5.Bölüm

191 18 4
                                    

Bu çocuğun derdi neydi cidden? Benden ne istiyordu be bu?

"Senin benimle derdin ne? Neden ben bağırıyor muşum?"

Omuzlarını silkti.

"Eğer sen bağırırsan saçlarımı boyatırım."

"Hah."

Tao yanıma gelip kolunu omzuma attı.

"Zaten yakışmayacak kabul et."

Oflayıp Kaan'a baktım. Kaan da başını sallayınca pes ederek Kayra'ya döndüm.

"Tamam."

Gülümseyip ağır adımlarla koltuğa oturdu.

"Beyaza boyayalım."

"Tabi."

Kuaför malzemeleri hazırlarken ben umutsuz bir şekilde olacakları bekliyordum. Kesin yakışacaktı ve ben bağırmak zorunda kalacaktım. Bir saatin sonunda Kayra yeni saçlarıyla bize döndü. Hepimiz kahkaha attığımızda Kayra kaşlarını çattı.

"Kayra ne oldu sana?"

"Bu ne? İğrenç"

"Yakışmadı mı ya?"

Aynaya baktığında yüzünü buruşturdu. Koltuğa tekrar oturdu.

"Saçımı tekrardan sarı istiyorum."

Kahkaha attım.

"İddayı kaybettin. En az 3 gün böyle dolaşmak zorundasın."

"Ne?"

"Mina haklı."

Tao'yla beşlik çaktık.

"3 gün mü? Dalga mı geçiyorsunuz?"

Çağrı gülmemek için kendini sıkıp Kayra'nın yanına gitti.

"Dolaşırsın bir şey olmaz."

"Bu saçla mı?"

Kaan lafa atladı.

"Demek ki yakışıklı değilmişsin."

"Senden yakışıklıyım."

Etraftan ooo gibi sesler yükselirken Kaan başını omzuma koydu.

"Ben yokum şuan yok oldum."

Kahkaha atıp ona sarıldım.

"Jack Frost'um benim."

Pembe saçlarını karıştırdım.

"Pembe de çok yakıştı sana."

"Evet bende beğendim."

Yanağına hafifçe tokat attım.

"Ukala."

Yanağımdan öpüp ayağa kalktı.

"Hadi gidelim."

Parayı ödeyip kuaförden çıktık. Kayra saçlarını saklamak için kapüşonunu taktı ama Semih hemen açtı. Kayra kendi kendine söylenirken sokaktan geçen insanların tuhaf bakışlarına maruz kalıyordu. Kaan'a da bakıyorlardı ama o umursamıyordu aksine sırıtarak bir kolunu omzuma atmış yürüyordu.

"Biraz hızlı yürüyün."

Çocuklar bizi eve bıraktıktan sonra gittiler. Kayra ile aramızın hala bozuk olmasına üzülüyordum. Bana neden böyle davrandığını cidden anlamış değildim.
Kayra'dan~

Önümdeki biradan bir yudum alıp geldiğimizden beri hiç susmayan Tao'ya baktım.

"Neden hiç susmuyorsun?"

"Sen onu bırakta bir şey soracağım sana."

"Sor."

İçkisinden yudumladı.

"Mina'ya neden kötü davranıyorsun?"

İçtiğim bira boğazıma takılınca öksürmeye başladım Tao ise güldü.

"Çünkü çok gıcık."

Kahkaha atınca kaşlarımı çattım.

"Ne gülüyorsun?"

"Kusura bakma seni bu saçlarla ciddiye alamıyorum."

Gülümseyip bardaklarımızı tokuşturduk.

"Ciddi bir cevap vermeni bekliyorum."

"Bilmiyorum."

"Bilmiyorsun?"

"Ona yakın davranmaya çalışıyorum cidden ama..."

"Ama?"

"Kaan'la çok yakın."

"Kıskanıyor musun?"

Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. Dikkatle beni inceliyordu.

"Bilmiyorum. Galiba."

Kahkaha atıp saçlarımı karıştırdı.

"Hoşlanıyorsun! Ben anlamıştım zaten."

İçkisini kafasına diktiğinde ben de diktim. Boş bardağı yere koyarken tekrar doldurdum. Ondan gerçekten hoşlanıyor muydum? Tamam belki onu Kaan'dan kıskanıyor olabilirim ama bu ondan hoşlandığım anlamına mı gelir? Daha fazla düşünmemek için bardağı kafama diktim. Düşünmemek daha iyiydi.

Black PearlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin