Bölüm 12

84 5 0
                                    

Sabah uyandığımda Kaan yanımda değildi. Dün Kaan'ın yanında uyumuştum. Kalktığımda heryerimin tutulduğunu farkettim. Odanının kapısını açmamla Eren'le karşılaşmam bir oldu. "Günaydıın" dedi sevecen bir şekilde gülümseyerek. "Günaydın" dedim ve hafifçe gülümsedim. "Kaan nerde?" diye sordum. "Kahvaltı masasında. Bende seni çağırmak için geliyordum. Gel kahvaltı yapalım?" dedi. Kafamı onaylar şekilde salladım ve Eren'in önden giderek beni mutfağa götürmesini sağladım. Kaan dirseklerini masaya koymuş, başını da ellerinin arasına almış oturuyordu. Yanına gidip oturdum ve koluna girip başımı omzuna koydum. "İyisin?" dedim hafifçe gülümseyerek. "İyiyim canımın içi" dedi buruk bir gülümsemeyle. Kaan bunları yaşarken ne kadar dağılmıştı.. Tahmin edebiliyordum. 'Keşke yanında olabilseydim'diye içimden geçirirken doğruldum ve kahvaltı yapmaya başladım. Acıkmıştım. Yaklaşık 15 saattir falan yemek yemiyordum. Aslında yemeğe çok düşkün biri değilimdir. Yemek yemeyince, nebiliyim sanki kimsesiz hissediyorum kendimi. Evet saçma gelebilir ama yemek hazırlayan bir annem olmayınca, çağırmayınca, birlikte masaya oturacak babam ve kardeşim olmayınca, yemekte telefonla oynuyorum diye kızan bir babam olmayınca öyle hissediyorum.Neyseki teyzem, eniştem ve Kaan var. Onlar olmasaydı kendimi iyice salardım. Belki dışarda falan yatardım. Eve bile girmezdim.

"Asya, kızım yemekte uyuyor musun? Lan Asya. Tövbe gözleri açıkken bile uyuyan bir kız" diyodu Kaan. Bir yandan da dürtüyordu. İrkildim ve geri çekildim birden. Kaan ne olduğunu anlamaz bi şekilde bana baktı-endişeli bir bakışla- sonra beni kollarının arasına aldı. "Noldu Asya ?" dedi yumuşak bir sesle. "H-hiç bişey. Uykum var da biraz. O yüzden yani" dedim. "Biz gidelim artık Eren" dedi ve devam etti "Herşey için teşekkür ederim kardeşim" dedi, derken yumruklarını tokuşturdular. Kaan'ın en sevdiği harekettir. Kaan kapıya doğru giderken Eren'in yanına gidip "Çok teşekkür ederim. Sen çok iyi birisin Eren." dediğimde -alaylı bir şekilde- güldü. "Gerçekten, sanırım 3 oldu. Üçüncü kez hayatımı kurtarıyorsun." dedim. Geri geri giderken "Teşekkür ederim" diye fısıldadım ve arkamı dönüp Kaan'ın peşinden gittim.

"Lütfen Kaan. Ya canım hiç gitmek istemiyor."

"Hayır küçük hanım. Daha okula yeni başladın ve gitmek istemiyorsun. Devamsızlık yazılacak biliyorsun dimi" dedi samimi bir sesle.

"Evet ama gerçekten gitmek istemiyorum. Bugünlük asabiliriz sanırım okulu" dedim ve küçük bir çocuk gibi güldüm.

"İyi peki ama bugün arkadaşlarımla buluşacaktım" dedi.

"Hangi arkadaşlarınmış bakalıım?" diye sordum 

"İşte bizimkiler ya. Mekandakiler"

"Benide götür. Arkadaşlarınla tanışmış olurum." dedim

"Hayır Asya. Nasıl bir yer olduğunu biliyorsun. Seni oraya götürmem." dedi sert bir şekilde. Evet birkaç kere anlatmıştı. Bar gibi bir yer olduğundan ve içerde çok kötü şeyler döndüğünden falan bahsetmişti.

"Ya sen yanımdasın. Sen yanımdayken bana birşey olmaz biliyorsuuun" dedim sempatik bir şekilde.

"Asya" dedi kızgın ve bıkmış bir sesle

"Lütfeeen, lütfen lütfen lütfeen" dedim ısrarcı bir sesle

"İyi tamam. Yanımdan kesinlikle ayrılmak yok. Abuk sabuk hareketler yapmakta yok. Biriyle falan takılacağını düşünüyorsan , düşünme." dedi

Ellerimi "yaşasın" diyerek çırptım ve Kaan'a sarıldım. "Dur be Asya kaza yapıcaz" dedi. Hala morali bozuktu. Ama moralini yerine getirmek için ben vardım tabikii.  

Araba durduğunda geldiğimizi anladım ama arabadan çıkmadım. Çünkü Kaan daha çıkmamıştı. Onu kızdırmamak için dediklerini yapmalıydım. Kaan arabadan inince bende indim ve yanıma gelmesini bekledim. Elini omzuma atıp yürümeye başladı. Siyah bir kapının önündeki iki tane korumaya selam verip içeri geçtik. Daha doğrusu Kaan selam verdi. Ben versem gözlerimi oyardı heralde. Evet biraz fazla kıskançtır kendileri. Siyah uzun bir koridordan geçerken yanımızdaki odalardan bazı iğrenç sesler duydum. İğrenmiş bir yüz ifadesiyle Kaan'a bakınca omuz silkti. Bar bölümüne gelince ne kadar çok kişi olması gözlerimi açmama sebep oldu. Kaan beni önüne aldı ve omuzlarımdan ittirmeye başladı. Bir yandan da önümüzdekileri ittiriyordu. Büyük bir masaya geldiğimizde Kaan "Bu Ozan , Kayra,Rüzgar, Buğra, Mert" dedi hepsini teker teker göstererek. "Bu da benim kardeşim Asya" dedi ve beni gösterdi. Hepsi şaşkın şaşkın bakıyordu. Üç tanesi bana , iki tanesi de Kaan'a şaşkın şaşkın bakıyorlardı. Mert-sanırım adı Mert'di- yana doğru kayıp bize yer açtı. Kaan beni nazikçe o tarafa ittirdi ve oturmamı işaret etti. Sonra da yanıma oturdu. Hepsi kendi aralarında konuşuyorlardı. Bir tanesi hariç. Sanırım adı Rüzgar'dı. Ya da Buğra. Ah bilmiyorum ama benden gözlerini ayırmıyordu. Kaan pistte dans eden insanlara bakıyordu. Aslında daha çok birini arar gibi bir bakışı vardı ama.. 

Bizim masadaki beş kişi de bir hışımla aynı anda kalkınca birden irkildim ve şaşkın gözlerimle onlara baktım. Hepsinin baktığı ve ilerlediği tarafa baktığımda kocaman bir adam değişik el işaretleri yapıyordu. Kaan'a baktığımda Rüzgar'a birşeyler söylüyordu. Daha sonra yanıma gelip "Bak Asya Rüzgar seni güvenli bir yere götürecek. Götürdüğü yerden asla çıkma. Eğer ben gelemezsem Rüzgar seni eve götürsün" dedi ve alnımdan öptü. Hızlıca yok oldu insanların içinde. Nolduğunu anlamaz anlamaz bakıyordum. Ne demek 'Eğer gelemezsem?' Rüzgar yanıma gelip kolumdan hafifçe tuttu ve beni ileriye doğru yönlendirdi. Dönüp "Rüzgardı değil mi?" diye sordum. Başını evet anlamında salladı. "Kaan nereye gitti?" dedim endişeli bir sesle. "İşi var" dedi ters bir şekilde . "Sana nereye gittiğini sordum" dedim ve olduğum yerde durdum. "Eğer söylemezsen burdan bir adımımı atmam" dedim. "Bak küçük hanım beni uğraştırma. İşi var dediysem işi var. Yürü şimdi" dedi ve kolumdan tutup yürümeye zorladı. Durmaya çalışsam da bir işe yaramıyordu tabiki. Kaba şey. 

Bordo kapılı bir odanın içine girdiğimizde resmen beni kapıdan içeri savurdu. "Yavaş olsana be. Sana düzgünce bir sordu sordum ve cevabını istiyorum. Hemen " dedim sesimi biraz yükselterek. "Çok meraklısın" dedi ve gözlerini devirdi. Koltuğa oturup televizyonu açtı. Kaan nereye gitmişti. Ayrıca geri gelemezsem demişti. Kalbim deli gibi çarparken gidip televizyonu kapattım ve koltuğun önüne geçtim. "Lütfen söyler misin? Kaan nereye gitti?" dedim hafif kısık çıkan sesimle. Ayağa kalktı ve " Cevap vermeyeceğim, çok ısrar edenlere cevap vermemek gibi bir huyum var. Huyum kurusun" dedi ve omuzlarını silkti. "Bak yapmak istemediğim şeyler yaptırma" dedim. "Hh ne yapacaksın bekliyorum" demesiyle dizimi onun en acıyacak yerine geçirmem bir oldu. Tabi onunda bana tokat atması bir oldu. Hızlıca yanağımı tuttum ve kaybettiğim dengemi düzenlemeye çalıştım. Birkaç adım geriledim. "S-sen ne yaptığını sanıyorsun?" dedim bağırarak. "Asıl sen ne yaptığını düşünüyorsun küçük fahişe" diye üstüme yürüdü. Fahişe mi ? Sen kimsin de bana böyle birşey söyleyebiliyorsun. Gerizekalı. Kollarımdan sıkıca tuttu ve yatağa fırlattı beni. İçimi çok büyük bir korku sardı. Bir çırpıda üzerime çıktı. Ne olduğunu idrak edememişken çırpınmaya devam ediyordum. Ve bide çığlık atmaya. Yüzüne çok sert bir tokat attığımda o da elini kaldırım tam bana vuracakken kapının ordan bize doğru koşan birini gördüm. Rüzgar'ın sırtından tutup yere fırlattı. "Napıyorsun sen. Kaan'ın kardeşi o. Hangi cesaretle bunu yapabiliyorsun Rüzgar" diye şiddetli bir şekilde bağırdı. "Bıktım artık Ozan. Tamam mı bıktım. Kaan'ın arkasından gezmekten. Onun istediği şeyleri yapmaktan, istemediği şeyleri yapmamaktan. Arkasını toplamaktan bıktım anlıyor musun?" dedi ayağa kalkarken. "Çık dışarı Ozan. Artık istediğimi yapabilirim. Kimse bana karışamaz." dedi bana doğru yürürken. Yatakta biraz geriye gittim. Ozan Rüzgar'ın kolundan tutup "Saçmalama Rüzgar. Kaan'ın bize ihtiyacı var. Onu yarı yolda bırakamayız. Unutma borcumuz var." dedi. Son sözlerini söylerken sesi çok kısık çıkmıştı. 

Ozan'ın arabasıyla eve geldiğimde teyzem evde yoktu. Ozan'ın arabasında hiçbişey konuşmadık. Sadece arabadan inerken teşekkür ettim, o da sadece gülümsedi. Bunun dışında konuşmamız olmadı. 

Saat akşam 11:00 olmuştu ve Kaan hala gelmemişti. Sinirden ve endişeden ağlayacaktım. Ya başına birşey gelirse. Gördüğüm kadarıyla orası pek tekin bir yer değil ve eğer Kaan gelemezse. Ya Kaan'ın başına birşey gelirse. Ya Kaan'da ölürse. O da beni bırakırsa. Artık yaşamam için hiçbir neden kalmazdı ortada .. 

----------------------------------

Ne düşünüyorsunuz? Sizce Kaan'a ne olabilir? 

Rüzgar daha sonradan Asya'nın başına bela olacak mı? 

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. 

Öpücüklendiniiz :**

Cennet GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin