|A.L.|
Kesit şarkısı: Sezen Aksu-Begonvil
...
İnsanlar suç işlerlerdi. Ve buna bazen, ilahi bir güç olarak bakarlar, bazense ilahi adalet derlerdi... Açıkçası bana bu gibi suçlar, canilik ve karma gibi gelir...Yani en azından ben böyle sınıflandırmıştım.. Canilik, sebebi ne olursa olsun insan öldürmeye canilik denir benim gözümde. Canilik can almaktır... İlahi gücün, Tanrı'nın verdiği canı almaya kimsenin gücü ve yetkisi yoktur.
Ama bazen, karma dediğimiz şey, ortaya çıkar ve; "layığını bulmuş!" dememizi sağlar.. Tabii ki, suç işleyen herkes suçludur. Ve cezasını çekmek zorundadırlar.. Fakat bazı insanlar cehennemde yer edinmiştirler. Ve bazı insanlar da o insanları öldürmek, cehennemine hızlıca kavuşturmak isterler.. Benim gözümde bu karmadır. İşlediği suç ve günahların karşılığında, karma yoluyla layığını bulmuştur!
Tabii bazılarınız bu söylediklerimi anlamamış olabilir. Bu benim düşünce stilim. Ben düşündüm bunu, siz de aynı fikirde olmak zorunda değilsiniz...
Peki ben... Ben kime, ne yapmıştım da bunlar karma yoluyla bana geri dönüyordu?...
Ben Annie Lonetson. Hikayemi az çok biliyorsunuz zaten. Şu an nerede miyim? Güzel soru... Annemin varoluş savaşını verdiği ameliyathanenin kapısındayım.
İrlanda...
Güzel İrlanda...
Annemle evimizin önündeki büyük, boş arazide çiçekleri, yeni açmış capcanlı renklerdeki çeşit çeşit çiçeği topluyorduk. Papatyalar...
Kasımpatları...
Ortancalar...
Bitkiler...
Gelincikler...
Beyaz güller...Belki de canları acımıştır da küsmüşlerdir bize... Belki onları kopardığımız için karma olmuştur bize de. Annemle o güzel çiçekleri kopardığımız için kendime kızdım. Ya ayrılık getirdiyse büyülendiğim güzel beyaz güller?..
Aklım kalbime, kalbim aklıma düşman kesilmişti. Düşüncelerim yer yer bir boşluğa bırakıyordu kendini. Ne düşüneceğimi bile bilmiyordum...
Tam karşımdaki duvara yaslanmış vaziyette ağlayan küçük kardeşime baktım. Ah, canım Claudio'm, ne de çok yıpranmıştı...
Yaslandığım duvardan kalkıp, Claudio'nun yanına gidip sıkıca sarıldım. Sabah gelmiştim ilk uçakla. Akşam olmuştu, ama doktorlar hala ameliyattaydı...
Kendimi o kadar yalnız hissediyordum ki.. Bir yandan sandığı düşünüyor, 'Onun yüzünden mi bu haldeyiz? Ben mi sebep oluyorum tüm bunlara?' diye kendime kızıyor, sandık konusundaki ısrarcılığım yüzünden kendime defalarca kez kızıyordum.Babam, canım babam...
Her zaman bizi iyi yetiştirmek için uğraşmıştı. Annemi çok sevmişti. Kendini bize adamıştı...
Yanına gidip, sımsıkı sarıldım ona da. Kulağına doğru eğilip, " Merak etme babacığım, anneme hiçbir şey olmayacak. O iyileştiğinde, ben de temelli döneceğim buraya. Kendi ülkeme geri döneceğim." dedim. Babam gözlerini gözlerime kilitleyip konuştu; " Hayır. Sakın böyle birşey yapma kızım. Sen oradaki düzenine devam edeceksin. Biliyorum annene hiçbir şey olmayacak. Ve hepimiz düzenimize geri döneceğiz. " dedi. Gözleri dolmuştu. Hiç ağladığını görmemiştim babamın şimdiye kadar. Şimdi de ağladığını görmemem için gözlerini kaçırıyordu. O hep dimdik bir dağ gibi durmuştu arkamızda.. Bize hep güven ve huzur vermişti. Ağladığını görmemizi istemiyordu ama o da ağlıyordu. Biliyordum...Sessizce ayağa kalktım. Bahçeye çıkıp hava almalıydım. Burada kalmaya devam edersem, hüngür hüngür ağlayacağımdan emindim. Ve bu da hepimizi biraz daha kötü hissettirmekten başka bir işe yaramazdı. Üzerimdekiler biraz yıpranmış, ağlamaktan gözlerim morarmıştı. Karşıdan berbat göründüğüme emindim. Altın sarısı saçlarım karışmış, yeşil gözlerim sanki bir kaç ton koyulaşmıştı...
Sessizce bir banka oturdum ve karşıdaki arabaları izlemeye koyuldum. Dalıp dalıp gidiyordum. Her seferinde gözlerimin önüne farklı görüntüler geliyordu. Farklı, en derinlere gömülen, eski, küf tutmuş anılar..
Gözümden akan bir damla yaşı silmedim. Elimi kaldırmaya bile mecalim yoktu. Tam o anda yine bir görüntü belirdi aklımda.
|2010 yazı, Bray/İrlanda|
"Anne, çiçekler çok güzel. Sen de çiçeklere benziyorsun. Ya ben, ben onlara benzeyebilecek miyim büyüyünce? Ya güzel bir kız olmazsam anne? Yine beni sevecek misin?"
Bayan Graace bir an duraksadı. Kızının bu sözleri nereden bulduğuna hayret etti. Aklı her şeye yetiyordu küçük cadısının. 10 yaşındaydı ama, kendisini bile şaşırtacak şeyler biliyordu...
"Sen... Sen en güzel olacaksın tatlım. Bu çiçeklerden, ağaçlardan, denizden, havadan, gökten, ateşten, sudan, topraktan... En güzeli. Ben seni en güzeli olasın diye doğurdum küçük cadı. Ve sen, ne olursa olsun benim bir tanecik küçük cadım olacaksın." dedi ve kızını gıdıklamaya başladı. İkisinin kahkahaları tüm araziyi inletmişti.
Annie bir beyaz gül kopardı ve annesinin kulağının arkasına taktı. "Çok güzel oldun anneciğim. Sen hiçbir zaman bizi bırakma olur mu? Yoksa babam da ben de çok üzülürüz." dedi ve elini annesinin yanağına koydu küçük kız.
Bayan Graace'nin gözleri dolmuştu. Kızının yanağındaki elini tuttu. Ve usulca öptü o minicik elini. "Ben sizi asla bırakmayacağım. Annie! Neden böyle konuşuyorsun? Asıl sen bizi bırakma. Evlenip, uzaklara giden sen olacaksın küçük cadı!" dedi ve sahte bir kızıyormuş görünümüyle hafifçe kaşlarını çattı.
Küçük Annie, " Hayır anne. Ben babamı ve sizi asla bırakmam. Evlenmem de.."
Güldü bayan Graace. Kızının elini tuttu ve oturdukları çimlerden kaldırdı. "Hadi artık. Yarın okula gideceksin Annie. Bu kadar oyun yeter. Ödevlerini yapmaya gidiyorsun küçük hanım." dedi ve yüzünü buruşturan kızını zor da olsa kaldırdı çimlerden.
Gün batımına doğru annesi ve küçük kız eve gittiler. Güzel günün ardından bu manzara kalmıştı.
|Günümüz|
"Abla!"
Claudio'nun sesiyle sıyrıldım, aklımı buladığım anılardan.
Gözlerim hastanenin kapısının önünde, ağlamaktan bitap düşmüş Claudio'ya kaydı. Hemen ayağa kalktım. Fakat yine o his! Hareket edemiyor kaskatı kesilmiştim. Claudio tekrar kulaklarımda sesinin firar etmesine izin verdi. "Abla annem! Annemin kalbi duruyor! Abla..."Sanırım kıyametim kopmuştu. Canımın canından koptuğunu hissettim. Boşvermişlik ele geçirdi ruhumu. Kalbim durmak istiyordu, ama ruhuma acı verecek şekilde atmaya devam ediyordu...
Sessizce diz çöktüm. Kendimden nefret ettim. Harek edemiyor oluşum, canımı yakıp kül ediyordu. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Şimdi olmazdı. Şimdi gidemezdi... En ihtiyacım olan dönemde beni de kendiyle öldürüp gidemezdi..
Dudaklarımdan yine anlamsız birkaç fısıltı duydum. Her yer karardı yine. Anlamsız fısıltılar her yerdeydi..
Artık onlardan daha fazla kaçamayacağımı anladım...
Onlar benimle, onlar buradaydılar. Onlar hep benimle. Kehanet hep benimle gelecekti...
...∞ ∞ ∞
Merhabalar hepinize. Bugün biraz duygusal mıyım ne? Ama güzel bir kesitle geldimm.. Sezen Aksu'nun yeri bende çok başka. Her şarkısını büyük bir zevkle dinliyorum. Ama size en sevdiğim şarkılarından biri olan 'Begonvil' i koydum medyaya. Hepinizi çokk seviyorumm..İnstagram hesabımı takip etmeyi unutmayın..
İnsta/ @_iamelisa__Vote atıp görüşlerinizi belirtin lütfen yorumlarda.
•Annie Lonetson•🍃🍀❄
•David Highwood•🌀🌙
•Claudio Lonetson•
•Graace Lonetson•🍀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kehanetin Kadını
Mystery / ThrillerAskıya Alındı Kehanet çoktan belirlemişti kurbanını, kaderi zayıf olan kehanete kurban giderdi. Çünkü kehanet kaderin içindeydi... Gözlerimiz birleştiğinde yalan söyledi aklım, senden nefret etmiyordum. Ben seni deli gibi seviyordum... |A&D| Ve o z...