Seokjin'in ağzından.
Uzun bir gecenin ardından sabahın ışıklarıyla beraber uyanmıştım. Kalçamda olan sızı ile yüzümü buluşturdum. İşimiz bittikten sonra duş almış, üstümüze pijamalarımızı giymiştik. Gece yaşanan anlar aklıma geldikçe küçük bir utanma hissi geliyordu. Ama bu hissin saçma olduğuna karar verip başımdan o hissi kovuyordum. Hareket etmek istesem de Taehyung kollarıyla beni sarmıştı. Zar zor arkamı dönsem de yeniden kollarıyla sarmıştı beni. Gülümseyip yüzünü inceliyordum hep yaptığım gibi. Kusursuz bir yüzü ve teni vardı. Bir süre daha inceledikten sonra duvardaki saate baktım. Gözlerim de lensim olmadığı için bir şey göremiyordum. Gözlerimi kısarak gördüğüm kadarıyla oklar sabah 7'yi gösteriyordu. Erken kalkmaktan hep nefret ediyordum. Uyumak istesem de bir türlü uyuyamamıştım. Derin bir nefes alıp taehyung'a döndüm. Ona döndüğüm sırada kollarını ayırıp arkasını dönmüştü. Yataktan yavaşça kalkıp kalçamdaki hafif sızıyı umursamayarak yürümeye başlamıştım. Aklıma gelenle dudaklarımı büzüp somurttum. Bugün şirketin yeni anlaştığı tasarımcıların kıyafetlerine modellik yapacaktık. Oflayıp odama ilerledim. Lenslerim taehyung'un yanında olduğu için masanın üstündeki numaralı gözlüğümü alıp takmıştım. Kapıdan gelen yeontan ile gülümseyip başını sevdim. Dağınık saçlarımı elimle düzelttim. Saçlarım uzanmıştı ve kestirmem lazımdı. Bugün çekimden sonra yorgun olmazsam kestiririm diye aklıma not ettim. Düşen şortumu yukarı doğru çektim. Duş aldıktan sonra taehyung'un kıyafetlerine giymiştim. Tişört uzun olduğundan - ki dizlerimden 1,5 karış kısaydı-. Altımdaki şortumu çıkarttım ve yatağın üzerine koydum. Mutfağa ilerleyip etrafa bakındım. İlaç dolabına bakıp aç karnına içebilrceğim bir ağrı keiçsci aramaya başladım. Sonunda bulabildiğim de bir tane alıp su ile içtim. Kahvaltı hazırlamam gerektiğini düşünüp kahvaltı hazırlamaya başladım...
Sonunda hazırlamam bittiğin de kurduğum sofraya bakıp her şeyin tamam olduğuna emin olduktan sonra mutfaktan çıkıp taehyung'un odasına doğru ilerledim. Kalçamı ağrısı ilaç sayesin de geçmişti. Taehyung'un yanına geldiğim de yatağa çıkıp, ardından da üstüne çıktım. Ellerimle yüzünü avuçlayıp yanaklarına baskı yaptım. Yanaklarına baskı yaptığım için dudakları büzülmüştü. Büzülen dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. Huylanfığım yeri kulak arkasıydı. Elimi kulak arkasına koyup hafifçe okşadım. Elimi geri çekip yanağına geri koydum."Sevgilim~ hadi uyan artık."
Mızmızlanıp yan tarafa dönmeye çalışmıştı ama üstün de olduğum için dönememişti. Tam tekrar uykuya dalacağına hissettiğim de aklıma gelen şeyle sırıttım. Üstünde kalkıp hızlıca mutfağa gidip bir bardağa yarısına kadar soğuk su doldurup taehyung'un yanına geldim. Hepsini başından aşağı döküp bardağı kenara koydum. Ne olduğunu şaşırarak kalkmıştı. Ben de kaçmaya başlamıştım. Peşimden geldiğin de kolumdan tutarak beni duvara yaslamıştı. Sırtım acısa da bir şey demedim.
"Jinnie, sabah sabah su ile mi uyandırılır? Çok kötü-"
Lafını bölen aynı anda çalan telefonlarımızdı.
"T-telefon çalıyor ona bakalım ilk önce."
Üstümden çekilince odama doğru gittim. Yatağımın üzerindeki telefonu alıp arayanın kim olduğuna baktım.
Civcive benzeyen🐣
Aramayı kabul et/ Red et.
Jimin hyung arıyordu. Derin bir nefes alıp aramayı kabul ettim.
"Efendim hyungie?"
"Seokjin.. Sana bir şey söylemem lazım."
"Söyle hyung, dinliyorum seni."
Karşıdan derin bir iç çekiş gelmişti. Bir şey olduğu barizdi.
"Bugünlerde dikkatli ol seokjin.. Baban yine seni aramaya başlamış. Evimin önünde onun korumalarından vardı. Kapıyı çalsalar da açmadım. Senin eski evinin orada da bekleyen oluyor. Evden çıkmamaya çalış ve kimseye nerede kaldığını söyleme. Senin.. Ölmeni bile aklımdan geçirmeyi istemiyorum bile."
Dedikleriyle şok olmuş bacaklarım kendini taşıyamamamış dizlerimin üzerine düşmüştü.
" Tamam h-hyung çıkmamaya çalışacağım."
Aramayı sonlandırıp telefonu yere bıraktım. Ellerimle yüzümü kapattım. Bu adam benden ne istiyordu böyle? Her gün bu endişeyle yaşamaktan bıkmıştım. Gözlerimden akan yaşı silip ayağa kalktım. Bir anlığına gözüm kararsa da yatağın başlığına tutunup düşmemiş engellemiştim. Gözlerimi açtığım da karşımda taehyung'u beklemediğimden irkilmiştim. Gözlerinin dolu olduğunu gördüğüm de başımın dönmesini umursamamaya çalışarak yanına gittim. Yüzünü avuçlayıp dudaklarına bir kaç öpücük kondurdum.
"Az önce yongsun aradı. Annem kalp krizi geçirmiş seokjin. Durumu ağırmış."
Duyduklarımla dudaklarım büzülmüştü. Annesine çok düşkün olduğunu her anda belli ediyordu. Ellerimi yüzünden çekip kollarımı ona sardım. Bugün çekimlere gitmesem iyi olacaktı. Menajerimi arayıp benim için bir bahane bulmasını isteyecektim.
"Hastahaneye gidecek misin peki Taehyung?"
Derin bir nefes alıp vermişti.
"Noonam gelmeme gerek olmadığını söyledi ama ben gitmek istiyorum seokjin."
"Yongsun Noona gelmene gerek yok dediyse gerçekten yoktur sevgilim. Orası hastahane, bir sürü doktor var orada. Hem-"
Üstüme doğru gelmeye başlayınca yutkunmuş, konuşmamıştım. Gözleri her zamankinden daha da koyuydu. Geri geir giderken sırtımı duvara çarpmıştım. Hızlı çarptığım için canım yanmıştı. Taehyung dibime kadar girdiğin de nefesimi tutup kısık kısık vermeye başlamıştım.
"Onu son bir kez bile olsa görmek istiyorum seokjin. Tanrı aşkına, niye kimse beni anlamıyor?"
Dibimden çıkıp, karşıma geçmişti. Kızgın olduğu belliydi. Ama onu kızdıracak bir şey yapmamıştım ki.
"Ben gidiyorum, akşama beni bekleme."
"A-ama Taehyung.."
Kolundan tutsam da aniden geri çekmişti.
"Ne var seokjin?!"
Ne var mı? Bu adam ciddi miydi? Onu bu kadar kızdıracak bir şey yaptığıma ya da söylediğimi hatırlamıyordum. Dibinden çıkıp başımı eğdim. Gözlerim dolmuştu ve onun görmesini bile istemiyordum.
"Y-yok bir şey t-taehyung."
Yanımdan gitmiş, sertçe kapıyı kapatıp evden çıkmıştı. Bedenim yere çökmüş, dizlerimin üstüne düşmüştüm. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Soğuk zemine yatıp dizlerimi kendime çektim. Tırnaklarımı avuç içlerine bastırıyordum...
Bir süre böyle kalakalmıştım yerimde. Yerden kalktığım da yine başım dönmüştü. Ne olduğunu gerçekten anlayamıyordum. Bunu düşünecek halim bile yoktu. Üşüdüğüm için altıma mavi bir eşofman geçirip, üstümdeki beyaz tişörtü çıkarttım. Üstüme de beyaz bir sweat giydim. Kirlileri kirli sepetine attım. Mutfağa girip hazırladığım kahvaltılıkları yerine koyup, pişiridğim et türü şeyleri de kapının önüne koydum. Koltuğun üzerine oturup bacaklarımı kendime çektim. Bugün tam bir zehir olmuştu. Güzel bir gün geçiririm diye düşünürken, kötü bir gün geçiriyordum. Koltuğa uzanıp başımı yastığa koydum. Gözlerim yine doluyordu. Göz yaşlarım akarken bir süre sonra ise uyuya kalmıştım..------------------
Taehyung ve seokjin'in hali sizce ne olacak? Ve bu arada yeni okuyucular gelmeye başladı ve bu beni heyecanlandırıyor! Artık daha sık atmaya çalışacağım. Umarım beğenirsiniz. Diğer bölüm taehyung'un ağzından olacak. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Bir soru daha soracağım. Bu fic bittikten sonra jikook veya namgi yazsam okur musunuz? Sizi seviyorum, görüşmek üzeree. Taejin ile kalın💞💞💞💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Foster Teacher-Taejin
FanfictionResim öğretmeni Taehyung, hiç ummadığı bir anda en sevdiği öğrencileri arasında olan seokjin'in koruyucusu olacağından haberi yoktu. ------------------------------------------------------- Aslında da bu hikayeyi başka bir hesaptan yazıyordum. Ama o...