|Kesit Şarkısı: Emir Can İğrek - Beyaz Skandalım
... A.L. ...
Gözlerimi, ben, Claudio ve babamdan başka kimsenin olmadığı koridorda bininci kez gezdirdim..
Ama yoktu.. Kimse.. Hiç kimse..
Boşluğun dibinde gibi hissettim. Sanki çığlık atıyor, fakat sesimi kimseye duyuramadan bir boşluğun içinde kaybolup gidiyordu..Bir süre daha içime hapsettim çığlıklarımı. Telefonumun kamerasından yansıyan görüntüye baktım.. Aman Tanrım! Bu ben olamazdım..
Gözlerim kıpkırmızı olmuş, dudaklarım morarmıştı. Saçım başım zaten karmakarışık olmuştu. Bitik haldeydim ve artık gözyaşlarımı tutamayacağımı anladım. Sessizce nefes verip serbest bıraktığım yaşlar yüzümde kendine bir yol haritası belirlemiştiler bile..
Nefesimi tutup tekrar telefona bakmamak için kendimi zor tuttum. Hızla ayağa kalkıp, arkama bile bakmadan kendimi koridorun sonuna attım. Boş olan asansörü farkettiğimde, hiç düşünmeden kendimi asansöre yönlendirdim. Bir yandan da dikkat çekmemeye çalışıyordum. Beni farketmelerini istemiyordum. Görünmez olmak istiyordum! Tamamen dünyadan soyutlanmak hatta..
Asansörde işaretli olan 1 sayısına bastıktan sonra, içinde bulunduğum duruma anlam vermeye çalışıyordum. Neyin içine düşmüştüm ben böyle?! Ah... Tanrım... Bana yardım et. Lütfen bu durumdan kurtulmam için bana yardım et! Daha fazla dayanamayacaktım.
Bir süre öylece bekledikten sonra asansörün açıldığını gördüm. Hiç düşünmeden dışarı attım kendimi, nefessiz kalmıştım sanki o bir dakikada. Dolan gözlerimle hastanenin bahçesine çıktım. Derin nefesler alarak başımın ağrısını geçirmeyi ve nefesimi düzene sokmayı denedim.
Kendimi daha iyi hissedince, geçen gün oturduğum bankın boş olduğunu gördüm ve hissiz şekilde ilerledim. Banka oturup bir süre sadece İrlanda'nın yeşil manzarasını izledim. Bildirim sesiyle daldığım yerlerden sıyrılıp yeniden gözlerimi telefonumun ekranına dikmeye başladım.
Derin bir nefes aldım ve tekrar sesli bir şekilde geri verdim. Gözlerimi sıkıca kapayıp bir süre sonra tekrar açtım. Şimdi biraz önce annemin odasının önünde oturan ben, babam ve Claudio'nun resminin olduğu bir fotoğrafın altında şunlar yazıyordu; "Güzel annen, adı neydi? Hah! Gracee! Durumunun, bir talihsizlik sonucu daha da kötüye gitmesini istemezsin değil mi Annie?" Yanına da pişkin pişkin emoji koymuş. Tiksiniyordum bu kişi her kimse ondan!
Bunu yapamazdı! Bu kadarına da cüret edemezdi ama! Değil mi?
Annemle tehdit edemezdi beni? Gözlerim artık yaş akıtmaktan yorulmuşken derin bir nefes alıp cevap verdim; "karşıma çık! Yüzyüze konuşalım. Yemin ederim yalnız geleceğim. Ne istiyorsan açık açık konuş! Bitsin bu işkence! Yoksa o lanet sandık da umurumda olmaz ve seni polise ihbar ederim!"Birkaç dakika bekledikten sonra gelen bildirim sesiyle yeniden düşüncelerim buhar olup uçmuştu aklımdan.
Anında bildirimin üstüne tıkladım.
"Zaten bana yanlış yapabileceğini düşünüyorsan, bir aptalsın demektir Annie.. İçtiğin sudan bile haberim var. Madem bu kadar buluşmak istiyorsun, eh.. İlk randevumuza çıkalım o zaman. Bu gece saat tam 00.00'da hastanenin arka sokağındaki boş arazide, terkedilmiş eski evde bekleyeceğim seni. En nefret ettiğim şey, verilen sözlerin tutulmamasıdır. Sakın gelmemezlik yapma. Beni anladığını düşünüyorum. İyi günler güzel Annie." Okuduğum şeye hissiz bakışlarla bakarken. Bu kabusun bir an önce bitmesini istedim. Korku her yerdeydi. Ama korkudan ölsem de oraya gidecektim. Gitmek zorundaydım artık zaten.Telefonu, hırkamın cebine koyup manzarayı izlemeye devam ettim. Nefesimi sesli bir şekilde dışarı verip tekrar anılara daldırdığım aklımı en diplerde, pus tutmuş hatıra etkisi altına aldı..
|2011 Kışı Bray/İrlanda|
Kalın battaniyenin altına sinmiş olan Annie, şömineye odun atan babasına baktı. Kızının alnını öptükten sonra yukarıda ağlayan küçük kızı Claudio'nun yanına gitmek için ayaklandı. Annie babasına bir şey demeden, şöminenin ateşini izlemeye dalmıştı.
Az sonra mutfaktan annesinin yaptığı leziz yemek kokuları burnunu dolduruyordu..
|Günümüz|
Bir anda sanki birisi onu daldığı tüm bu düşüncelerden çekip çıkarmıştı..
Değişik duygular içerisindeydi Annie. Ne istediğini biliyor, ama bir daha mutlu olamayacakmış gibi hissediyordu. İçinde bir yerlerde, bir dürtü onu korkmaması için zorluyor, ama Annie elinde olmadan korkuya yenik düşüyordu..
O kadar özlem duyuyordu ki eskiye, eski sıkıcı, monoton hayatına.. Derin bir iç çekti. Uzakları izlemek ona iyi geliyor, ızdırap içindeki ruhunu bir an için rahatlatıyordu sanki.
Uykusu olduğunu anladı. Çünkü gözkapakları artık taşıyamayacağı kadar ağırlaşmıştı. En azından her şey olağan gidiyorken, gece o psikopatla buluşuncaya kadar uyumak istedi. Gidip bir hemşireye uyuyabileceği boş bir oda olup olmadığını sordu. Olumlu cevap alınca da, hiç durmadan uyumak için boş olan odaya geçti. Çok yorgun hissediyordu..
Biraz yatağın içinde düşüncelerini susturmaya çabaladıktan sonra uyukunun tatlı kollarına bırakmıştı kendini..
<☆>
Karanlık bir odaya açtı gözlerini. Her yer simsiyahtı. Bir süre hiç kıpırdamadan bir hareketlilik bekledi. Ama yoktu. Hiçbir yaşam belirtisi yoktu. Gözleri karanlığa alışınca, yavaşça yattığı yerden kalktı. Ve odanın içinde dolanmaya başladı. Şimdi daha iyi seçebiliyordu etrafı..
Duvarlarda elini gezdirerek ışığı yakmak için bir düğme aradı. Bir süre sonra, kapının kenarında küçük bir düğme hissetti. Hemen ışığı yaktı. Gözleri refleks olarak aniden kapandı ve ışığa alışmayı bekledi. Gözleri artık tamamen ışığa alışınca etrafı incelemeye başladı. Uzun, ince bir dolap yatağa paralel olarak duvara yaslı bir şekilde duruyordu. Eski ve bir o kadar da yıpranmıştı. Biraz önce uzandığı yatağa bakınca, midesi bulandı. Yatak kirli ve kullanılmış görünüyordu. Yatağın kenarındaki küçük komodin, tek çekmeceli ve kırıktı. İçinde işine yarayan bir şey olup olmadığına bakmak için yavaş ve sessiz adımlarla ilerliyordu. Şimdi sırtı kapıya dönüktü. Elini komodinin çekmecesine attı ve yavaşça kendine doğru çekti. Tamamen açıldığında içinde sadece bir gazete sayfası olduğunu gördü.
Gazetenin üstündeki tarihe bakınca, bunun 1879 yılında basılmış bir gazete olduğunu gördü. Bunun ne anlama geldiğini anlamadı, ama kafasına takacak kadar da sorun etmemişti..Gazete sayfasını temkinli bir şekilde eline aldı ve sayfadaki yazılarda göz gezdirdi. Ama gözüne çarpan tek haber, o yıllarda ünlü bir kahin olduğundan bahsedilen kadının resmine baktı. Bakmasıyla vücudunu bir titremenin alması bir olmuştu. İçine bilmediği bir neden dolayı bir ağırlık oturmuştu sanki. Tam haberi okuyacağı sırada arkasından gelen sesle olduğu yere çivilendiğini hissetti. "Demek kehanetin sahibi uyandı.."
▪︎▪︎▪︎
SELLAAMM!
Yeniden bir kesitle karşınızdayım. Ben yazarken çok fazla eğlendim. Umarım sizler de okurken eğlenirsiniz..
Yorumlarınızı belirtip, oylamayı unutmayın. Sizleri sevviiyyoorruummm.. 💙💜İnstagram/_melisa_jk
Yakında size bir sürprizle geleceğim sevgili okurlarım..♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kehanetin Kadını
Mystery / ThrillerAskıya Alındı Kehanet çoktan belirlemişti kurbanını, kaderi zayıf olan kehanete kurban giderdi. Çünkü kehanet kaderin içindeydi... Gözlerimiz birleştiğinde yalan söyledi aklım, senden nefret etmiyordum. Ben seni deli gibi seviyordum... |A&D| Ve o z...