5.2

502 43 3
                                    

Gözümün önündeydi. Sarılmıştık. Söyleyebilirdim ona onu sevdiğimi. Neden söylemedim neden?

"Beste yine daldın gittin"

Kafamı kaldırıp Aylin'e baktım.

"Ha şey kusura bakma"

"Kusur yok Beste. Seni kafa çok dolu ama"

Yarım Türkçesiyle konuşan Sonya'ya gülümsedim.

"Öyle biraz galiba"

Aylin saati kontrol etti telefonundan.

"Sevgi yine geç kaldı. Biz başlasak mı?"

"Biz başlarsak Sevgi gelecek. Biz kızarsa Sevgi uzülmez mi?"

"İyi peki biraz daha bekleyelim o zaman"

Beni bırakıp gitti. Beni öylece bıraktı. Bana kızgındı kesin. Önümden rüzgar gibi geçip gitti. Bir hoşçakal demek bile haram oldu.

"Beste sen ne sipariş verecek? Gece uyku yatmadın Beste? Çok yorgun duruyorsun."

"İyiyim Sonya sorun yok. Ben her zamanki gibi tostla kahve alırım herhalde"

"Sen hep tost yiyor. Bırak biraz da başka yemek ye. Lezzetli yemek var"

Aylin de başını salladı.

"Doğru söylüyor. Hep kuru kuru tost yiyorsun. Buranın çok güzel fırında makarnası var. Bu sefer ondan denemek ister misin?"

"Olur"

Ne kadar zorlarsam zorlayayım sesim canlı çıkamıyordu sanki.

"Hah geldi bizimki"

Bir ayakkabının yere vuran topuklarının sesi yankılandı.

"Geciktim.. Yine"

Koşmaktan yanakları kızarmasına ve hızlı hızlı nefes alıp vermesine rağmen hala güzelliğinden gram bile kaydetmemiş Sevgi'ye baktım.

"Boşver biz de daha siparişleri vermedik"

Yerine geçip oturdu.

"Otobüs bekledim. Gelmeyince de taksiye bindim ne yapayım?"

Sonya işaret yapıp garsonu çağırdı.

Onlar siparişi verirken bense donmuş gibi garsonun gözlerine bakıyordum.

Yeşil gözler.. Onunki gibi ama onunkinin yanından geçemez.

Garson da bana bakmaya başladı.

"Hanımefendi siz? Siz sipariş vermediniz."

"B-ben fırında makarna alacağım. Yanında da kola"

"Beste bir tanem hâlâ onu özlüyorsun değil mi?"

Soru ok gibi kalbime saplanınca güçlükle yutkundum.

"Çağlar'ın nasıl göründüğünü çok merak ediyorum. Aylin biraz bahsetti ama yine de tam kafamda şekillen-"

"İsmini anma o çocuk yüzünden Beste'nin ne hale geldiğini görmüyor musun?"

"Burası yemek yeri. Kavga yeri değil. Yemek gelince yiyecek sonra kütüphane"

"Sonya haklı"

O sırada Sevgi'ye dönüp sakince konuşmaya başladım.

"Boyu 185 civarı. Saçları hafif dalgalı ve siyahımsı kahverengi. Gözleri yemyeşil. Bazen öyle güzel gülerdi ki kalbim yerinden çıkacak gibi olurdu-"

"Tamam Beste daha fazla anlatmana gerek yok"

"O güzelim yeşil gözleri kim bilir ne kadar ağladı annesini kaybedince"

"Beste tamam ben özür dilerim. Boş bulundum"

"Ondan bahsetmemek benim için daha iyi. İçimde o kadar çok konuşuyorum ki onun hakkında. Bari dışım başka şeylerle meşgul olsun"

"Evet bence de. Mesela makarnalar nerede kaldı?"

Aylin ve Sonya garsonlardan biriyle makarnaların gecikmesi hakkında konuşurken telefonum masanın üzerinde titremeye başladı.

Amcam arıyor...

Hemen telefonu açtım.

"Efendim amca iyi misin? Sorun yok değil mi?"

"Hayır hayır sorun yok. Bisikletini yaptırmaya gitmiştim ya onu yaptırırken boyasının söküldüğünü fark ettim bir de boyattım. Sorun olmaz değil mi?"

"Hayır amca ne sorunu teşekkür ederim. Ne renge boyattın?"

"Yeşil varmış adamların elinde. Ona boyadılar"

Şahane(!)

ÇAĞLAR | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin