"Lütfen uyan Kaan. Lütfen beni bırakma. Sende beni bırakma. Sana ihtiyacım var. Daha yapacağımız çok şey var seninle. Daha beni kıskanacağın çok olay var" dedim gözlerimden akan yaşların arasından buruk bir gülümsemeyle. Daha sonra devam ettim "Beni bırakmazsın değil mi? Beni bırakmayacağını söylemiştin. Her zaman yanımda olacaktın. Olacaksın da. Biliyorum uyanacaksın Kaan. Ha bu arada bir söz vermek istiyorum. Ateş'le sizi barıştıracağım. Söz veriyorum. Onun yokluğunun seni ne kadar kötü etkilediğini gördüm. Uyanınca herşey çok güzel olacak Kaan. Yanından bir dakika bile ayrılırsam gel öldür beni. Yemin ederim seni asla yalnız bırakmayacağım. Sende beni bırakma. Aç gözlerini." Son cümleyi söylerken sesim kısılmıştı. Hemşire geldi ve çıkmam gerektiğini söyledi. Kaan'ın elini yavaşça bıraktım ve üstümdekileri çıkarmak için hemşirenin peşinden gittim. Kapıdan çıkarken gözlerimi sildim ve güçlü görünmeye çalıştım. Çünkü biliyordum. Kaan uyanacaktı.
Çıktığımda teyzem ve eniştem gelmiş ,teyzem eniştemin omzunda uyuyakalmıştı. Eren biriyle telefonda konuşuyordu ve Ateş'te ben içeri girmeden önce oturduğumuz yerde dizlerini kendine çekerek oturmuştu. Gidip yanına çöktüm. "İyi misin?" diye sordum samimi bir sesle. Başını bana doğru çevirdiğinde gözlerinin kıpkırmızı olduğunu gördüm. Ağlamış mıydı? Yada uykusuzluktan böyle olmuştu. "İyiyim ben. Asıl sen nasılsın? " dedi. "Kaan'ı görünce daha iyi hissettim kendimi. Teşekkür ederim. Yani Kaan'ı görmemi sağladığın için." dedim ve çok hafif gülümsedim. "Rica ederim" dedi soğuk bir ifadeyle. Ani ruh değişimleri oluyordu. "Kaan uyanacak" dedi kesin bir ifadeyle. Gözlerimi onun gözlerine kenetledim. "O çok güçlü biri ve seni ve ailesini bırakmaz." dedi ve ardından çok kısık bir sesle "Tabi bizi de" derken kafasını yere doğru çevirdi ve bakışlarını yere kenetledi. Elimi omzuna koydum. "İyileşecek" dedim hafif bir gülümsemeyle. "İyileşecek" dedi gülümsememe karşılık vererek.
Eniştem eve gidip dinlenmem gerektiğini söylemişti. Aslında burda durup birşey yapamayacağımın farkındaydım ve eniştemi daha fazla uğraştırmamak için kabul ettim. Ateş'e beni eve bırakmasını söyledi ve teyzemin yanına geri döndü. Ateşle arabada hiç konuşmamıştık. Araba durduğunda evin önüne gelmiştik. "Teşekkür ederim Ateş." dedim. "Rica ederim" dedi. Yaklaşık 1 dakika falan birbirimize baktık. "İyi geceler" diyip arabadan çıktım. Ben eve girene kadar gitmediğini biliyordum. Kapıdan içeri girip kapıyı kapatırken baktığımda arabayı çalıştırıp gitti. Eve girdiğimde bomboş olması çok kötü bir duyguydu. Odama çıktığımda direk duşa girdim. Duştan çıktığımda aşağı kattan tıkırtı sesleri duydum. Kim gelmiş olabilirdi. Kapıma çıkıp "Eniştee" diye bağırdım. Ses gelmedi. "Teyzeee?" diye bağırdım yine ses gelmedi. Korkmaya başladım ve elime hemen çekmecemden biber gazını aldım. Diğer elime de telefonumu alıp hemen Ateş'in numarasını tuşladım. Sonuçta şuan teyzem ve eniştemi arayamayacaksam birtek onu aramam gerekiyordu.
-"Asya?" diye açtı telefonu
-"Ateş sanırım evde birisi var. Çok korkuyorum" dedim aceleyle.
-"Hemen geliyorum olduğun yerde bekle ve eline sert birşey al" diyip telefonu kapattı. Hızlıca üstümü giyindim ve camın önünde beklemeye başladım. Ateş'in arabasını gördüğümde içimdeki rahatlığı anlatamam. Cama çıktım ve el işaretleriyle beni görmesini sağladım. "Anahtarını at" dedi benim duyabileceğim şekilde fısıldayarak. Gidip yatağımın üzerine attığım anahtarımı aldım ve Ateş'e fırlattım. Camdan bakıyordum hala ve Ateş kapıyı açıp içeri girdi. Bende aynı anda aşağı inmek için hareketlendim. Elimde hala biber gazı vardı. Merdivenlerden indim ve koridorun köşesini dönerken siyah bir gölge gördüm ve başımda büyük bir acı hissettim. Sonra da gözlerim kapandı.
Uyandığımda kafamdaki ağrı çok şiddetliydi. Kafamı hafif yana döndürdüğümde koltuğumda oturup kitap okuyan Ateş'i gördüm. Bir süre onu izledim. Aslında çok iyi biriydi ama çok soğuktu. Sanki kimseye değer vermiyormuş gibi bir his veriyordu karşısındakine. Ama öyle değildi. Tanımadığı birisine bile zor durumunda yardım edecek biriydi. Bakışlarını kitaptan kaldırmayarak "Daha ne kadar beni izleyeceksin " dedi kendini beğenmiş bir gülüşle. Daha sonra ayağı kalkıp yatağın boş kısmına oturdu ve "İyi misin?" dedi. "İyiyim evet. Noldu?" diye sordum. "Eve hırsız girmiş, yada sana zarar vermek isteyen birisi.Büyük ihtimalle senin odanı arıyordu. Senin odana çıkarken karşılaştınız ve kafana sert ber cisimle vurmuş sanırım. Seni kucağına alıp odana getirirken gördüm onu ve--" dedi ve gözlerini devirdi "öyle işte" dedi. "Kim olduğunu gördün mü peki?" diye sordum. "Çok tanıdık geldi ama onunla pek fazla ilgilenmedim. O sıra seni yerden kaldırıp odana getirmekle meşguldüm" dedi. "Çok teşekkür ederim Ateş" dedim ve devam ettim "Gerçekten iyiki geldin yoksa--" derken sözümü kesti " Aynen iyiki gelmişim. yoksa sen mefta" dedi gülerek. Anlamsız bakışlarımla ona baktım. "Tamam şaka yaptım" dedi ve suratını astı. "Bundan teyzem ve enişteme bahsetmezsek çok sevinirim" dedim zoraki bir gülümsemeyle. "Nasıl istersen , ama tekrar gelirse?" dedi. "O zaman Kaan yanımda olacak. Birşey olmaz o yüzden" dedim bakışlarımı tavana dikerek.
-"Gerçekten biber gazıyla ne yapacağını düşünüyordun?" dedi ağzındaki lokmayı yutmamışken.
-"Adama tekme tokat dalamayacağıma göre.." dedim önümdeki tosttan bir ısırık alarak.
-"Kesinlikle kareteye falan gitmelisin" dedi dalga geçer bir ses tonuyla. Gözlerimi kısarak ;
-"Çok komiksin" dedim. "Birşey sorabilir miyim?" dedim. Evet anlamında kafasını salladı. "Neden kimsenin çizdiği resimleri görmesini istemiyorsun?" dedim. Bir anda yüzü düştü. Soğuk bir şekilde "İşte" dedi. Somurtarak ona baktım. Tostumun son lokmasını da ağzıma atıp "Sinem ve Nazlı beni defalarca aramış. Onlara geri dönsem iyi olacak" diyip masadan kalktım. Odama çıkıp Sinem'i aradım.
-"Kızım sen nerdesin bizi meraktan öldürmek mi istiyorsun?" diye açtı telefonu.
-"Kuzenim Kaan bıçaklanmış. Hastanedeydim. Komaya girdi. O yüzden arayamadım."
-"Ne? İyimisin sen?" diye sordu endişeli bir şekilde.
-"Biraz daha iyiyim sanırım. Bu arada bir dakika Nazlı'yı da ekliyeceğim konuşmaya birşey söyleyeceğim" dedim ve Nazlıyı da konuşmaya ekledim. Nazlı telefonu "Oh be Asya" diye açtı. Nazlı'ya konuyu özetledikten sonra "Ateş şuan bizde" dememle telefondaki çığlıkları duymam bir oldu. "Sakin olun. Dün eve hırsız veya bena zarar vermek isteyen biri girdi ve Ateş'te bir nevi beni kurtardı" dedim. Ve arkadan birinin telefonu çekmesiyle irkildim. "Bir nevi onu kurtarmadım. Resmen onu kurtardım. Ben gelmeseydim arkadaşınız mefta" dedi ve telefonu bana uzattı. "Sen bizi mi dinliyorsun?" dedim kaşlarımı çatarak. "Yok canım dinler miyim hiç?" dedi ve odadan çıktı. "Kızlar ben sizi sonra ararım öpüyorum ikinizide" dedim ve telefonu kapattım.Aşağı indiğimde Ateş koltuğa oturmuş Kaan ve benim çerçeveli resmimize bakıyordu. Ne kadar üzüldüğünü görebiliyordum ama belli etmemeye çalışıyordu. Gidip yanına oturduğumda geldiğimi yeni farketmiş gibi birden çerçeveyi eski yerine bıraktı. "Ateş bana rol yapmana gerek yok. İyi olmadığını ve üzüldüğünün farkındayım.Ama bana da rol yapmak zorunda değilsin. Daha birbirimizi tanımıyoruz evet ama tanıyabiliriz. Çünkü birbirimize benzediğimizi düşünüyorum. Ha birde ailemle aramın çok iyi olduğunu söylemiştin ama benim ailem yok Ateş. Bir yangında yanarak öldüler. En acı şekilde öldüler. ve bana en çok acı çektiren şey ne oldu biliyor musun? O yangından benim sağ çıkmam. Benimde onlarla gitmem gerekiyordu ama lanet olsun ki şuan burdayım ve tekrar birini kaybetmenin hazırlığını yapıyorum. Kaan'ı kaybedersem hayatımda değer vereceğim hiçbirşey kalmaz. Yaşamam içinde bir sebep kalmaz. İşte benim hayatım bu Ateş. Herşeyimi öğrendin. Artık beni tanıyorsun , sende istediğin zaman gelip bana kendini tanıtabilirsin. Beklerim" dedim. Gözlerim dolmuştu ama ağlamayacaktım. Ateş bana şaşırmış bir yüz ifadesiyle bakıyordu hala. Bende nefesimi düzenlemeye çalışıyordum. Birden nasıl o kadar hızlı ve anlamlı konuşmuştum şaşırmıştım. Ateş elini yanağıma koydu ve yavaşça bana yaklaştı. Beni biraz kendine çekti ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Şaşkınlığımı bir süre atamadım ama daha sonra kısa bir süre ona karşılık verdim ve ayrıldık. "Seni hastaneye bırakayım" dedi. Eli hala yanağımdaydı ve baş parmağıyla yanağımı okşuyordu. Elini çekti ve ayağı kalkıp kapıya doğru ilerledi. Bende telefonumu alıp arkasından ilerledim. Arabada tek düşündüğüm şey "Şimdi biz neyiz? Sevgili mi?"
-----------------Sizce Ateş ve Asya sevgili olacak mı?
Asya'ya zarar vermek için eve gelen kim?
Hepinizi öpüyorum vote ve yorumlarınızı unutmayıın