Bölüm 19

56 3 2
                                    

Bu bölüm @maliastiles4 'a gelsiin

Birden hızla Ateş'in kollarının arasından çıkıp arkamı döndüm. "Ne yani şaka mıydı?" diye sordum alaycı bir sesle. "O değilde harbi iyi vurdun ha. Asla unutmayacağım bunu" dedi Poyraz kafasını ovuştururken. Ateş'e döndüğümde mal mal sırıtıyordu. Tek kaşımı kaldırıp baktığımda keskin yüz ifadesine geri döndü. Poyraz'a dönüp "Artık gidiyoruz?" diye sordum. Eliyle kapıyı işaret etti. Hiçbirine bakmadan direk kapıya yöneldim. Buradan eve nasıl gideceğimiz hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama eve gidince Kaan gerçekten beni öldürecekti. Ateş'e dönüp "Nasıl gideceğiz?" diye sordum. "Yürüyeceğiz" dedi. Gözlerimi pörtletip "Şaka yapıyorsun heralde. Ev buraya ne kadar uzak bir fikrin var mı?" dedim neden bağırdığımı bilmeyerek. "Başka bir seçeneğimiz varsa, buyur?" dedi. Kollarımı göğsümde birleştirip gözlerimi kısarak Ateş'e baktım "Bende öyle düşünmüştüm" dedi ve sağımızdaki yola doğru yürümeye başladı.

——-

"Ateş ölücem sanırım" dedim. "Ne mızmızlandın Asya. Yürü işte az kaldı diyorum" diyerek daha hızlı yürümeye başladı. Harbi öküz bu çocuk. Ben onu kurtarmak için o kadar uğraştım, şimdi ölüyorum diyorum umursamıyor. "Ateş susadım" Arkasını dönüp "Burda su alabileceğimiz biryer göryor musun Asya?" dedi ters bir şekilde. "Neden bana ters davranıyorsun?" diye bağırdım. Anında "Çünkü orda beni bırakıp gitmeni söylemiştim ama sen benim sözümü dinlemedin." diye bağırdı. "Aptal. Bana birşey yapmayacaklarını sen söylemiştin. Seni de kendim için kurtarmadım zaten Kaan için kurtardım. Kaan'ın sana ihtiyacı var" son cümleyi söylerken sesim kısılmıştı. "Anlamıyor musun Asya? Onlar güvenilir değiller. O götürdükleri yerde sana çok büyük zarar gelebilirdi." derken yumruklarını sıkmış üzerime doğru geliyordu "Sana orda neler yaparlardı biliyor musun?" dedi bağırarak. O üzerime gelirken bende geri geri gidiyordum. Birden hızla arkasını dönüp ellerini saçlarının içine daldırdı. "Sonuç olarak birşey olmadı" dedim. Cevap vermeden hızla yürüdü. Tamam, belki de haklıydı. Ama bunu bilerek gittim oraya. Sonuçta kendimi koruyabilirdim (Koruyamazdım).

——-

Artık ana yola çıktığımızda bir tane taksiye bindik. Gerçekten o kadar yorgun ve uykusuzdum ki. Ama şu an sadece Kaan'la aramızda geçecek büyük tartışmayı düşünüyordum. Kaan belki de bunun için benimle aylarca konuşmazdı. Çünkü öyle biriydi. Kendisine yapılan birşeyi hemen unutamazdı. Gerçi kim unutabilirdi ki? Şu ana kadar bana yapılan herşeyi saniyesi saniyesine hatırlıyorum. Unutmam mümkün değil. Ama bunu kimseye göstermem. Duygularımı birine gösterince ya beni küçümser, ya da başkalarına anlatır diye kimseye anlatamadım. Zaten öyle bir ihtiyacımda yok. Çünkü insanlar güvenilir değillerdir. Bunu Ankara'da yeterince öğrendim. Ve burda artık kimseye hemen inanıp güvenmemek için kendime söz verdim.

—————————-

Araba durunca bizim evin önüne geldiğimizi gördüm. Ateş'e dönüp "Görüşürüz" dedim hafif bir tebessümle. "Dikkatli git" demekle yetindi sadece. Taksiden inip evin bahçesinin kapısından içeri girip ilerlemeye başladım. Eminim ki şuan gerçekten çok bitkin görünüyordum. Kendimi düzeltmeye çalışıp kapıyı çaldım. Teyze kapıyı açtığı gibi ağlayarak bana sarıldı. Bende karşılık verdim. Teyzemin omzunun üstünden Kaan'ı gördüğümde bana doğru hızlı hızlı yürüyordu. Açıkçası korkmuştum. Çünkü öyle bi yürüyordu ki, gelip tekme tokat dalacakmış gibi. Kaan gelip önümde durdu. Gözlerimin içine bakarken onun gözlerindeki ifadeyi anlayamıyordum.  Birden hiç beklemeyeceğim bir hareket yapıp kollarını boynuma doladı. Kafasını boynuma gömüp "Aptal aptal aptal" diye mırıldandı.

Cennet GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin