❁10❁

37 12 2
                                    

"Bay Sakallı yazdıklarımdan hiç memnun değil. Bugün birini daha işten çıkardı. Kadının yüzündeki çaresiz ifadeyi görmeliydiniz. Kim bilir bu işe ne kadar ihtiyacı vardı zavallının.

Oysa ben bunları hayal etmemiştim. Onca sene sırf istediğim gibi yazabiliyim diye okudum. Ama görüyorsunuz ki yapabildiğim yalnızca bir gazete parçasına kimsenin okumadığı makaleler yazmak. Üstelik bay bıyıklı yazdıklarımı beğenmiyor, idare eder diyor. Elimden geldiğince iyi yazıyorum. Biliyorsunuz, öğrencilik yıllarımdan beridir yazar dururum." Onu başımla onayladım.
" Evde öyle çok öyküm birikti ki. Ama halim ne devasızdır hiçbirini basamadım bir kaç sayfaya.
Nasıl yazarsam makbule geçer..?"

"Tek düze, özgün olmayan ve hatta uçuk. Sizin böyle şeyler yazmanız isteniyor Prens. Ama farklı. Yazdıklarınız bunların aksi ve onlardan daha değerli. Siz de iyi biliyorsunuz ki şu günlerde en seçkin dergilere basılan öyküler bile düşük kalitede. Lütfen kabahati kendinizde aramayın. Rica ediyorum." Dedim adımlarımı durdurup elimi koluna bastırarak. "Hem *Martin Eden' da böyle başarılı olmadı mı?" Dedim gülümseyerek.

Sıkıntılı bir nefes verdi. Gözbebekleri düşünceler içinde boğulan benliğinde gidip geliyordu. Peşlerine takılan tüm sıkıntıları ardı sıra sürükler gibi ağırlıklar altında eziliyor gibiydi gözleri. Yüzü ise sarıya çalıyordu, soluktu.
"Kusuruma bakmayın. Bunları duymayı hak etmiyorsunuz. Dert yanacağım son kişisiniz Papatya." Dedi gülümseyerek. Bir gülümsemeyle gözlerindeki tüm ağırlıklar silkelenip kaybolmuştu. Artık huzur ile parlayabilirlerdi.
"Ayrıca bay Eden gibi azimli olmalıyım." Diye ekledi. Yine kocaman gülümsemesini sundu parlakça.

Sen de mi aynı şeyi düşünüyorsun?
O zaman ona söylerken hiç aklıma gelmedi biliyor musun.
Sonradan. Çok sonradan geldi aklıma bu ihtimal. Ona Martin Eden dedim. Ama gerçekten Martin Eden gibi olacağını düşünemedim.

Prens ÖlürseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin