Araba durduğunda hastanenin önündeydik. Ateş'e dönüp "Sen gelmiyor musun?" diye sordum. "Ben gelmeyim. Kaan uyandığında beni görürse pek hoş olmaz" dedi somurtarak. Yüzümü koca bir sırıtış kapladı "Kaan uyanacak" dedim küçük bir çocuk gibi. Hafif bir tebessümle "Uyanacak" dedi Ateş. "Görüşürüz" dedim. Bana cevap vermeyip hafif buruk bir gülümsemeyle yetindi. Arabanın kapısını açıp çıktım. Hastaneye girip yoğun bakımın olduğu kata -2.kata- çıktım. Teyzem ve eniştemi görünce hemen yanlarına gidip bir gelişme olup olmadığını sordum. Teyzem "Ben içeri girdiğimde bir iki dakika sonra elimi sıktı" dedi samimi bir gülümsemeyle. "Çok iyi teyzeciiim" diyerek ona sarıldım. Eniştem "Sen ne yaptın evde? Bir sorun çıkmadı değil mi?" diye sordu. "Hayır enişte sorun çıkmadı" diyerek bir yalan daha söylemiş oldum. Yoğun bakım bölümünden bir doktor çıktı ve hemen yanına gittik. Bayan doktor "Kaan uyandı , birazdan normal odaya alacağız" dediğinde küçük bir sevinç çığlığı atıp küçük bir çocuk gibi ellerimi çırpıp yerimde zıplamaya başladım. Daha sonra teyzeme ve enişteme sarıldım. Kaan'ı odaya aldıklarında hemen odaya girdik. Hemşire onu çok fazla konuşturup yormamamız gerektiğini söyledi. O yüzden çenemi tutacaktım. Odaya girdiğimizde teyzem ve eniştemin Kaan'a sarılmasını bekledim ve daha sonra ben sarıldım. Yatakta yanına oturduğumda "Seni bırakmam demiştim" dedi gülümseyerek. "Seni çok seviyorum" dedim ve göğsüne yasladım kafamı. Daha sonra elini tutup "Çok korktum" diye fısıldadım. Elimi sıktı ve "Korkacak birşey yok artık" dedi.
Doktor 2 gün sonra Kaan'ın taburcu olabileceğini söylemişti. Teyzem ve eniştemi eve gönderip Kaan'ın yanında kaldım. "Yanıma geldiğinde seni dinliyordum" dedi. Anlamaz gözlerle ona bakarken "Komadayken. Duyabiliyordum seni" dedi. Şaşkınlıkla ağzım aralandı. Aslında böyle birşey duymuştum ama gerçek olabileceğini sanmıyordum. "Ateş mi geldi?" diye sordu. Ses tonu çatallı çıkmıştı.Kafamı evet şeklinde salladım. "Sen mi çağırdın?" diye sordu yumuşak bir sesle. Kızmamış gibiydi. "Evet " dedim. "Üzüldü mü?" dedi. "Yıkıldı diyebilirim." dedim. "Nerden anladın? Ateş duygularını belli etmez" dedi soğuk bir ifadeyle. "Belli etti işte. Konu sen olunca etti" dedim. Kafasını duvara doğru çevirdi ve yüzünü görmemi engelledi. Eminim şuan yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. "Ben dışarı çıksam birini arayacağım" diyip ayağı kalktım. Tam giderken "Kim?" dedi. Bu soruyu beklemiyordum. "Iıı şeyi " derken elimi şıklatıyordum. "Selin'i" dedim. "Tamam şimdi doğruyu söyle" dedi. "Ateş'i arayacağım. İyi olduğunu bilmesi gerektiğini düşündüm" dedim. "Burada ara" dedi. Kocaman sırıttım ve koltuğa oturup Ateş'i aradım.
-"Asya?" dedi
-"Ateeş müjdemi isterim Kaan uyandı. Şuan çok çok iyi " dedim
-"Ohh ciddisin dimi şaka falan değil?" dedi rahatlamış bir ses tonuyla.
-"Hayır tabikide değil." Bunu yapacağıma pişman olacağımı biliyordum ama "İstiyorsan telefona vereyim konuş. Veriyoruuum" diyip telefonu Kaan'ın eline tutuşturdum. Ne yapacağını bilmezmiş gibi telefonu kulağında tutup bana şaşkın ve aynı zamanda sinirli bakışlarını atıyordu.
Kaan "İyiyim" dedi soğuk bir ifadeyle. Daha sonra Ateş birşey dedi sanırım ve Kaan'da "Sağol" diyip telefonu kapattı ve bana fırlattı. "Heey bu ne kadar pahalı haberin var mı?" dedim dalga geçerek ve birazcık şirinlik yaparak. "Hiç şirinlik yapma küçük hanım. Şuan iyiki uykum var yoksa sen mefta" dedi ve kafasını diğer tarafa döndürdü. Benim dikkatimi çeken sözcük 'mefta' olmuştu. Ateş'te bu kelimeyi birçok kez kullanmıştı. Nedense Ateş ve Kaan'ı çok benzetmiştim ve şuan konuştukları için Kaan'ın ne kadar mutlu olduğunu biliyordum. Onu tanıyordum.
Sabah kalktığımda Kaan daha uyanmamıştı. Dışarı çıkıp teyzemi aradım. Kaan'ın iyi olduğunu falan söyledim. Bir iki saat sonra geleceklerini söyleyip kapattı. Bende tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım ve odaya girdiğimde kısa süreli bir şok geçirdim. Ateş ayakta Kaan yatakta birbirlerine ölüm bakışları atıyorlardı resmen. "A-ateş h-hoşgeldiin" dedim endişeli bir ses tonuyla. "Asya biraz dışarı çıksana birşey konuşacağız Kaan'la" dedi. Kaan'a baktığımda gözünü birkere kapayıp açtığında 'çık' dediğini anladım ve kapıya doğru ilerledim. Aklıma kavga edebilecekleri düşüncesi gelince duraksadım ve kapıda biraz aralık bırakarak onları dinlemeye başladım. Eğer kavga ederlerse Kaan zaten karşılık veremeyeceği için pek iyi şeyler olmazdı. Ateş konuşmaya başladı
-"Bak Kaan ben konuşucam sen dinleyeceksin. Artık anlatmam gerek. Daha fazla aramızdaki saçma sapan küslüğü sürdürmek istemiyorum" dedi Ateş
-"Saçma sapan?" diye sordu Kaan
-"Evet saçma sapan. Çünkü benim hiçbir suçum yok tamam mı? Boşuna dargınsın bana, boşuna konuşmamazlık yapıyoruz. Daha öncede sana anlatmaya çalıştım. Beni anladığına ve dinlediğine eminim. Sadece anlamak istemedin. Tamam olabilir bunu normal karşıladım zaten ve daha fazla üzerine gelmedim ama eğer komaya girdiğinde bir daha uyanmasaydın ben ne yapacaktım Kaan? Düşündün mü hiç. Sen de biliyorsun hiçbir suçum olmadığını. Neden hala böylesin? Neden hala benimle konuşmamak için direniyorsun?" diye bağırdı Ateş
-"Çünkü sana her baktığımda Zeynep'i hatırlıyorum. Biraz beni anlamaya çalış" diye bağırdı daha şiddetliydi.
-"Zaten seni anlıyorum tamam mı? 1 yıl boyunca seni anladığım için gelip seninle konuşmadım. Biraz kendi başına kalmanın iyi olabileceğini düşündüm. O kadar kavgaya girdin. Bütün kavgalarında vardım Kaan. Sana zarar geleceği düşüncesi beni kahrediyor anlıyor musun? O kadar çok sarhoş olduğunda seni eve kim bırakıyor sanıyordun? Ben bırakıyordum Kaan. Annende biliyordu. Annen beni sevmiyormuş gibi davranıyordu çünkü ben istedim. Seni sıkboğaz etmemesi için sana yaptığım iyilikleri gizlesin istedim. Sana zarar gelmemesi için elimden gelen herşeyi yaptım Kaan. Çünkü bir kardeşimi daha kaybedemem anladın mı? Bir kardeşimi daha kaybedemem." dedi Ateş. Son sözcüklerini söylediğinde sesi çok alçak çıkmıştı. Uzun bir sessizlikten sonra kısa bir mırıldanma duydum ama anlamadım. Daha sonra Ateş kapıyı hızlıca açıp çıkarken ben kapıya resmen yapıştığım için çarpıştık. Çarpışmamızla benim yere yapışmam bir oldu. Öküz beni kaldırmadan direk gitti. Kalkıp arkasından koştum. Koluna hafifçe dokundum ve bana döndü. "Noldu?" diye sordum. "Bence ne olduğunu gayet iyi biliyorsun." dedi ters bir şekilde. "Hayır ya ben sadece--" derken "Tamam Asya sonra konuşuruz" dedi sözümü keserek. Sonra da arkasını döndü ve gitti. Hemen Kaan'ın yanına gittim. Gözlerini tavana dikmiş bakıyordu. "Noldu? İyi misin?" diye sordum. "Evet" dedi gözlerini tavandan ayırmadan. "Ne konuştunuz?" dedim. "Ateş suçlu değil" dedi bana dönerek. Daha sonra devam etti "Onu boş yere suçladım. Biliyordum. Bana anlatmıştı ama inanmak istemedim. Hep onu suçladım" dedi kısılmış sesiyle. "Sanırım özür dilemen gerekiyor" dedim gülümseyerek. Hafifçe kafasını evet anlamında salladı. "Çağırayım mı?" dedim. "Hayır biraz yalnız kalsın ben hastaneden çıktığımda giderim yanına" dedi. "Peki" dedim ve teyzemler geldi. Yine hastane odasında bir gün geçirdik. Teyzem,eniştem ben ve Kaan.
------------------------------
Bu bölüm biraz kısa oldu ama istediğim gibi vote ve yorum gelmiyor. Lütfen daha fazla destek verin :( Öpüyorum hepinizi :*
