11

690 52 26
                                    


Zayn'in kolları arasında uyumak kendime ihanet ediyormuşum gibi hissettiriyordu. Tüm gece, onunla neden bu yatağı yeniden paylaşmaya karar verdiğimi kendime hatırlatmak zorunda kalmıştım ama yüzü bu kadar yakınımdayken, geriye kalan her şey önemsiz gibiydi. Kendime engel olmayı denedim.

Aşkımı, kalbimin derinlerine gömüp sadece onunda yanacağı günü beklemem gerektiğini biliyordum.

Bu düşünce yüzünden huzursuz bir nefes verdim. Biraz sonra alarm çalacak ve Zayn uyanıp, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi, eskiye dönmüşüz gibi davranacaktı.

Bunun olmasını istemiyordum. Buna alışmak ve kendimi kaptırıp geçmişe dönmekten öyle çok korkuyordum ki.

Dikkatle kolları arasından sıyrıldım ve yataktan kalkıp banyoya girdim. İşlerimi hallettikten hemen sonra aynı sessizlikle odaya dönüp, üzerime yürüyüş yapmak için bir şeyler geçirmiş, sessizce telefonum ve kulaklıklarımı alıp evden ayrılmıştım.

Evimizin sevdiğim en iyi özelliği, şehir merkezine olan yakınlığıydı. Öyle ki, bazı sabahlar güzel bir koşu sonrası kendimi şehrin en iyi kahvecisinden bir fincan kahve ile ödüllendirebiliyordum. Bunu yapmayı özlediğimi farkedince, koşmaktan vazgeçip adımlarımı kahve dükkanının olduğu caddeye doğru çevirdim.

Diğer yandan annem ve kızlara bu durumu nasıl açıklayacağımı düşünüyordum. Ludovica pek hoş karşılamazdı ama Diane konusunda emin olamıyordum. Kararlarıma her zaman destek çıkmak gibi bir huyu vardı. Ama annem, en zoru oydu işte. Beni, evlatlıktan red bile edebilirdi.

Kalbimi ferah tutmayı deneyerek kahve dükkanına ulaştığımda, hızlı adımlar ile siparişimi oluşturmak üzere kasaya ilerlemiştim. Her zamanki gibi beni kendime getirecek bir espresso istediğimde siparişimi hazırlamak üzere uzaklaşan baristadan bakışlarımı ayırdım.

Telefonumda gezindim, kızların dünden kalan kız gecesinden attıkları fotoğrafları incelerken yüzümde oluşan aptal ifadeyi birinin yakalamaması adına hızla silmiş, siparişimin hazır olduğunu duyduğumda ödemeyi yaparak kahvemi almıştım.

Ardıma döndüğümde, yüzünde samimiyetsiz bir tebessümle bana bakan Giselle, beklenmedik bir durumdu.

"Günaydın Betty. "dedi hoşnutsuz sesiyle.

Başlarda onu görmezden gelmek istedim. Ona baktığımda, Zayn'de hissettiğim hayal kırıklığının bin katı sarıyordu etrafımı çünkü. Kendimi bu insanlar için daha fazla üzmek, hırpalamak istemiyordum artık. Giselle hala karşımda bir cevap bekliyorken ona bir şey söylemeden adımlarımı dış kapıya çevirip, dükkandan ayrıldım.

Yeniden caddeye çıktığımda topuklu ayakkabılarının çınlama sesi, peşimi bırakmadığını gösteriyordu, zaten çok geçmeden yeniden konuştu.

"Betty dur, lütfen konuşalım."

"Ne istiyorsun?" tahammül edemediğimi fazlasıyla hissettiren sesimi duyduğunda, karşımdaydı. Ona dümdüz bakıp kaşlarımı havalandırdım.

"Biraz konuşabilir miyiz? Kendimi açıklamam gerek." dedi. Derin bir nefes verdim.

Kızıl saçlarına her zaman yaptığının aksine bugün, düz bir şekil vermişti. Yüzünde her zamanki makyajı, hiçbir zaman bozulmayan kendinden emin ifadesi ve iri gözlerinin arasında masum olduğuna inandıracak o şeytani bakışları vardı.

Karşısında kim olursa olsun, kendini yetersiz hissettirebilirdi. Ama, beklemediği bir şey yapıp aynı bakışları kuşandığımda yüzünün bariz bir şekilde gerilediğini görebilmiştim.

betty•malikHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin