12.Bölüm- Aile -

536 49 34
                                    

İkisi de ayakta öylece birbirlerine bakarken ne yapacağımı bilmiyordum. Pansy sonunda bana dönüp "Neden onu içeriye aldın? Onu görmek istemiyorum Hermione." dediğinde oflayıp Ron'a döndüm." O'nun sana söylemek istediği şeyler var. Birbirinizi sakince dinleyin." dediğimde derin bir nefes alıp kollarını göğsünde birleştirdi ve Ron'a döndü. "Çabuk konuşsan iyi olur Weasley, seni çok fazla dinlemek istemiyorum." dediğinde şimdi de Ron derin bir nefes almıştı. Bana bakıp burukça gülümsedikten sonra tekrar Pansy'ye döndü. "Özür dilerim. Bilerek ya da bilmeyerek yaptığım her şey için. Seni kırıp ağlattığım her an için. Bunları istemedim, böyle olsun istemedim Pansy. Ama sende beni anla. Seçtiğim yöntem kötü olsa da amacım iyi yönde." dedi ve eliyle beni gösterdi. "O'na karşı hislerim vardı ve bunun karşılıksız olması canımı yakıyordu. Bunu biliyorsun çünkü aynı şeyi sende yaşıyorsun. Eğer yapabilirsen bundan kurtul istedim, acı çekme istedim. Tekrar özür dilerim. Pisliğin tekiyim." dediğinde Pansy dolmuş gözlerle ona bakıyordu ama istifini bozmadı ve hızla gözlerini kuruladı. 

"Bitti mi?" diye sorduğunda Ron'un yüzü düşmüştü. "Özrümü kabul etmeyecek misin?" diye sorduğunda Pansy kısa bir an için bana baksa da tekrar ona dönmüştü. "Kalbim hala kanarken olmaz. Bunu kendime yapamam Weasley." dediğinde Ron burukça gülümseyip başını sallayarak onu onaylamıştı. Bir göz yaşı yanağından yere damladığında bana döndü. "Senden de özür dilerim Mione. Sana her şeyi anlatmalıydım. Her şeyden önce biz dostuz değil mi?" dediğinde onu başımla onayladım. "Artık bana karşı hislerin var mı? Çünkü biraz önce anlatırken 'vardı' dedin de?" dediğimde omuzlarını silkti. "Bilmiyorum, kafam karışık." dedikten sonra zoraki bir şekilde gülümsemişti. "Ben artık gidiyorum. Size iyi geceler." dedikten sonra hızla evden ayrılmıştı. 

O gider gitmez Pansy kendini koltuğuna bırakıp ağlamaya başlamıştı. Hızla onun yanına gidip sıkıca sarıldığımda dakikalarca ağladı. Yavaş yavaş sakinleşip nefes sesleri normale dönünce dayanamayıp aklımdakini sordum. "Cidden onu affetmeyecek misin Pansy?" Omzumdan ayrılıp ıslak yanaklarını sildiğinde bana baktı. "Uzun vadede bilmiyorum ama şu an için hayır. Ne kadar beni kırmak istemediğini söylese de kırdı. Biraz kafamı toplamam lazım." dedikten sonra koltuktan kalmıştı. "Ben yatıyorum, iyi geceler." dedikten sonra da sessizce merdivenleri çıkıp odasına geçmişti. Kapanan kapı sesinden sonra kendimi iyice koltuğa bıraktım. Ron dostumdu ve kendince nedenlerle bir bakıma haklıydı. Ayrıca çok da yıpranmıştı. Aynı şekilde Pansy'de artık dostumdu ve O da oldukça yıpranmıştı. İkisini de bu halde görmek beni üzüyordu ama ben elimden geleni yapmıştım. Bundan sonrası ikisine kalıyordu. Koltuktan kalkıp merdivenleri çıktıktan sonra bende odama geçtim ve yorucu bir günün ardımdan hızlıca uykuya daldım. 

*****

01/06/2010

Dün gece olan uzun ve rahatsız edici konuşmadan sonra Pansy odasından çıkmamıştı. Ne kahvaltı için ne de Kings Cross'a gelmek için. James'i karşılamak için erkenden kalkıp Kings Cross'a geldiğimizde ise Alison meraklı gözlerle etrafı izliyordu. Sonunda on ve dokuzuncu peronların arasına geldiğimizde karşımızdaki duvarı gösterdim. "İşte buradan gizli perona geçeceğiz tatlım. Üç ay sonra tekrar geldiğinde artık bir Hogwarts öğrencisi olarak gelmiş olacaksın." dediğimde gözleri parlamıştı. Yani cidden parlamıştı. Metamorphagus olması ne kadar muhteşem olsa da muggleların görmesi kötü olurdu. Gözlerini sıkıca yumup tekrar açtığında tekrar eski halindeydi. "Üzgünüm abla, kontrol edemiyorum." dediğinde gülümsedim. "Önemli değil balım, okulda öğreneceksin." dedim ve ona biraz daha yaklaştım. "Şimdi etrafta kimse yokken el ele tutuşacağız ve tam önümüzdeki duvarın içinden geçeceğiz." dediğimde ne kadar şaşkın dursa da beni başıyla onayladı. Elini sıkıca tutup etrafı kontrol ettim. Ortam sakinleştiğinde ise "Şimdi." dedim ve beraber duvara koşup hızla içinden geçtik. 

Dramione & Savaştan SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin