Seokjin'in ağzından...
Orta büyüklükte olan salonda bay kim ve jimin hyung ile sessizce oturuyorduk. Sessizliği bölen ise jimin hyung'un çalan telefon sesi olmuştu. Jimin hyung, ekrana baktıktan sonra yüzünde sırıtış ifadesi olmuştu.
"Efendim sevgilim?"
"..."
"Oh, tamam bekle geliyorum birazdan."
Telefonu kapatıp bana doğru dönmüştü.
"Seokjinnie, jk onu almamı istiyor da. Gitmem senin için sorun olur mu?"
Başımı iki yana sallayıp boğazımı temizledim.
"Hayır Jiminie hyung sorun yok gidebilirsin."
Yanıma gelip sarılmış ve kapıdan çıkıp gitmişti. İşte şimdi onunla baş başa kalmıştım. Ona sarılmış ve göğsünde ağlamıştım. İç çekişlerim de kokusunu da solumuştum. Kahve gibi bir kokusu vardı ve hoştu. Sakinleştirmek için saçlarımı okşamıştı. O mükemmel elleri saçlarıma değimişti. Bunun için etrafta koşturup salak salak gülmem gerekirdi ama şu an ki durum da bu mümkün değildi. Aklımda ki tek şey babamdan nasıl kurtulacağım? Artık yerimi biliyordu ve rahatsız edeceğine emindim. Ama, buradaki kira parasıyla ev bulmama imkan yoktu. Ne yapacağım konusunda ise hala kararsızdım.
"Seokjin, artık baban yerini biliyor. Şimdi ne yapacaksın?"
"Bilmiyorum ki bay kim. Hiçbir fikrim yok. Buradaki kira parası ile ev bulmam mümkün değil."
Yine koca bir sessizlik vardı salonda. Bay kim, elini ensesine atmış ve oradaki saçlarını kaşımıştı. Her soru sormadan önce ara sıra böyle yapardı.
"Aslında seokjin, senin içinde uygunsa.. Benim evimde kalabilirsin"
Dedikleriyle duraksamış ve haliyle şaşırmıştım. Bir aralar onunla yaşamayı hayal etmişliğim olmuştu fakat bunun saçmalık olduğunu kendime inandırmıştım. Şimdi ise onunla yaşamamı öneriyordu. Ona bu kadar yük olmak istemiyordum. Onu sanki buna zorunluymuş gibi yapmasını istemiyordum.
"Güzel olabilirdi Bay kim fak-"
"Hayır seokjin itirazını istemiyorum. Burada yaşamaya devam edersen hayatın daha fazla tehlike de olur."
Dedikleri mantıklıydı fakat ya ouldakiler öğrenirse ne olurdu? Jimin hyung'a veya hoseok ve byul'a açıklamak kolay olurdu. Çünkü durumu biliyorlardı ama.. Okuldakiler öğrenirse hiçte iyi şeyler olmazdı.
"Bay kim.. Ya okuldakiler öğrenirse? Bu durumu sizde dahil 4 kişi biliyor. Fakat başka biri daha öğrenirse hiçte iyi şeyler olmaz."
"Düşündüm onları seokjin, bu durumu kimseye fark ettirmeden sürdürebileceğimize inanıyorum. Yalnız kalırsan iyi olacağını düşünmüyorum. En azından yanında biri olmalı."
Kim Taehyung gerçekten çok inatçı biriydi ve karşısındakini ikna edene kadar söylediği şeyi savunurdu. Beni koruyacak biri olması iyi olabilirdi fakat mahçup oluyordum onun karşısında...
El mahkum evden eşyalarımı toparlamış ve evden beraber çıkmıştık. Jimin hynga durumu özetleyen bir mesaj atıp ev sahibine anahtarı teslim ettikten sonra bay kim ile beraber onun evine doğru ilerliyorduk. Onun evinin yerini ilk defa görecektim o yüzden de biraz heyecan basmıştı. Aynı zamanda da utanıyordum çünkü onun ile aynı evde kalacak olmamdı. Yürüyerek onun evine gelmişti. Aslında evlerimiz yakındı. Evi incelerken insanları görmemle başımı eğmiştim refleks olarak. Ablası ile yaşıyor olması ayrı bir utanmama neden oluyordu. Eve girdiğimiz de evin boş olduğu barizdi. Salonu göz ucuyla incelerken bana seslendi."Peşimden gelsene seokjin."
Onu başımla onaylayıp elimdeki bavul ile onun peşinden gittim. Bir odaya girdiğimde ferah ve temiz bir odaydı. Duvarlar açık mavi ile kapalıydı, duvar kenarında bir yatak ve gardolap vardı. Yatağın hemen karşısında ise bir çalışma masası duruyordu.
"Burası senin odan artık seokjin, ablamla yaşadığımı biliyorsun. Onun seni dert edeceğini zannetmiyorum. Hastahanede çalıştığı için eve doğru düzgün gelemez zaten. O yüzden evde rahat olmanı istiyorum. Kendi evin gibi."
Onu dinlerken hafif bir tebessüm ettim. Sevdiğim birinin benim için bu kadar uğraşması beni mutlu ediyordu.
"Tekrar teşekkür ederim bay kim,her şey için."
"Seokjin, artık sana teşşekür ederim kelimesi yasak. Her şeye teşekkür etmene gerek yok, iyiliğin için yapıyorum her şeyi."
"Pekala bay kim, nasıl isterseniz."
Başımla onu onaylayıp bakışlarımı tekrardan odada gezindirdim. Ortam sandığının aksine ferah kokuyordu ve bu hoşuma gitmeye başlamıştı.
"İstersen ben çıkayım seokjin, sen de rahat rahat yerleş odana."
Başımı onaylar şekilde salladım. Odadan çıktığın da ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi dışarıya doğru verdim. 'Sen benim rahatımı bozmazsınki' diye içimden geçirdikten sonra gardılobun kapaklarını açıp içine bakındım. Geniş ve büyüktü.
Kıyafetlerimi içine yerleştirip güzelce düzenledim. Bavulu ise en altta ki yere koyup kendime yeni bir pijama takımı çıkarttım. Evden çıkmadan önce üstümü değiştirmiştim. Şimdi ise rahat kıyafetler giymeyi düşünüyordum.
Mavi düz bir pijama takımı giymiştim. Üstümdekileri ise temiz olduğu için tekrar dolaba koymuştum. Kendimi temiz yatağa doğru bıraktım. Yumuşak ve rahattı. Sanki özel olarak alınmış gibiydi. Kapının tıklanması ile yatakta doğrulup boğazımı temizledim."Gelebilirsin!"
Kapı açılmış ve sarı saçlı bir kadın içeri girmişti. Bunun bay kim'in ablası olduğunu düşünüyordum ki kendini tanıtması ile bu düşüncemi doğrulamıştım.
"Ben Kim yongsun, Taehyung'un ablasıyım. Sen ise öğrencisi olmalısın. Biraz senden bahsetmişti. "
"Evet öğrencisiyim, seokjin kim seokjin."
Yanıma gelmiş ve elini uzatmıştı. Daha önce neden kalkmadığımı sorgularken eli boşta kalmaması için elini tuttum. Elini çektiğinde ise elini bıraktım. Yatağın hemen yanına geldiğinde ise meraklı gözlerini bana doğruştmuştu.
"Oturabilir miyim Jin-ah?"
"Tabi noona oturabilirsin."
O oturduktan sonra bende oturmuş bacaklarımı kendime doğru çekip bağdaş kurdum. Bazı sorular soruyordu ben ise cevaplıyordum. Sohbet ederken kapı tırmanılma sesi ile o tarafa döndüm. Yongsun noona'ya dönüp meraklı gözlerle ona baktım.
" Merak etme jin-ah, tırmalayan yeontan. Taehyung'un köpeği."
Kapıya doğru ilerlemiş ve kapıyı açmıştı. Köpek koşup bana doğru gelmesiyle gülümseyip yatakta kapıya dönüp bacaklarımı aşağıya doğru sakıttım. Bacaklarıma geldiğinde onu kucağıma aldım boynumu ve yüzümü yalamaya başlamasıyla huylandığım için gülüp tüylerini okşamaya başladım.
"Ben de seni çok sevdim yeontan-shi"
Seslerimizi duyacak olacak ki bay kim de gelmiş gülümseyerek kapı eşiğinden bize bakıyordu. Yanağım da hissettiğim hafif bir acıyla yüzümü buruşturdum. Yanağıma elimle dokunup acıyan yer de ne olduğunu algılamaya çalışıyordum.
"Hadi ama yeontan daha ilk günden hyung'unun yüzünümü çizeceksin?"
"Önemli değil bay kim.''
Başını iki yana sallamış ve yanıma gelmişti. Ablasına bir iki işaret yapmış, yongsun noona yeontan ile odadan çıkmıştı. Elini yanağıma uzattığında kalbim hızlanmaya başlamıştı.
İşte şimdi, kalbimin bu hızlı seslerini duysa koşa koşa kaçacağına emindim. Bir öğrencinin, bir öğretmene aşık olması yanlıştı ama ben ise bir yanlışa kapılmıştım. Bay Taehyung'a..--------------------------------------------
Bir bölümün de sonuna geldik canlarım. Umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Sizi seviyorum, görüşmek üzeree.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Foster Teacher-Taejin
FanfictionResim öğretmeni Taehyung, hiç ummadığı bir anda en sevdiği öğrencileri arasında olan seokjin'in koruyucusu olacağından haberi yoktu. ------------------------------------------------------- Aslında da bu hikayeyi başka bir hesaptan yazıyordum. Ama o...