklımdan çıkmıyordu.

Ateş'in yerinde kıpırdandığını görünce gözümü sesi kısık olan televizyondan alıp Ateş'e diktim. Ateş kendine geldiğinde gözlerini kocaman açarak "İyi misin? Birşey yaptılar mı?" diye sordu endişeli bir şekilde. "İyiyim iyiyim ama Kaan için çok endişeleniyorum. Yaralıydı ve--" diyip kafamı arkaya doğru attım ve gözlerimi kapattım. "Merak etme Kaan'a birşey yapmazlar" dedi samimi bir şekilde. "Neden?" dedim. "Kaan'ı severler" dedi gözlerini önündeki beyaz duvara dikerek. "Tanışıyorlar yani önceden.. Kim bunlar?" diye sordum. "Çocukluk arkadaşlarımızdı" derken sesi hafif kısıldı. Üzülüyormuş gibi sanki. "Neden şimdi düşman oldunuz?" diye sordum. "Çok soru soruyorsun" dedi gözlerini diktiği duvardan ayırmadan. Beni görmeyeceğini bildiğim halde gözlerimi devirdim. 

Yaklaşık bi on dakika sonra kapının kilidi açıldı. Sanki ellerimizi çözebileceğiz de birde kapıyı kilitlemişler. İçeriye bana arabada kibar davranan çocuk girdi. Çocuğun adı da 'kibar çocuk' kaldı. Neyse o girdikten sonra arkasından iki çocuk daha girdi ve Ateş'e doğru yöneldiler. Ateş onlara küfürler savururken bende kibar çocuğa "Kaan iyi mi? Lütfen söyler misin?" dedim. Bana özür dilermiş gibi bakışları atıyordu. Ateş'i sandalyeden kaldırıp ellerini çözmeden kapıya doğru yönlendirdiler. Ateş "Bu kıza birşey olmayacak Poyraz" diye tehditler savuruyordu. Adının Poyraz olduğunu öğrendiğim mahlukatta kibar çocuğa "Kızın yanında bekle" dedi ve Ateş'i de yanlarında götürerek odadan çıktılar. 

Kibar çocuk "Kaan iyi" dedi gülümseyerek. "P-peki nerde şimdi? Çünkü yarası vardı. Hastaneden daha yeni çıkmıştı. Lütfen onu bırakın" dedim çaresizce. "Bak onu bırakmak benim elimde olan birşey değil ama Kaan iyi ve bizim gruptan ona birşey yapan olmaz merak etme. Bu evde de her ihtimale karşı bir doktorumuz bulunur. Eğer ona birşey olursa hemen müdahale ederler" dedi samimi bir şekilde. "Teşekkür ederim" dedim. Kafasını sallayarak karşılık verdi. Daha sonra televizyonun yanındaki kumandayı alıp televizyonun sesini açtı. Daha sonra karşıma bağdaş kurup televizyona doğru döndü. "Ateş'i neden götürdüler?" diye sordum merakıma yenik düşerek. 

Televizyonun sesini kısıp bana döndü "Birkaç şey öğreneceklermiş" dedi umursamaz bir şekilde. "Neden onların içindesin?" dedim. Anlamayan gözlerle bakınca "Yani onlar gibi değilsin. Daha kibarsın mesela. Yani kötü biriymiş gibi durmuyorsun" dedim saçmalayarak. "Suçu olmayana iyi olurum" dedi gülümseyerek. "Asya ben" dedim ve hemen ardından "Elimi uzatırdım ama biliyosun" diye güldüm. "Tanımadım deme bana" dedi şaşkın bir ifadeyle. Boş boş gözlerinin içine baktım. "Yok artık Asya." dedi gözlerini devirerek. "Ya bir dakika çok tanıdık geliyorsun aslında amaa" diye çevirmeye çalıştım ama hala bana dönmemişti. Kimdi? çok tanıdık gelen gözleri vardı ama hala nerden tanımam gerektiğini anımsayamıyordum. Zihnimi biraz daha zorladım ama yok hatırlayamadım. "Sanırım tekrar tanışmamız gerekecek" dedim utanarak. 

"Batu ben. Kıvırcık hanii" dedi. "Oha oha yok artık" derken gözlerim yuvalarından çıkacak gibi büyümüştü. Batu benim yani Kaan'ın çocukluk arkadaşıydı. Biz çok iyi anlaşırdık. Ateş onların çocukluk arkadaşları olduğunu söylemişti ama ben bunun Batu olduğunu tahmin edememiştim doğal olarak.

"S-senin burda ne işin var Batuu" dedim şaşkınlıktan kekeleyerek. "Hala bizim grup takılıyoruz. Poyraz,Buğra, Berkan ve ben" dediğinde kafamda yeni yeni yer ediyordu anılar. Buğra ve Berkan kardeşti. Poyraz ise çok yakın arkadaşlarıydı. Ben bunların arasından sadece Batu'yla çok iyi anlaşırdım. Diğerleriyle sürekli kavga ederdik zaten. Diğerleri de Kaan ve Ateş'le çok iyi anlaşırlardı. Şimdi onları düşman eden şeyin ne olduğunu çok merak ediyordum. Ateş söylememişti. Neymiş çok soru soruyormuşum. 'Hh salak' diye içimden geçirip "Hatırladıım, peki sizi düşman yapan neydi?" dedim. "Yani Ateşle" dedim. 

Cennet GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin