14.Bölüm- St Mungo

473 36 72
                                    

Yazar Notu; Önceki bölümü unutturacak kadar uzun bir ara verip, hikayeyi unutturduğum için üzgünüm. Sizi seviyorum.


Bakanlıktaki patlamanın üzerinden iki gün geçmişti. Harry'de dahil bütün seherbazlar Lorax'ı bakanlığa teslim edenleri arıyorlardı. Bense bakanlığın arşivinden ulaştığım Lorax hakkındaki dosyaları okumakla meşguldüm. Alison ile Pansy ise Ginny'lerdeydi. Yanlarına ise sadece akşam yemeği için gidiyordum. Pansy ve Ginny her gün kendimi fazla yormamamı söyleseler de aklıma ölen seherbazlar geldikçe onlara karşı çıkıyordum. Katil ya da katilleri bulmadan durmayacaktım. Önümdeki dosyaları iki gündür inceliyordum ama Alex'in anlattığından başka bir şey yoktu. Adam tam bir muammaydı. Önümdeki dosyaları öfkeyle ittiğim sırada masamın üzerinde beliren at şeklindeki patronusla yerimden sıçradım. Ginny'nin sesi "Harry geldi. Seni bekliyoruz." deyip gözden kaybolduğunda masamdan kalkıp odamdan çıktım. Üzerime ince bir hırka alıp evden çıktıktan sonra karşı eve geçtim ve kapıyı çaldım. Küçük kardeşim kapıyı açtığında gülümsedim. "Abla! Hoş geldin." dediğinde gülümsedim. "Merhaba tatlım." deyip içeriye geçtiğimde O da peşimden gelmişti. 

Uzun masada oturan herkes odaya girer girmez bana dönmüşlerdi. "Merhaba." dediğimde ise hepsi gülümsemişti. Masaya ilerleyip Harry'nin yanına oturduğumda ona döndüm. "Bir şey bulabildiniz mi? Bir ip ucu?" Merakla sorduğum soruya cevap alamadan Ginny uzattığı tabakla ikimizin arasına girmişti. "Yemekten sonra konuşabilirsiniz ama yemekte olmaz." deyip tabağı önüme bıraktığında "Peki." dedim ve önüme geri döndüm. Herkes sessizce yemeğini yerken bense işitahımı kaybetmiştim. Yanımda oturan Pansy kolumu sıktığında acıyla inleyip ona döndüm. "Ne yapıyorsun Pansy?" dediğimde ofladı. "Seni düşüncelerinden uzaklaştırıyorum. Yüzün bembeyaz, yemeğini ye." dediğinde oflayan bendim. "Aç değilim." dediğimde bu sefer bacağımı sıkmıştı. Ben tekrar acıyla inlerken O sadece "Ye." demiş ve önüne dönmüştü. Alison "Pansy teyzem haklı, yemek yemelisin abla." dediğinde ikisi birbirlerine kocaman gülümsüyordu. 

Bende onların bu haline gülümsemeden duramadım. Tabağımdakileri sessizce ama hızlı bir şekilde yedikten sonra Harry'nin koluna girip onu masadan kaldırmıştım. "Biz doyduk." dediğimde Harry "Kendi adına konuş." demişti. Bense onu balkona doğru itiyordum. Sonunda direnmeyi bıraktığında ikimizde bir sandalye çekip oturmuştuk. "Bir ip ucu bulabildiniz mi?" dediğimde olumsuzca başını salladı. "William delirmek üzere. Ortada ateş topu gibi geziyor ve herkese öfke kusuyor." dediğinde onu en son gördüğüm an geldi. Ölen seherbazları için üzerime yürümüştü. Seherbazlık bürosu bakanı fazla asabi bir adamdı. "Peki Knocktrum'daki bodrumda bir iz yok mu?" dediğimde "Maalesef." demişti. "Bir parşömen, bir kan, bir tüy bile yok. Sadece duvarda siyah bir engerek resmi var." dediğinde şaşkınca ona dönmüştüm. "Engerek resmi mi?" dediğimde beni başıyla onaylamıştı. "Ne oldu Herm?" dediğinde oturduğum yerden kalktım. Asamı sallayıp üzerimdeki kıyafetlerimi değiştirdikten sonra yanıma çağırdığım uzun cüppemi omuzuma attım ve ona döndüm. "Sanırım O sadece bir resim değil Harry. Eğer aklımdaki şeyse. Onu gözlerimle görmem gerek." dediğimde O da cüppesini çağırıp omuzuna atmıştı. "Bende geliyorum." dediğinde onu başımla onayladım ve birlikte içeriye geçtik. 

Pansy ve Ginny karşılıklı çay içerken Albus ve James kavga ederek tüküren bilye oynuyorlardı. Lily ve Alison ise beraber Hogwarts Bir Tarih'i inceliyorlardı. Kardeşimin bana olan benzerliği beni gülümsetirken Ginny'nin "Siz nereye gidiyorsunuz?" diyen sesiyle ona döndüm. "Sanırım bir ip ucu bulduk. Ama şimdi çıkmamız gerek." dediğimde yüzü düşmüştü. "Birazdan Teddy ve George gelecekti ama." dediğinde "Üzgünüm." diyebildim. Harry onu öperken ben de Lily ve Alison'ı öptüm. "Sonra görüşürüz kızlar." dediğimde Alison hemen elimi tutmuştu. Merakla ona baktığımda gözlerinde yaşların biriktiğini görmüştüm. "Abla, gitmeni istemiyorum." dediğinde ona sıkıca sarıldım. "Bir şey yok balım, hızlıca gidip geleceğiz. Hem okuduğun kitapları hatırla, ben, Ron ve Harry dayın neler atlattık." dediğimde beni başıyla onaylamıştı. Albus onun yanına oturup "Onlar savaş kahramanları Alison, endişelenme." dediğinde küçük kardeşim Albus'a kocaman gülümseyerek bakıyordu. "Tamam." dediğinde Albus'a göz kırptım ve Harry ile beraber evden çıkıp cisimlendim. 

Dramione & Savaştan SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin