Eski kocanızdan duygu dolu bir kutu aldığınız zaman yapacağınız en son şey başka biriyle buluşmak olmasına rağmen, düşüncelerimin zihnimi kemirip durmasını engellemek için Henry'i kahve içmeye davet etmiştim.
Evet bunu yapmıştım çünkü Zayn'in yazdığı satırları defalarca kere okumuş olmama rağmen ona karşı içime dolan tek şey öfke oluyordu.
Ona öfkeliydim. Çünkü ikimizi bu noktaya getiren tek şey aksini savunduğu sadakatsizliği değildi. Olaylar bu hale dönüşene kadar Zayn beni bu evde pek çok gece yanlız bırakmıştı. Sorunlarımıza kulaklarını tıkamış, beni görmezden gelmişti. Şimdi anlıyordum ki, hayatında olduğum zamana göre şimdi daha fazla değerliydim onun için.
Kafayı yemek üzereydim. Öylesine çok okumuştum ki kağıdı, cümleler ezberimdeydi.
Kapı çaldığında, kendime gelmek için yanaklarıma usulca dokundum. Gelen kişinin Henry olduğunu bilmeme ve vakit çoktan gece yarısını geçmişken onu çağırmama rağmen hala içimde küçük bir korku vardı.
Kapıya ilerledikten sonra önce kontrol etmek amacıyla zinciri aralamış, onu gördüğümde rahat bir nefes alarak kapıyı açmıştım. Bana sabah olduğunun aksine sevimli bir şekilde gülümsedi ve elinde tuttuğu paketi salladı.
"Sesin kötü geliyordu bende tatlı aldım."
Ona aynı samimiyette olmasa da bende gülümsedim. "Teşekkür ederim, içeriye gel hadi."
Sözlerimin bitiminde geri çekilmiştim. Henry farkettirmemeye çalışsa bile tedirgindi. Öyle ki titrek bir nefes verdiğini bile duymuştum.
"Buraya ilk ve son gelişimde gelişen olayları düşününce, biraz gerildim." dedi iç sesimi duymuş gibi. Kapıyı kapattıktan sonra üzerimdeki hırkanın kollarını çekiştirerek salona doğru adımladım. Henry evi göz ucuyla inceledikten sonra paketi sehpanın üzerine bırakarak koltuğun ucuna yerleşti.
"Tanışmamız ve sonrasında olanları düşünürsek, arkadaşlığımızın kaostan doğduğunu söyleyebiliriz Bay Cavill." dedim. Sözlerim onu güldürdüğünde bu kez "Kahve?" diye sormuştum.
"Olur." dedi.
Onu ardımda bırakarak mutfağa yöneldim ve kahveyi hazırlamak üzere kavanozu elime aldım. Saat neredeyse iki olmak üzereydi. Bu saatte uyumuyor olmasına mı yoksa sabah erkenden işe gidecek olmasına mı şaşırmalıyım bilmiyorum. Aslında, bana uyumak konusunda bazen sorun yaşadığından bahsetmişti. Şuan o sorunlu gecelerden birinde oluyor olmasına neredeyse sevinecektim.
"Biliyor musun?" diye seslendim içeriye doğru. "Kahve yerine çayda yapabilirim. Birazdan gün doğacak ve şuan ne yaptığımıza dair pek fikrim yok."
Bedeni görüş alanıma girdiğinde "Hayır, kahve daha iyi olur. Böylece evinde sızıp kalmam." dedi.
"Bu problem olmaz." diyerek ona tebessüm ettim. Yeniden kahve hazırlama işine döndüğümde Henry'nin bakışlarını üzerimde gezdirdiğini hissedebiliyordum ancak ona dönüp neden beni süzdüğünü sormak gibi bir niyetim yoktu. Açıkçası, benden hoşlanmış olabileceği fikri aklıma geldiği zamanlarda buna içten içe onay veriyordum.
Kupaları alırken göz ucuyla bende ona baktım.
"Bir şey arıyor gibisin."
Yüzüme öylesine dikkatli baktı ki. Kendimi kısa bir süre bende onun yüzüne aynı dikkatle bakarken bulmuştum.
"Hayır. Sadece seni izlemek istedim. Bu sorun olur mu?" dedi sakin bir tavırla.
"Bunu neden yapmak istediğine göre değişir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
betty•malik
FanficBetty, işlerin ne zaman sarpa sardığını biliyorum ama bizi kurtaracağım.