4.0

531 44 17
                                    

Montumun cebinden eldivenlerimi alıp hızlıca giyerek evden çıktım.

Çağlar'a bir sürü mesaj atmama rağmen hiçbirine dönmemişti. Bana kızgındı sanırım. Ben de kendime kızgındım.

Kendimi affettirmenin bir yolunu bulmam gerekiyordu. Ama okul mayınlı bölgeydi. Orada yakalanmamız çok olasıydı.

Onunla konuşmaya o kadar alışmıştım ki benimle bir daha konuşmayacağı düşüncesi bile beni aşırı üzüyordu.

Bu düşünceler kafamı bir saniye bırakmazken durağa gelmiştim bile.

Otobüsü beklerken kafamda yapacağım konuşmayı tartıyordum. Mesajlarıma bakmıyordu.

Otobüs geldiğinde hafiften yağmur çiselemeye başlamıştı. Otobüs okula yaklaştıkça yağmur sağanak haline gelmişti.

Tek umudum ineceğim zaman yağmurun yavaşlamasıydı.

Otobüs okula yaklaştıkça heyecanım da artıyordu. Tenefüste sırasına koyarım diye kurabiye bile yapmıştım dün gece.

Durağım yaklaşınca düğmeye bastım. Otobüs yavaşlayınca hızlıca indim. Yağmur daha da hızlanmıştı.

Okula yaklaşınca binanın önünde bir topluluk olduğunu fark ettim. Bugün tören yoktu. İçimi huzursuz bir his kaplarken sakin kalmaya çalıştım.

Okul bahçesine girip kalabalığa karıştım. Etraftan kahkahalar, mutlu sesler geliyordu.

Aylin'e yaklaştım.

"Ne oluyor?"

Gözleriyle teselli etmeye çalışıyor gibiydi.

"Senin yeşilli...Gitmiş.."

Kalbimin sızladığını hissettim. Gözlerimden yaşlar süzülüyordu ama yağmurdan dolayı belli olmuyordu bile. İnanmak istemiyordum. Gitmemeliydi. Biz böyle küs ayrılmışken hem de.

Önümden süzülüp gittiği an onu son gördüğüm an mıydı? Hiç geri dönmeyecek miydi?

"Dün okuldan kaydı alınsın diye dilekçe yazmış. Bugün de onaylanmış. Sınıf listesinde isminin yazmadığını fark etmiş sınıftan biri"

Gözlerimi etraftakilerde gezdirdim. Kahkahalara karışmış, mutlu yüzlerle bir sürü insan Çağlar'ın gidişine seviniyorlardı.

Derslere girecek halim yoktu. Okulda duracak halim de yoktu. Evinde olabilirdi. Evet evet. Evinde olabilirdi.

"Ben...şey...gidiyorum"

Aylin benim için endişelenmiş gibi duruyordu.

Okul binasından koşarak çıktım. Nefesim tükenene kadar koştum.

Ciğerlerim ağrıyordu. Her nefes alışımda ağrı yerini belli ediyordu.

Ne kadar yürüdüm, ne kadar koştum bilmiyorum ama sonunda amca ve Çağlar'ın evinin olduğu yere geldim.

Kapıyı ardı ardına çaldım. Sanki bu kapının arkasındaymış gibi geliyordu bana.

Kapı yavaşça açıldı. Çağlar'ın amcası göründü. O da ağlamış gibi görünüyordu.

"Burada yok mu?" dedim ağlayarak.

Sesim çatlamıştı.

Amca başını iki yana salladı.

"İçeri gel"

Sırılsıklam olmuş spor ayakkabılarımı çıkardım. Çoraplarım da sırılsıklamdı. Yavaşça içeri girdim.

Ev onun gibi kokuyordu. Burnumun direği sızladı kokusu içime dolarken.

Mutfağa geçip montumu çıkardım.

Amca da yanıma geldi.

"Dün sabah okula gitti. Sonra da gelmedi hiç. Dün akşam saatlerinde de bana bir mesaj göndermiş."

Telefonu uzatınca mesajı okudum.

'Amca her şey için teşekkür ederim. Ben gidiyorum. Kayıp değilim bilerek gidiyorum. Kendine iyi bak'

"Hiç böyle bir şey yapacak birisi değil. Endişeleniyorum. Aradım ama numara kullanılmıyor dedi. Çağlar benim öz oğlum gibi o olmadan nasıl yaşayacağım"

"Okuldan kaydını sildirmiş. Ben sabah okula gittiğimde duydum hemen buraya geldim."

"Hava çok soğuk. Benim oğlum sokakta tek başına ne yapacak?"

İkimiz de sessizce oturuyor. Sessizce ağlıyorduk.

ÇAĞLAR | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin