"Ay ve Güneş, 'Kâhini' kutsadı.."

16 11 0
                                    

* Önce küçük bir bilgilendirme, medyaya 'Gripin' kaynaklı koyamıyorum şarkıyı. Telif yemiş galiba. Ben de bulduğum bir diğer kaynaktan koydum, iyi okumalarr! Sizi şöyle kitaba alalım..*

{7}

... A.L. ...
Bölüm şarkısı: Gripin - Aşk Nereden Nereye ☆
Şarkıyı açıp, dinleyerek okumanızı tavsiye ederim..

▪︎▪︎▪︎
Karanlık aura, beni içine çekerken, ruhum alışagelmediğim bir şekilde her duyguyu fazlasıyla dorukta yaşıyordu. Sanki, ne bedenime ne de ruhuma söz geçiremiyor, son zamanlarda alışık olduğum, 'irade kontrolünü kaybetme' hissiyle doluyordum.

Soğukkanlılığımı koruyarak gözlerimin karanlığa alışmasını bekledim. Birkaç dakika sonra, artık etrafı daha net görebiliyordum.
Burası iki katlı, kullanılmamaktan yıpranmış, evsiz ve tinerciler tarafından mesken tutulduğu için berbat kokan ve pis bir harabeydi. Geceleri gelmek akıl almaz bir durumdu tabii ki. Kandırılmış olma ihtimalim de vardı tabii ama bu çok küçük bir ihtimaldi şu son olanlardan sonra. Hem zaten, içimden anlam veremediğim bir ses de gitmemi fısıldayıp duruyordu. Ama buraya adım atınca bir anda sustu. Sus pus kesildi bir anda. Tamamen tepkisizdi içim. O çok güvendiğim ve benden bağımız olan iç sesim, suskunluğunu tamamen koruyordu.

Buna ve diğer tüm arsız ve umarsız düşüncelerime sırtımı dönüp kulak asmadan incelemeye devam ettim. Neredeydi acaba? Burada mıydı? Ya da biraz sonra mı gelecekti? Bunların düşüncesi bile beni korkudan titretirken, o psikopatla aynı harabenin içinde olma fikri korkunçtu. Ama bunların hepsini göze alarak ayak basmıştım buraya, değil mi?

Peki ya sadece beni test etmek için çağırmışsa buraya? Sadık olup olmadığımı test etmek için? Gizli bir köşeden veya dışarıda bir yere saklanıp beni izleyip gittiyse. Buraya girip, girmeyeceğimi izleyip, istediğini alıp gittiyse?

Korku tüm vücudumu etkisi altına alırken, ben ne yapacağımı kestiremiyordum. Derin bir nefes aldım ve hiç susmayan düşüncelerimi karşıma alıp yüzleşmeyi, ertelemeye karar verdim. Şuan burada beklemektense, daha mantıklı bir şeyler yapmam gerektiğinin farkındaydım. Hemen karşımdaki üst kata çıkan, uzun merdivene doğru sessizce yürüdüm. Dikkatle sessiz olmaya çalışıyordum. Beni buraya çağıran kişi her kimse, zaten beni izliyordu muhtemelen. Bu yaptığım, gereksiz ve gülünç de olsa, refleks olarak sessiz olmaya özen gösteriyordum.  Üst kata çıkan merdivenin gıcırtısı tüm harabede yankı bulurken, eskiyen merdivenden düşebileceğim aklıma geldikçe daha hızlı olmaya çalışıyordum. Sonunda üst kata çıkınca, beni karşılayan iki oda gördüm. Burası alt kata nazaran daha ışıklıydı. Ay ışığı pencereden vuruyordu ve bu da benim görüş açımı daha da genişletiyor, yorgun gözlerimin işini kolaylaştırıyordu..

Beni cezbeden, sol oda olmuştu. Nedensizce iç sesim o odaya girmem için bana komut veriyordu. Ayaklarım, yeniden beni ve irademi etkisiz eleman rolüne atıp sola doğru adımlamaya başladı. Nasıl olduğunu şuan düşünemiyordum. Stres tüm vücudumu ele geçirmişti bile. Kapının tam önünde durdum ve derin bir iç çektim. Sol elim kapı koluna gitti. Gıcırtısı kulaklarımı doldurdu. Yüzümü buruşturdum ve gözlerimi sımsıkı yumdum. Açtığım kapıyı ileri doğru hafifçe ittim ve kötü kokusu, burun direğimi sızlatan odada göz gezdirdim. Rutubet ve anlam veremediğim bir koku daha karışmış olan odaya adımladım.  

Duvarda elimi gezdirdim ve ışığın düğmesini bulunca hemen bastım. Açılan ışık, gözümü yaksa da birkaç kez açıp kapatınca normale dönmüştü. Etrafı incelemeye başlayınca, tam karşımda eski, yıpranmış ve hor kullanılmaktan pis görünen bir yatak, onun hemen yanında kırık ve eski  bir giyim dolabı, dolaba paralel olarak, tek çekmeceli, kırık ve eski bir komodin duruyordu. İstemsizce komodine doğru gittim ve kırık olan çekmeceyi yavaşça açtım. İçinden sadece eski ve yarısı küflenmiş bir gazete küpürü çıktı. Artık her şey daha tanıdıktı..

Kehanetin KadınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin