6.2

474 26 20
                                    

"Beste boğulacaksın yavaş ye"

Ağzımda kocaman lokma varken konuşamadığım için elimle '1 saniye' işareti yaptım. Lokmamı güçlükle yuttum.

"Yavaş yiyemem yoksa geç kalırım. Hemen çıkmam gerek"

Amcam çaydanlığı getirip üçümüze de çay koydu.

"Çayını içmeden gidemezsin"

"Evet. Gidemezsin"

İkisine de sahte bir kızgınlıkla baktım.

"Birlik mi oldunuz bana karşı?"

"Yoo. Ben senin iyiliğin için dedim"

"Evet evet sevdiğimizden böyle yapıyoruz"

Gülümsedim.

"En sevdiğim üç erkekten ikisi olduğunuz için şimdilik bir şey demiyorum. Ama bana el bebek gül bebek davranmayın. Tuhaf hissediyorum ya!"

"En sevdiğin üç erkekten diğeri kim?"

Çağlar kaşlarını çatmış sinirli bir çocuk gibi bana bakınca sırıttım.

"Babam kim olacak?"

"Haa. Öyle desene"

Sandalyeden kalktım ve çayı bir dikişte içtim.

"Muhabbetinize doyum olmaz ama gitmem gerek"

Uzanıp amcamın yanağından öperek hızlıca koridora koştum.

"Bana yok mu?"

Tam kapıdan çıkıyordum ki Çağlar'ın huysuz sesiyle geri döndüm.

Hızlıca onun da yanağını öpüp kapıya koştum.

Kapının yanından çantamı aldım.

"Görüşürüz!"

Cevaplarını dinlemeden merdivenlerden indim ve apartmandan çıktım. Kapının önünde bisikletim bana göz kırpıyordu.

Birkaç denemenin sonunda bindiğimde hızlıca pedallara asıldım.

Sena'yı oyuna getirme ihtimalimiz vardı bugün. Ama hiçbir zaman itiraf etmemesi gibi bir ihtimal de vardı.

Ne olursa olsun Çağlar'ın masumiyetini ispat edecektim. Herkes ondan özür dileyecekti. Onun ağlamasına sebep olan herkes tek tek hatasının bedelini ödeyecekti. Ödemek zorundaydı!

Okula giden yolda köşeyi dönüp hızlıca okul binasının önüne geldim.

Bisikletten inip onu demirlere kilitledikten sonra koşarak okula girdim.

Saate baktım. Geç kalmamıştım ama erken de gelmemiştim.

Banklarda oturan Sena, Sevgi ve Sonya'yı görünce aynı planladığımız gibi Sevgi beni eliyle çağırdı.

"Beste buraya gelsene!"

Adımlarımı onlara yönlendirdim. Yanlarına gelince gülümseyip onları selamladım.

"Günaydın"

"Günaydın. Beste bu perşembe Sena'nın doğum günüymüş biliyor muydun?"

Yüzüme sahte şaşkınlığımı takınıp konuştum.

"Öyle mi? Ne güzel."

Sena gülümsedi.

"Evet öyle. Siz de gelin kesinlikle. Müzik, içki, erkekler ne ararsanız olacak."

Sahte bir naz yaptım.

"Yok biz gelmeyelim. Rahatsız ederiz falan"

"Saçmalama Beste. Eski sevgililerimi bile çağırdım. Rahatsız olacak olsam onlardan rahatsız olurdum"

ÇAĞLAR | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin