Sıkıcı bir fizik dersinin ortasındaydık ve başım ağrıdan çatlıyordu.
Dün okula gitmediğimi öğrenince annem bugün gitmemi söyledi. Derslerim aksarmış, konu kaçırırmışım falan filan.
Okula geldiğimde bile kendimi kötü hissetmeye başlamıştım.
Zilin çalmasına ne kadar kalmıştı ona bile bakmaya mecalim yoktu.
'Bu dersi de atlat öğle arası. Biraz yemek yer kendime gelirim' gibisinden sözlerle kendime teselli veriyordum.
"Bu soruyu mutlaka defterlerinize yazın"
Tahtadaki soruyla bakıştım. Sonra defterimi açıp soruyu yazdım.
"Öğleden sonra bu soruyu birinize soracağım"
O şanslı (!) kişinin ben olacağıma bahse bile girebilirdim.
Zilin sesiyle herkes kendini sınıftan attı. Bense hala soruyla bakışıyordum.
"Bestecim bir sorun mu var?"
"Hocam ben soruyu yapmaya çalışıyordum da. Bu tür soruları yaparken zorlanıyorum"
"Defterini de al gel benimle"
Hoca sınıftan çıkarken ben de peşinden çıktım. Adamı takip ediyordum ama nereye gideceğini de tam kestirememiştim.
Ayaklarıma bakarak yürümeye devam ediyordum. Sonra hoca bir sınıfa girdi ve eşyalarını koydu.
"Bu sıra boş mu?"
Sınıfa göz gezdirdiğimde sınıfta sadece bir kızın olduğunu gördüm.
"Boş hocam"
Oraya geçti ve soruyu göstermeye başladı.
"Böyle soruları formülden yararlanarak çözmekten ziyade yorum da yapman gerekiyor."
Hoca telefonuyla kantindeki ablayı aradı.
"Yasemin 10/F'ye bir çay gönderebilir misin? Açık olsun."
Hocayı gören birkaç kişi daha sorusunu çözdürünce benim sorum yarım kaldı.
Sorunun devamını yapmaya uğraşırken duyduğum sesle resmen yerime mıhlandım.
"Hocam bu soruya bakabilir misiniz?"
Çağlar resmen yanımda dikiliyordu.
Hoca benim sorumu bitirdiğinde kalkmış gidiyordum ki
"Bestecim bir buraya gelebilir misin?"
Benim oturduğum yere Çağlar oturmuştu.
"Bu sorudaki yöntemle senin sorun da çözülebilir. Hatta şöyle yapalım. Beste sen gidiş yolunu göster bakalım soruyu anladın mı?"
Öğrendiğim kadarıyla soruyu yapmaya başladım.
"Sorulardaki formüller farklı ama soruların mantığı aynı. Grafiği formüle göre doldurursak sadece yorum yapmak kalıyor"
Çağlar gözlerini gözlerime dikti.
Gözlerindeki anlamı çözmeye çalışıyordum.
"Tamam Beste sen gidebilirsin"
Ufak adımlarla sınıftan çıktım. Defterimi sınıfa bıraktıktan sonra yemekhaneye ilerledim.
Kendi kendime bir şeyler mırıldanıyordum.
Yemekhane sırasına girdim. Ardımdan da Çağlar sıraya girdi.
Hayır ona bakmamıştım. Kokusu geldiğini ele veriyordu.
"Fizikle aram iyi. İstersen bir gün sana anlatabilirim"
"Bana benimle okulda görünme diyen çocuk mu diyor bunu"
Kaşları alaycı bir şaşkınlıkla havalandı.
"Okul sınırları içinde birlikte görülmemeliyiz demiştim"
Etrafa sanki kendi kendine konuşuyormuş izlenimi veriyordu.
"Cidden anlayamıyorum. Dünden önceki gün bana mesaj atma demiştin"
"Biliyorum. Özür dilerim. Seni korumaya çalışıyordum"
"Kimden"
"Kendimden"
Biraz bekledikten sonra kalbimi tekleten şu cümleyi söyledi.
"Hayatımda bu kadar zorlandığım bir şey daha olmamıştı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAĞLAR | texting
Historia Corta0521*: Bu numarayı artık kullanmıyorsun biliyorum 0521*: Bundan destek alarak yazıyorum zaten 0521*: Seni seviyorum Kuzey (Görüldü) 0521*: Bir saniye ne?? Kuzey: Şey Kuzey'in eski hattını ben kullanıyorum. 0521*: Sen kimsin? Kuzey: Çağlar ben, Kuzey...