-6-

458 41 24
                                    

Seokjin'in ağzından..

Arka odadan çıktığını gördüğüm bedenle geriye doğru hızla adımladım. Ellerim korkunca veya heyecanlanınca titrerdi. Şu an ise korkudan ellerim fena halde titriyordu. Kapıya ulaştığımız anlayınca arkamı dönüp hızlıca kapının kilitlerini açmaya çalışıyordum ama titreyen ellerim bana hiç yardımcı olmuyordu. Kapının bir kilidi kalmıştı ki bir anda saçlarımdan çekilmeye başlamıştı. Kendimi yerde bulmamla babam olacak o herif kucağıma doğru oturmuştu. Çırpınmaya çalışsam da fayda etmiyor aksine ağır bedenle canımı acıtıyordu. Saçlarımdan çekiştirip başımı yerden kaldırmıştı.

"Seokjin, babanı 5 yıl sonra görmek seni hiç mi heyecanlandırmadı? Ama ben seni çok özledim. Hele ki o bana her zaman korkuyla bakan gözlerini."

Dediklerini bitirip pis bir kahkaha atmıştı. Ben ise dinlemeyip onu üzerimden itmeye devam ettim. Yanağım da hissettiğim acıyla gözlerimi pörtletmiştim. Ağzımın için kan tadı yayılmaya başlamıştı. Dişimin yanağıımın içine girdiğin hissetmiştim. Boşluğuna gelmiş olacak ki hareketsiz kalmıştı. Onu yana doğru atıp yerden kalktım koşarak kapıya gelip son kilitli de açabilmiş ve kapıyı da açmıştım. Koşacakken çarpıştığım bedene baktım. Karşımda Bay kim vardı. Onun beni koruyabileceğini hissetmiş ve arkasına geçmiştim. O ise güven verircesine kolumu okşamıştım. Sanki ortada korkulacak bir şey yokmuş gibi hissetmiştim. Ama sinirle soluduğunu duyunca işlerin kötü gideceğini anlamıştım.

Taehyung'un ağzından..

Seokjin'in telefonda söylediklerinden sonra üstümü hızlıca giymiş ve anahtarlarımı alıp evden çıkmıştım. Eve gelirken konuma bakmış ve incelemiştim. İleri eolan marketin yanında kalan evlerdendi. Koşarak evine doğru koşmuştum. Evlerin önğne geldiğim de evin numaralarına baktım. Konumda yazan - 9- numaralı evin kapısına doğru koştum. Kapının önünde geldiğim de kapı bir anda açılmış ve seokjin önüne bakmadığı için bedenime çarpmıştı. Evin içindeki babası olduğunu sandığım adamı görünce istemsizce sinirle solumaya başlamıştım.
Seokjin arkama geçtiğinde güven verircesine hafifçe kolunu okşadım. Adam bize doğru yaklaşmaya başladığında ben ise ona doğru ilerlemeye başladım. Beni yakamdan tutup duvara yapıştırmış ve sinirli gözlerle bakıyordu. 'pekala biraz kavgadan bir sorun olmaz' diye içimden geçirirken bana gelen yumruğu gördüğüm de dikkatini dağıtmak adına dizimi karnına doğru geçirdim. Sarsılarak geriye çekilmiş ve yakamdan ellerini çekmişti. Evden bir anda ayaklarını yere sertçe vura vura çıkmıştı.
Seokjin'in orda olduğu aklıma geldiğin de peşinden çıktım. Karşımda duran benden küçük olan bedenle yarım şekilde gülümsedim. İçeri geçtiğin de peşinden gittim. Bir anda sarılan bedenle irkilsem de onu geri çekmektense yavaşça kollarımı bedenine sardım. Destek verircesine sırtını okşamaya başladım. Omzumun ıslandığını hissettiğim de seokjin'i baktım. Ağlamaya başlamış, göz yaşları ise omzumu ıslatmaya başlamıştı. Onu koltuğa oturtturup yanına oturdum. Başını göğsüme yaslayıp rahatlaması için saçlarını okşamaya başlamış ve sakinleşmesi için güzel sözler söylemeye çalışmıştım. Uyuya kaldığını fark edince onu yavaşça koltuğa yatırıp boynu ağırmaması için başının altına yastığı yerleştirdim. Yanda duran battaniyeyi alıp üzerine örttüm. Yolda telefonuna mesaj yazabileceğimi düşünüp çıkacakken koridorda bir ses yankılanmaya başlamıştı. Telefonun çalma sesine benziyordu. Korku filmlerindeki gibi o sese ilerlemeye başlamıştım. Telefonun ekranının parladığını görünce telefonu elime aldım. Ekrana baktığım da - Jiminie hyung- yazısıyla karşılaşmıştım. Aramayı açıp açmamayı düşünürken arama kapanmıştı. Bir daha arama başlayınca sıkıntılı bir nefes verip telefonu açtım. Karşıdaki ses oldukça endişeli geliyordu.

"Alo, seokjin beni aramışsın ama bugün hastahane çok kalabalıktı o yüzden açamadım telefonunu. İyi misin?"

"Seokjin şu an uyuyor bay jimin."

"Senin seokjin'in yanında ne işin var? ve ayrıca ismimi nerden biliyorsun?"

"İlk olarak, ismin ekranda yazıyordu. İkinci olarak jin'i ayyaş, deli babasından korudum."

"N-ne babası onun evine mi geldi? Şimdi kapatıyorum, lütfen orada bekleyin. Geldiğim de konuşuruz."

"Pekala, bekliyorum."

Telefonu kapatıp seokjin'in yanına ilerledim. Uyanmış ve etrafa bakınıyordu. Beni gördüğün de doğrulmuş ve ne diyeceğini bilemez durumdaydı.

"Seokjin seni jimin hyung diye kayutladığın biri aradı. Umarım kızamazsın ama aramasını cevaplandırdım. Şaşırmış olacak ki evine geliyor."

"Önemli değil bay kim, aslında her şey için çok teşekkür ederim. Siz olmasaydınız, belki de başka şeyler olabilirdi."

" Hayır seokjin, saçmalama lütfen ve bak şu an karşımda sapasağlam duruyorsun."

"Tekrar her şey için teşekkürler bay kim. Şey jimin hyung neden evime geliyor? Babamın burda olduğunu mu söylediniz?"

"Evet seokjin, ama-"

Kapı zili sesi ile onu durdurup kapıya doğru ilerledim. Kapı deliğinden bakıp sarı saçlı birini görünce bunun jimin denilen kişinin olması ihtimalini düşündüm.

"Hey seokjin, şu jimin denilen kişi sarı saçlı ve biraz kısa mı?"

Beni onayladığın da kapıyı açtım. Karşıdaki kısa beden sinirle baktığında korkmamıl değildim.

"Unutma bunu bayım, kapının arkasından ne dediğiniz duyulabiliyor. Ve ayrıca"

Bana küçük parmağını doğrulttuğun da gülmemek için yanağıımın içini ısırdım.

"Ben kısa değilim!"

Hafif yüksek bir tonda konuşup içeri geçmişti. Ardından kapıyı kapatıp seokjin'in oturduğu koltuğa oturdum. Seokjin'i dinlerken dişlerimi sıkıp o adamı dövme fikrinden kendimi vaz geçirmeye çalışıyordum. Seokjin ilk hallerine göre daha sakin ve gözleri dolsa da göz yaşlarının süzülmesine izin vermiyordu..
Şimdi ise herkesin aklında tek bir sor vardı.

-Seokjin peşini bırakmayan babası ile ne yapacaktı?-

------------------------
Bu bölümüm de sonuna geldik. Yanlışlarım varsa kusura bakmayın. Umarım beğenirsiniz, yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın görüşmek üzeree.

Foster Teacher-TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin