9.Bölüm- Diagon Yolu'nda Gezinti ve Misafirler -

885 73 111
                                    

Hermione uyandığında kendini hiç bu kadar huzurlu hissettiği bir an olmadığını fark etmişti. Kardeşi yanında yatıyor ve hem kolu hem de bacağıyla ona sıkıca sarılıyordu. Sanki onu bırakıp gitmesinden korkuyormuş gibi. Onu asla bırakmayacağına ise dünyadaki her şeyin üzerine yemin ediyordu genç kadın. Alison yanındaki kıpırtılar yüzünden uyandığında biranda yerinden sıçramış ve saçları istemsizce beyaza dönmüştü. Karşısındaki ablasını gördüğünde ise korkusu geçmiş ve kafasını sallayarak saçlarını eski haline döndürmüştü. "Şey, ben..." derken Hermione gülümseyip "Nerede olduğunu şaşırdın, değil mi?" dediğinde küçük kız başını sallayarak onu onaylamıştı. "Artık korkmana ya da kaçmana gerek yok Alison. Ben hep yanında olacağım." dediğinde kız uzanıp ablasına sarılmıştı. Hermione'de ona sarılırken kızın üzerindeki kendi pijamalarına bakınca gülmeden duramadı. 

"Diagon Yolu'na gidip sana yeni kıyafetler almalıyız Alison. Hatta gitmişken odan için de bazı eşyalar alsak iyi olur, ne dersin?" diye sorduğunda kız utangaçça ona bakıyordu. "Ama benim hiç param yok ki." dediğinde Hermione yeniden gülmüştü. "Alison, sen benim kardeşimsin, benim param bizim paramız. Ayrıca annemler ben Hogwarts'ta okurken kazançlarının büyük bir kısmını galleona çevirip Gringotts'a yatırmıştı. Yani o paranın yarısı senin." dediğinde kız tek kaşı havada ablasına bakıyordu. "Gringotts ve galleon da ne?" diye sorduğunda genç kadın ona gülümsemişti. "Bunların hepsini sana öğreteceğim. Şimdi banyoya git ve elini yüzünü yıka. Sonra da mutfağa gel." deyip odadan çıktığında hızla mutfağa ilerlemiş ve kahvaltı hazırlamaya başlamıştı. Küçük kız beş dakika sonra mutfağa girdiğinde karşısında muhteşem bir kahvaltı masası duruyordu. 

"Hadi Alison, gel ve kahvaltını yap. Bugün uzun bir gün olacak." dediğinde kız masaya ilerleyip ablasına katılmıştı. Hermione ona elma suyu verirken kendine bir fincan kahve doldurmuştu. "Diagon Yolu'na dün gitmiştin Alison, bugün de oraya gideceğiz ve senin için gerekli olan şeyleri alacağız. İlk durağımız ise Gringotts Büyücü Bankası olacak." dediğinde küçük kız tabağındakileri yerken bir yandan da pür dikkat ablasını dinliyordu. "Büyücülerin kendilerine özel paraları var. Bunlardan biri galleon, biri sickle ve sonuncusu da knuts. Ailemiz sayesinde yeterince paramız var. Bakanlık tarafından savaşan herkese verildiği gibi bana da para verildi. Ve birde ben bakanlıkta çalışıyorum. Yani maaşımda var. O yüzden para konusunda endişelenme tatlım." "Abla bakanlıkta mı çalışıyorsun? Ne iş yapıyorsun? Havalı mı?" Küçük kızın peş peşe gelen soruları genç cadıyı güldürürken bir yandan da cevapladı. 

"Büyücü ve Muggle Yaptırım Dairesi Başkanıyım. Büyücüler başka büyücülere ya da mugglelara zarar verecek yada büyücülüğü açığa çıkartacak her hangi bir şey yaptıklarında onlara gerekli cezayı veriyorum. Pek de havalı değil sanırım." dediğinde küçük kız hayran hayran ona bakıyordu. "Sen hakimsin yani. Bence çok havalı. Bende senin gibi havalı olmak istiyorum." dediğinde genç kadın ona kocaman gülümsüyordu. "Zaten havalısın tatlım. Daha on bir yaşındasın ve bir ülkeden başka bir ülkeye tek başına geldin. Ayrıca bir metamorphmagus. Ne kadar mugglelar bu özelliğinden korksalar da büyücüler arasında bu yetenek çok havalı görülür. Tonks adında manevi bir ablam vardı ve O da bir metamorphmagustu ve gördüğüm en havalı kadındı." dediğinde Alison okuduğu kitaplardan ablasının bahsettiği kadını hatırlıyordu. Savaşta ölen kahramanların listesinde ismi en üst sıralardaydı. 

"Nyphadora Tonks. Eşi Remus Lupin ile savaş sırasında öldüler." dediğinde Hermione şaşkınca kardeşine bakıyordu. "Sen bunu nereden..." "Kitaplarda okudum. İkisi de çok cesur ve nazik insanlarmış. İlk savaşta da savaşmışlar hatta. Son savaşta ise Nyphadora Tonks daha yeni anne olmasına rağmen eşini bırakmamış ve Remus Lupin ile birlikte yan yana savaşmış. Bir çok genç büyücüyü kurtarmış ve kahramanca ölmüşler. Yan yana." dediğinde Hermione ağladığını eline damlayan gözyaşı sayesinde fark etmişti. Hızla göz yaşlarını silerken kardeşine gülümseyerek bakıyordu. "Evet tatlım, onlar kahramanlardı. İkisini de özlüyorum." deyip kahvesinden bir yudum aldıktan sonra gülümsemişti. "Okumayı seviyorsun sanırım." dediğinde küçük kızda gülümsemişti. 

Dramione & Savaştan SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin