Birbirini takip eden günlerden biri. Ama bu kez aynı hissettirmiyordu. Her geçen gün, gerçeği ve olacakları ön görmenin verdiği sancıyla uyuyup buna uyanıyordum.İçimden bir şey yapmak dahi gelmiyordu. Gün boyu yatakta kalabilirdim ama buna engel olan şey, her gece gürültüyle odaya girip, sabahın kör vaktinde aynı gürültüyle odadan çıkan Zayn oluyordu.
Nerden gelip, nereye gittiğini biliyordum. Başka biri olduğunu hep hissetmiştim zaten. Ancak o büyük kavgayı yaşadığımız günden bu yana, kabullendiği ve bizi darmadağın ettiği itirafı sonrasında varlığını odamızda her hissedişimde ruhum eziliyordu.
Yine sabahın ilk ışıklarında uyuduğu kanepeden kalkarak hazırlanmaya başladı, sessizdi ve beni uyandırmamaya dikkat ediyor gibiydi. O günden beri bir gözüm açık uyuyor olduğumdan habersizce.
Bu sabah, her zaman yaptığımın aksine onunla beraber uyanarak yataktan kalktığımda bir süre duraksadı. İkimiz de günlerdir konuşmamaya yeminli gibiydik, zaten sikik sesini duymak istediğimi sanmıyorum.
O, ne yaptığımı anlamayı denerken yataktan ayrılmıştım, adımlarım banyoya yönlendiğinde tıpkı benim gibi o da peşim sıra banyoya girmiş ve duşa adımlamıştı. Onu görmezden gelmeyi seçerek sabah rutinimi halledip, saçlarımı toparladım ve banyodan çıktım. Çok geçmeden su sesi kulaklarıma doldu.
Bir fincan kahve ve güne başlamak için biraz temiz havaya ihtiyacım vardı şuanda sadece. Zayn'in varlığını unutup, günümü zehir etmesine izin vermemeliydim.
Ancak odadan çıkıp merdivenleri indiğimde adamlarının mutfağın camına yansıyan görüntüleri görüş alanıma girmişti bile. O olmasa dahi etrafıma ördüğü gardiyan sürüsü günlerimi cehennemden farksız kılıyordu.
Derin bir soluk alıp buzdolabını araladım ve süt şişesini alarak tezgaha bıraktım. Biraz sonra mutfağa giren yardımcı Johanna'ya gülümsemiş ve kendime bir fincan kahve hazırladıktan hemen sonra ruhumu daraltan bu dört duvar arasından sıyrılabilme umuduyla bahçeye adımlamıştım.
Bu evi satın aldığında Zayn'e ne kadar teşekkür ettiğimi ve beni ne kadar mutlu ettiğini anımsıyorum. Birbirimiz için deli oluyorduk, benim için yapamayacağı tek bir şey bile yoktu, o zamanlar beni buna inandırmış olması acınası.
Kahvemden bir kaç yudum aldım. Hafif bir rüzgar, ona eşlik ediyormuş gibi bir seyreklikle çiseleyen yağmur ve taze kesilmiş çim kokusu bir süreliğine içine düştüğüm cehennem ateşinden ruhumu arındırmış gibi hissettiriyorken tebessüm ettim.
Fakat bu sıyrılmışlık hissi uzun sürmedi.
Mutfak kapısının önündeki adamlar da dahil olmak üzere bahçedeki tüm korumalar hareketlendiğinde çok geçmeden Zayn görüş alanıma girdi, bir süre ona bakmış ardından ellerimi kupa bardağa daha sıkı sarmıştım.
Özenli takımının içinde oldukça kibar olduğunu düşünebilirdiniz. Benim dışımda herkese öyleydi de zaten.
Bir kaç adamla konuştuktan sonra bakışları onu izlediğimi hissetmiş gibi beni buldu. Hissiz bir şekilde ona bakıp "Akşam resital için geç kalma, yedide hazır olurum." dedim.
Ne kadar süre olmuştu onunla konuşmayalı bilmiyorum ama buna şaşırdığını belli eden yüz ifadesi, kendimi iyi hissetmemi sağladı. Yanına adımlamaya başladığımda bu şaşkınlığı ikiye katlanmış, yanağını öpüp yakasını düzelttiğimde ise neredeyse şaşkınlıktan küçük dilini yutacak gibi olmuştu.
Yine de "Yedide burada olurum." dedi şaşkınlığına rağmen. Zaten yüz ifadesi de dokunuşum sonrasında toparlanarak anında değişmişti.
Bundan keyif almam narsist bir harekette olsa, parmaklarımı yanağına sarıp tebessüm ettiğimde tereddüt ettiğini hissedebiliyordum, titrek bir nefes aldı ve eğilip yanağımı öptü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
betty•malik
FanfictionBetty, işlerin ne zaman sarpa sardığını biliyorum ama bizi kurtaracağım.