-3-

577 54 19
                                    

Seokjin'in ağzından..

Sıkıcı bir tarih dersinden sonra nöbetçi öğrenci Bay taehyung'un beklediğini söyledi. Byul'a ve önümdeki hoseok'a bakıp şnas dilermişçesine baktım. Hoseok omzumu sıkmış byul ise motive edici şeyler söylemişti. Hafifçe tebessüm edip arkamdaki nöbetçi öğrenci ile kaşlarımı çattım. Odasının merde olduğunu biliyordum. Ona doğru dönüp kısa bir bakış attım.

"Ben, odasının nerde oluğunu biliyorum. Peşimden gelmene gerek yok. Teşekkürler ve gidebilirsin."

Müdürün odasından gözleri sulu bir jungwoo'yu görmeyi beklemiyordum. Bana yaklaşmaya başladığında korkuyla geri geri adımlayıp bay Taehyung'un odasının kapısını tıklattım. Gel komutuyla içeri girmiştim. Hafifçe eğilip selam verdiğim de gülümsemişti.

"Beni çağırmışsınız Bay Taehyung."

Başnı sallayıp, oturmamı istediğin de masanın yanındaki sandalyeye oturdum.

"Bana bugün jungwoo'nun sana neler yaptığını anlatmanın istiyorum seokjin."

Başımı öne doğru eğip her gergin olduğum da yaptığım gibi parmaklarımla oynamaya başladım. Derin bir nefes alıp bugün jungwoo ile yaşanan olayı anlatmaya başladım.

"Biliyorsunuz bay Taehyung, jungwoo bana takıntılı biriydi. Bugün sınıfa girip kendi çapında tatlı hareketler yapmaya başlamıştı. Onu istemediğimi ve kibarca gitmesini söylemiştim. Teklifini kabul etmemi istiyordu ama.. Benim ona karşı hiçbir duygum yok ki. İnsanların duygularıyla oynamak benim huyum değildir. Kulağıma yaklaşıp bir şeyler zırvaladı. Onu ittim, çünkü yakın temasından rahatsız olmuştum. Ayağa kalkıp beni yakalarımdan tutup tuvalete doğru götürmeye başlamıştı. Ondan kurtulmak istesem de gücüm ona karşı yetmemişti. Beni duvarla arasına almış ve.. Ve boynumda dudaklarını gezdirmeye başlamıştı."

Bunları derken bir elim boynumdaydı. Ağlamamak için dişlerimi sıkıyor, boşta olan elimi yumruk yapıyordum. İğrendirici bir tavırla anlatmaya devam ettim.

"Kendini bana bastırmış ve saçma şeyler çıkarıyordu ağzından. Sonra siz geldiniz, gerisini biliyorsunuz zaten."

Yanağımdan süzülen yaşı elimin tersiyle sildim. Burada ağlamamalıydım. Onun gözünün önünde ağlayıp kendimi güçsüz gözüktürmemeliyim. Bu konu hakkındaki düşüncelerini söylemeye başladığın da onu dinlemeye başladım.

"Bak seokjin, öncelikle kendini kasmamanı ve ağlamak istiyorsan ağlamanı istiyorum."

Sanki göz yaşlarım bu haberi bekliyormuş gibi yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı. Elimle göz yaşlarımı silip başımı eğdim. Konuşmasına devam ederken bir yandan da ağlamamı durdurmaya çalışıyordum.

"Yaşadıkların gerçekten sana ağır, eğer istersen senin için okuldan izin alabilirim. Hem okuldan uzakken kafanı dinlemiş, toparlamış olursun."

Dedikleriyle başımı kaldırıp gözlerine doğru baktım. Ona hak veriyordum, bir kaç gün okuldan uzak olmak güzel olabilirdi fakat onun böyle bir sorumluluğa girmesini istemezdim.

" Teşekkürler Bay Kim, fakat sizin böyle bir sorumluluğa girmenizi istemiyor-"

Beni susturan şey ne zaman masaya koyduğumu bilmediğim elimin üstündeki el olmuştu. Karnım kasılmaya başlamış, kalbim hızlanmıştı. Kalbimin hızlı ritimlerini duymaması için tanrıya dua etmeye başladım. Elimin üstündeki ele doğru baktım. Kemikli ve uzun parmakları vardı. Esmer teni ile kusursuz gözüküyordu.

"Hayır seokjin, dinlenmeye ihtiyacın var. Sana yardım etmeye çalışıyorum. Ama sen diretiyorsun, bırak yardım edeyim sana. Bugünden başla hatta izne. Eve gittiğin de uyumaya çalış, kendini derslere verme veya strese sokacak şeyler yapma bu haftalık. Kafanı dağıtmaya çalış. Bu olayları düşünmemeye çalış lütfen seokjin. Sen güçlü birisisin, inanıyorum sana."

Son dediğiyle kalbim bir tık daha fazla atmaya başlamıştı. Başımla onaylayıp hafifçe gülümsedim.

"Teşekkürler bay Kim, her şey için minnettarım size."

Elimi çekmek istemesem de kalkmak zorunda olduğum için elimi çekmiştim. Bu duruma üzülsem de bozuntuya vermedim.

"Önemli değik seokjin, iyiliğin için yaptığım her şey."

Benim iyiliğimi düşündüğünü söylemesi ile kalbim yumuşamış, içim kıpır kıpır olmuştu. Eğlip teşekkür ettikten sonra kağıdına çıkacakken aklıma gelen şeyle duraksayıo tekrar arkamı döndüm.

"Öğlen teneffüsün de kahvenizi almayı unutmayın Bay Taehyung. Baş ağrısından gergin ve sinirli oluyorsunuz sonra."

İçimi sıcacık eden gülümsemesiyle ben de gülğmsemiştim. Beni başıyla onayladığında, tekrar eğilip selam verdim ve odasından çıkıp sınıfıma doğru ilerlemeye başladım..

------------------------------
Evet canlar, bir bölümün daha sonuna geldik. Umarım bölüm akıcı bir şekilde gididur. Umarım beğenirsiniz. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Taejin ile kalın💜

Foster Teacher-TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin