Gözlerimi daldığım orkide çiçeğinden ayırıp karşımda oturan Sabri Bey'e yönelttim, sabırla yüzümü inceliyor benden bir cevap beklediğini belirten tek kaşı havada olan doktorum,
"Pardon ne sormuştunuz?"
diye gözlerinin içine bakarak sorumu yönelttim. Sabri Bey sorusunu tekrarlamak yerine aklına yeni gelen soruyu yöneltmek arasında gidip gelse de ilk sorusuna sadık kalmış gibi inatla gözlerimin içine bakarak,
"Ömer, dün gece gördüğün rüyayı anlattın ama benim asıl merak ettiğim uyandıktan sonra nasıl bir his oluşturduğu?"
sorusu beni bir dakikalığına tekrar rüyaya, dün geceye götürdü. Kunduzun yediği kalp, derin bakışlarıyla bana bakması, kalbi alıp gitmesi ve benimde kalbimin olmaması, sol kolumdan akan kan, sisli gökyüzüne bakarak haykırmam bunları düşününce dün gece ne hissetmiştim? İçimi kaplayan neydi? Korku muydu? Öfke miydi? Tek hissettiğim nasıl kontrolün bende olmadığı, buna öfkelenip küçük bir öfke nöbeti geçirdiğimi ona söylemeli miyim? Tabi ki de hayır! Düşüncelerimden kurtulup bakışlarımı Sabri Bey'e tekrar yönelttim. Başımı olumsuz yönde sallamakla birlikle,
"Bilmiyorum, hatırlamıyorum tek bildiğim eve geldiğimde yatağıma yattığım. Ama uyandığımda yatak odamdaki penceremin önündeydim ve rüyadaki gibi haykırıyordum."
Gözlüklerini çıkarıp masaya koyan Sabri Bey derin bir nefes alarak,
"Bu gördüğün diğer rüyalara benzemiyor Ömer. Özellikle eve geldiğinde yatağında yattığını fakat uyandığında yatak odandaki pencerenin önünde uyandığını söylüyorsun. Sence son bir senedir yaşadıkların mı seni bu kadar etkiledi yoksa gördüğün sadece anlam içermeyen bir rüya mı? Bu konuda net bir şey söylemek için daha erken gibi. Ayrıca bu rüyanın etkisiyle belki de REM uykusundan uyandın ve uyandığını anlayamadan yürümeye başladın. Farkında olmadan yapılan bir hareket o yüzden bunları daha detaylı konuşmak için çok erken sence de öyle değil mi?"
söylediklerini düşünerek tekrar bakışlarımı masanın üstündeki orkide çiçeğine yönelttim. Bugün doktorumla konuşmak istemediğime çok geç karar vermiştim. Saatim ne zaman dolacaktı? Kalkıp gitmek kabalık olurdu çünkü Sabri Bey bu zamana kadar gittiğim onca doktorlara rağmen sabırlı ve benim içimi tüm gerçekliğiyle görüp ciddi anlamda beni anlayabilen bir doktordu ve ben onu kırmak istemiyordum.
O yüzden bakışlarımı orkideden ayırarak tekrardan Sabri Bey'e odakladım,
"Evet erken sanırım fakat sorunuza gelecek olursak eğer sanırım ben kontrolümü kaybettiğim için öfkeliydim ve küçük bir öfke nöbeti geçirip geçirmediğimi soruyorsanız, evet geçirdim."
Sabri Bey sanki bu cevabı biliyormuş da benim itiraf etmemi bekliyormuş gibi zaferle kafasını salladı ve önündeki bilgisayara not almaya başladı. Tekrar bana odaklanıp,
"Peki bu sefer öfke nöbeti nasıl oldu yani neye odaklı oldu hatırlıyor musun Ömer?"
dün gece, penceremin önünde uyandığımda haykırışlarım bitikten sonra olanlar, ayağa kalkmam, odamdaki duvarda asılı olan boy aynamın önüne geçip kan var mı diye kontrol etmem sonrasında rüyamın gerçekliğine inanarak öfkeme yenik düşüp aynaya yumruk atmam. Hırsımı alamayıp defalarca duvara yumruklamam,öfkeden güçsüz düşmüş vücudumla kaç dakika yerde öylece oturduğumu bilmiyordum ama elimin üstündeki çizikler zaten bana anlatıyordu. Doktoruma dönüp ellerimi birbirine kenetledim,
"Odamdaki boydan aynaya yumruk attım sonrada sanırım duvara yumruk attım. Bunu pek hatırlamıyorum. Yerde oturduğumu ama orada da kaç dakika geçirdiğimi bilmiyordum en son kalkıp duşa girdim ve sonrada giyinip koşuya çıktım çünkü geri uyuyamayacak kadar huzursuzdum."
Diyerek bakışlarımı elimin üstündeki çiziklere indirdim kötü değillerdi. İçimde büyüyen öfkeyle sert bir şekilde Sabri Bey'e bakarak,
"Nasıl ama! Nasıl bu kadar küçük bir şeye öfkelenip kontrolümü elimden kaybederim aklım almıyor. O kadar zaman dokuz aydır bir tane bile kriz, nöbet geçirmemişken anlamsız bir rüya için ellerimle ördüğüm duvarları yıkıp nöbet geçirdim. Bence bunun tek mantıklı bir açıklaması var o da benim kafayı yemeye başlamış olmam!"
Benim sert bakan gözlerime karşı hafif tebessüm eden doktoruma anlam veremesem de hafif keyifle çıkan sesiyle,
"Aslında dokuz aydır tek bir nöbet ya da tek bir kriz geçirmediğini bende biliyorum ama benim asıl endişelendiğim nokta bunu büyük çapta geçirip geçirmediğindi. Sen en azından küçük sıyrıklarla atlatman bir yana Ömer farkında değilsin belki ama sinir krizlerin 3 günden haftalara, haftalardan aylara kadar büyük bir ilerleme kaydettin. Bu böyle göz ardı edilemeyecek bir şey ve az öncede dediğim gibi lütfen bu olaya çok takılma. Asıl konumuz ne rüyan ne de kunduz evet bir öfke nöbeti geçirdiğin doğru ama üstünde pek durmamaya çalış olur mu? Asıl öğrenmek istediğim başka bir konuda şu en son Açelya'yı ne zaman gördüğün?" Açelya!...
![](https://img.wattpad.com/cover/255102274-288-k700794.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZGUN
Mystery / ThrillerBir ormandaydım. Evet! Kesinlikle burası bir ormandı. Etrafımda çam ağaçları, dalların üzerinde taşıyacağından fazla kar vardı. Her tarafta sis kaplamıştı. Bu da neyin nesiydi? Ayaklarıma baktığımda onların da kardan oluşmuş beyaz perdenin ve sisin...