Yazarın ağzından..
Taehyung, hazırlanmış ve seokjin'e bir kaç öpücük verip evden çıkmıştı. Arabasına binmiş ve arkadaşları ile buluşacağı yere doğru gidiyordu. Her ne kadar onları özlese de aklı sevgilisindeydi. Ya bir şey olursa? Kuşkusu vardı Taehyung'da. Ama tanrı,Taehyung'a bir mesaj verirmişçesine bu kuşkuyu içinden çekmişti.
Taehyung geleceği kafeye varmış, arabasına park etmişti. Anahtarını ceketinin iç cebine yerleştirip, fermuarını kapattı. İçeri bakındığındaysa arkadaşlarından kimse yoktu. Masalarda tek tük insanlar vardı. Taehyung, tanıdık bir yüzün olmadığına kanaat getirmişti. Kolundaki gümüş rengindeki saate baktı. Ayarlanan saatteydi ve kimse yoktu. Acaba yanlış kafe mi diye telefonundan hwasa'nın gönderdiği adrese bakmıştı. Tam da doğru kafeye gelmişti.
Arkadan biri Taehyung'un gözlerini kapatmıştı. Taehyung, duyduğu tanıdık sesle gülümsemişti. Bu kesinlikle Jung wheein'di.."Tahmin et ben kimim?"
"Kesinlikle whee değilsin, tamam inanayım."
Ellerini gözlerinden çekmiş, omzuma yavaşça vurmuştu.
"Yah, tae! Çok kötüsün."
Wheein ile Taehyung oturmuş diğer arkadaşlarının gelmesini bekliyordu. Diğerleri de geldiğin de sipariş vermiş ve hep birlikte sohbet etmeye başlamıştılar.
(...)
Seokjin'in ağzından..
Taehyung, evden çıkmış ve gitmişti. Yongsun noona ise 2 gün boyunca mesaide kalacaktı. Evde yalnız kaldığım da odamdan çıkmış ve mutfağa ilerliyordum. Altımdaki düşen şortu yukarı doğru çektim. Acıkmaya başladığım için buzdolabının açıp içine bakındım. Yemeklik bir şey bulamayınca masanın üstündeki meyvelere baktım. Meyveli yoğurt yapabileceğimi düşünüp dolabı tekrar açtım. Yoğurdu göremeyince dudaklarımı büzdüm. Dolabın kapağını kapatıp derin bir nefes aldım. Sanırım markete gitmeliydim. Odama girip dolabımmın kapaklarını açtım. Lacivert bir kot pantolon çıkartıp, üstüme Lila bir sweatshirt giydim. Pijamalarımı kenara doğru koydum. Çilek kokulu parfümümü sıkıp, rengi olmayan çilekli lipbalmımı dudaklarına sürdüm. Bu aralar çileğe fena takmıştım. Komidinin üstündeki telefonumu ve cüzdanımı aldım. Ceketimi üstüme geçirdim. Anahtarlığımı da alıp evden çıktım. Hızlı adımlarla markete doğru ilerledim.
Markete geldiğim de bir sepet alıp reyonlara bakınmaya başladım. Evde balın bittiğini hatırlayıp bal dolu orta boy kavanozu alıp sepete koydum. Biraz da abur cubur almıştım. Sanırım bir daha markete aç gelmemeliydim. Canım şu an o kadar çok şeyi çekiyordu ki. Yoğurtların olduğu yere giderken telefonum çalmaya başlamıştı.Ay çiçeğim🌻
Aramayı kabul et / Red et.
Arayanı gördüğüm de gülümseyip kabul et yazısına basıp telefonu kulağıma götürdüm.
(kaşın yazı seokjin, altı çizili yazı Taehyung)
"Efendim Taehyungie?"
"Ne yapıyorsun seokjin?"
"Marketteyim, alışveriş yapıyorum ya sen?"
"Biz de oturuyoruz öyle. Şey diyecektim, akşam yemeğine bekleme beni. Bunlar salmayacak beni. Kaçabilirsem gelirim eve."
Arkadaki erkek ve kız seslerinin dedikleriyle kıkırdadım.
"BUGÜN KAÇMAK YOK! TAE BİZE EMANET JİNNİE!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Foster Teacher-Taejin
FanfictionResim öğretmeni Taehyung, hiç ummadığı bir anda en sevdiği öğrencileri arasında olan seokjin'in koruyucusu olacağından haberi yoktu. ------------------------------------------------------- Aslında da bu hikayeyi başka bir hesaptan yazıyordum. Ama o...