{3}
☤ ⚚
...|A.L.|...Bölüm şarkısı: Lucia-Silence..
" Sana bir kez ihanet edeni affedersen, seni yine kullanır. Çünkü ihanet bir ruh hali değil, karakterin dökülüş biçimidir..."
~Paul Auster~Hayat bi savaştı, ve biz bu savaşta yara almadan, yıpranmadan hayatta kalmalıydık. Bu mümkün değildi. Çünkü savaşın sonunda, herkes ölmek zorunda...
Sevdiğim bir İngiliz çocuk şarkısından;
••••
Sadece bir olalım, söyle! Parla ve yıldızlar gibi ışılda! Kendin için, bizim için, ölmeye mahkûm edilmiş o küçük yürekler için..
°°°°
· • ●
Odama vuran güneş ışıklarıyla hiç istemesem de gözlerimi araladım. Perdenin arasından sızan cılız ışık, gözlerimi yakmaya başlayınca yatakta doğruldum ve başımın ağrısını es geçerek banyoya doğru ilerledim.Soğuk suyu açıp yüzüme çarptım. Kısa bir ürperme vücudumu esir alırken dün gece olanları düşünmüştüm..
"Özel numara.. Yakışıklı ev sahibin senin hakkında çok şey biliyor.. Tahmininden de çok.. Tahmininden de çok.." kim olabilirdi ki bu? Kim bu saçma oyunu oynardı ki bana? Neden ayrıca, neden?
Bütün gece uyuyamamış, bu düşüncelerle boğuşmuştum.. Sabaha karşı uyuyakalmış olmalıydım..Bunları düşünmemeye çalışarak, yüzümü havluyla kuruladım. Kendime sert bir kahve yapmak için mutfağa indim. Belki bu başımın ağrısını biraz dindirirdi..
Tam kahvemi yudumlarken aklıma birden bire unuttuğum bir şey geldi..
Sandık.. Sandığı arabamın bagajında unutmuştum. Ona bakmamıştım..Bir süre, 'bakmalı mıyım, yoksa buna hakkım yok mu?' diye düşünürken en sonunda gidip bagajdan almaya karar verdim.
Aşağı inip bir solukta kaptığım sandığı hızlıca eve çıkarmıştım. Bir süre inceledikten sonra bu sandığın içimi ürperttiğini farkettim. Nedensizce korkmaya başlamıştım bu sandıktan..
İstesem de açamazdım çünkü, hafif kararmış, küçük bir kilidi vardı. Ve anahtar bende değildi.
Bu sandıkla ne yapacağımı düşündüğüm uzun bir zamanın ardından, saat 15:47'yi gösteriyordu..
Merakım tüm duygularımı ve hislerimi alt etmiş, beni bu sandığı açmaya zorlamıştı..
Bir kaç kez tel toka ve ince uçlu çatallarla denedim, ama asla açılmadı..En sonunda bir antikacıya gidip, sandık hakkında bilgi almak istedim. Arabaya bindim ve sandığı yan koltuğa koydum. Gidip bu sandığın içindeki şeyi görecektim...
⚛ ⚛ ⚛ ⚛
Navigasyondan son kez kontrol ettikten sonra, sandığı da alıp arabadan indim.
Antikacı tahmini on adım önümdeydi. Tam girmek için hamle yaptığım sırada telefonumdan gelen bildirim sesiyle olduğum yere çivilendim. Korka korka telefonumu arka cebimden çıkardım. Mesajlardan gelen bildirimin üstüne tıkladım ve, "Özel numara: o antikacıya girme!" Ne?! Beni mi takip ediyordu?! Aklımı kaybedecek gibiydim. Deli gibi etrafa bakındım. Kendi halinde gezinen kadınlar, arkadaş grupları, alışveriş yapan insanlar..
Herkes kendi işiyle uğraşıyor, kimse kimseyi farketmiyordu..Bu psikopatı bulup, hesabını soracaktım. Ama şimdi daha önemli bir işim vardı..
Hızlıca antikacıya girdim.
"Bakar mısınız? Merhaba.. Kimse yok mu?" bir süre sonra karanlık holden gelen orta yaştaki kadın, "Buyurun, nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu.
"Şey, ben bu sandık hakkında bilgi almak istiyorum. Bilginiz var mı? Yani, eskiliği ve tarihi nereye dayanıyor, bir tahmininiz var mı?"
Kadın biraz inceledikten sonra, hafif duraksayarak konuştu;
"satacak mısınız?"
"hayır.."
Aramızda geçen bu kısa diyalog, kadını hoşnut etmemiş gibiydi.
Bir süre daha inceledi ve gözü küçük ve kararmış vaziyetteki kilide takıldı. Gözleri yerinden çıkacakmış gibi açıldı ve yüzüme baktı.
Hiç birşey demeden sol tarafına dönüp, "James! James! Buraya bakman gerekiyor.."
dedi. Bana hiç bakmadan, kocası olduğunu tahmin ettiğim adamın yanına gelmesini bekledi. Adam gelince kadın, "benim içeride işlerim var. James, sen ilgilenirsin." dedi ve arkasına bile bakmadan gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kehanetin Kadını
Mystery / ThrillerAskıya Alındı Kehanet çoktan belirlemişti kurbanını, kaderi zayıf olan kehanete kurban giderdi. Çünkü kehanet kaderin içindeydi... Gözlerimiz birleştiğinde yalan söyledi aklım, senden nefret etmiyordum. Ben seni deli gibi seviyordum... |A&D| Ve o z...