8. Bölümden Kesit..

17 11 0
                                    

... A.L. ...
Kesit Şarkısı: Mabel Matiz - Gel 《♤》

▪︎▪︎▪︎
Gözümün önündeki manzara sinirlerimi bozmaya başlamıştı..
Dayanma gücümü gitgide yitiriyordum.

   Bağırmak istiyorum! Bağıra çağıra kurtulmak istiyorum bu lanetten!..  Korkuyorum! Bu laneti sevdiklerime bulaştırırım diye korkuyorum..

Ölsem.. Belki o zaman herkes rahat bir nefes çeker, ben de bu lanet şeyleri yaşamaktan kurtulurdum. Her şey olduğu gibi devam ederdi..
Ama onu da beceremez, elime yüzüme bulaştırırdım ben.
Gözlerimin dolmasına aldırış etmeden, kapı pervazına dayanmış, bana hissiz ama yoğun bakışlarla bakan Stefan'ın tam karşısına hızla ilerledim. Delici bakışlarımı ona doğrulttuğumda, geçmeme müsaade etmeyeceğini anladım ve tek kelime dahi etmeden onu tüm gücümle ittirdim. Bir anda deli gücü mü gelmişti, yoksa yürek mi yemiştim ben bile çözemezken, o hiç ısrar etmeden geri çekildi ve geçmem için bana yer açtı. Böylesi daha iyiydi, çünkü biraz önce aramızda hiç mesafe yoktu. Ve bu rahatsız edici olmaya başlamıştı. Hızla bir adım atıp kapının dışına ayak bastım.

Koşup çıkacağım sırada, tam önümde durdu ve gözlerini küçümser bir edayla üstümde gezdirdi..

  Senden de nefret ediyorum, Stefan..

Ona anlamazca bakarken, daha da yaklaştı ve kolumu tutup beni kendine yaklaştırdı. Bu da neydi şimdi?!

"Bu kadar korkak olabileceğini düşünmemiştim Annie.. Her şeyi elinin tersiyle itip, öğrenmeye bile tenezzül etmeden gidecek misin yani? Hadi ama.. Bu sen değilsin. Bu sen olamazsın. Kendine gel."

Ne? Bu da neydi şimdi? Kendinde bana emir verme hakkını nereden buluyordu bu insanlar?!

Kolumu hızla çekip ondan kurtardım.

Dolan gözlerimi kıstım ve konuşmaya, daha doğrusu çemkirmeye, başladım.
"Sen kimsin ya? Siz kimsiniz? Ya anlamıyorum tamam mı? Ya ben aptalım, ya da sizin bu aptal oyununuz her neyse onu çözemiyorum. Ben buyum tamam mı? Korkağın tekiyim ben! Buyum.."

Gözlerimi dermansızca yere çevirdim ve hiddetle tekrar gözlerim elalarını buldu.
"Sen! Sen kim olduğunu sanıyorsun da, bana hesap sorabiliyorsun? Siz kimsiniz ya?! Daha dün adını öğrendiğim yabancıdan başka hiçbir şeysin benim için. Herkes yerini bilecek! Bu lanet oyundan da, hepinizden de kurtulacağım! Hiçbirinizi görmek, hiçbir şeyi öğrenmek istemiyorum. Anlıyor musun beni? İstemiyorum! Beni rahat bırakın artık.. Bırakın beni.."

Gözyaşlarım bir ayaklanma başlatmış, yüzümü sırılsıklam etmişti. Yeniden bilmediğim dilde bir şeyler fısıldamaya başlamış, bilincimi kaybetmeye yüz tutmuştum. Bu histen nefret ediyordum. İçimi değişik bir his doldurmuştu, ve bu his o kadar tanıdıktı ki, son zamanlarda sürekli hisseder olmuştum.

Kafamı hafifçe kaldırıp, Stefan'a baktığımda diz çökmüş, bana aynı yoğun gözlerle bakmış vaziyette olduğunu görmeyi beklemiyordum. Ona doğru döndüm ve tam konuşmak için ağzımı açacağım sırada yeniden tanıdık, ama bu sefer daha iyi tanıdığım bir ses doldurdu kulaklarımı..

  "Sana oraya gitme demiştim Ann! Beni dinlemedin! Şimdi laneti öğrenmen gerekecek. Yüzleşmeye hazır mısın? Kehanet, kâhinini buldu!.." ve o, sık rastlamadığım kahkahasını da ekledi cümlesinin sonuna..

  Ne laneti? Ne kehaneti? Ne yüzleşmesiydi bu?!
Ah.. Tanrım, bana yardım et..

"Neden bahsettiğinizi anlamıyorum!" Dedim aynı bakışlarla hem David'e, hem de Stefan'a bakıp.

"Birazdan öğrenirsin, 'O' uyandı..."

  Gözleri, şimdi daha mı koyuydu?..    

• 'Ben, üstümdeki 'sözde laneti' sevdiklerime bulaştırırım diye korkarken, meğer onlar zaten bu lanetin içindelermiş..'


▪︎ HELLOOO!
Kesit hakkında ne/neler düşünüyorsunuz?
Lütfen görüşlerinizi ve yorumlarınızı, olmasını istediğiniz şeyleri belirtin ki, ben de size uymaya çalışayım.
Seviliyorsunuz.. ♡》

İnsta/ @_melisa_jk
《♥︎》

Kehanetin KadınıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin