Multimedia: Kaan ve Kayra
Gözümün önünde sallanan elle daldığım yerden bakışlarımı çektim.
"Neden hala buradasın?" dedi Eray karşıma otururken. Kafede tek ben kalmıştım. Çocukların hepsini göndermiştim.
"Yalnız kalmak istedim."
"Neden?"
Cevap vermedim. Ona şuana kadar hiçbir şeyimi anlatmamıştım. Anlatmakta istemiyordum zaten.
"Peki. Söyleme."
"Kapalıyız." dedim kafenin kapısı açıldığında gelen kişiye bakmadan. Ayak sesleri yaklaşınca kafamı kaldırdım. Kayra öldürücü bakışlarını Eray'a dikmişti. Bu durum bana komik geldi açıkçası. Sen hiçbir şey söylemeden git dokuz ay sonra gel ve benim yanımda olan çocuğa öldürücü bakışlar at.
"Kapalıyız dedim. Lütfen çıkın."
Bu sefer bakışları beni buldu.
"Konuşalım. Sana her şeyi anlatacağım."
"Seninle konuşacak bir şeyim yok benim."
"Mina konuşalım."
Kolumdan tuttuğunda biri beni geri çekti ve Kayra'ya yumruk attı.
"Eğer bir daha Mina'nın yanına yaklaşırsan seni öldürürüm." dedi Kaan. O ne zaman gelmişti? Bu sefer Kaan kolumdan tuttu ve beni dışarı çıkardı.
"Sen iyi misin?"
"İyiyim."
Arabasına bindik. Bir süre hiç konuşmadık.
"Kaan."
"Efendim?"
"Kayra'yla kötü olmanı istemiyorum."
"Kötü değiliz sadece eğer seni üzerse bende onu üzerim."
"Yine de kötü olma onunla. Siz arkadaşsınız."
"Sen de kardeşimsin." dedi gözlerini yoldan ayırıp bana bakarak. Gülümsedim. En kötü anımda bile beni gülümsetebiliyordu.
"Beni eve bırakır mısın?"
"Bugün benim evimde kalsan daha iyi olmaz mı?"
Başımı iki yana salladım.
"Kendi evime gitmek istiyorum."
"Peki."
***
I can fly, I'm proud that I can fly
to give the best of mine, till the end of the time
believe me I can fly I'm proud that i can fly
to give the best of mine, the heaven in the sky
Saat sabahın beşiydi ve ben yatağımda baş aşağı uzanmış şarkı söylüyordum. Uyuyamıyordum ki. Olmuyordu. Bir türlü gözüme uyku girmiyordu. Uykumun gelmesi için kitap bile okumuştum ama aklım sürekli Kayra'ya kayıyordu. Neden gelmişti? Tam onsuzluğa alışmışken neden biranda ortaya çıkmıştı? Derin bir nefes verdim ve doğruldum. Olmayacaktı böyle. Birini aramalı ve kafamı dağıtmalıydım. Kaan'ı arayamazdım. Onu çok rahatsız etmiştim. Duygu'yu mu arasaydım?
"Ama o evli." diye konuştum kendi kendime.
"Ne olmuş yani evliyse? O benim ikizim ve benimle ilgilenmek zorunda."
Rehberden ismini buldum ve telefonu açmasını bekledim. Uzun bir süre çaldıktan sonra sonunda açabilmişti.
"Efendim?"
"Duygu."
"Bir şey mi oldu?" dedi uykulu sesiyle.
"Oldu." dedim ağlamaklı bir şekilde.
"Evde misin?"
"Evet."
"Tamam geliyorum. "
Telefonu kapattığında beklemeye başladım. Evleri benim evime uzaktı ama arabayla yarım saatte gelebileceğini düşünüyordum.
###
Duygu'ya her şeyi anlatmıştım ve ne yapacağıma dair fikirler düşünmüştük. Ama sonuç sıfırdı.
"Onu affedecek misin?"
"Hayır." dedim kesin bir ses tonuyla.
Onu affedemezdim. Çok zor zamanlar geçirmiştim ve bunun tekrar olmasına izin veremezdim.
"Bilmiyorum Mina ya. En azından bir dinle onu belki geçerli bir sebebi vardır. O seni çok seviyordu ve öyle biranda bırakıp gidecek bir çocuk değil."
Derin bir nefes aldım.
"Bir daha konuşmak isterse dinlerim."
Uykusuzluktan gözümden yaş aktı. Esnedim.
"Çok uykum var."
"Benimde." dedi Duygu yatağıma kıvrılırken. Onu hafifçe ittim.
"Hala bir odan var biliyorsun değil mi?"
Uyuşuk hareketlerle yataktan kalktı.
"İyi geceler." dedi odadan çıkarken.
"İyi geceler."
Yatağıma yattım ve gözlerimi kapattım. Bu sefer gerçekten uyuyacağımı düşünüyordum.
###
Kapının çalınmasıyla yavaşça gözlerimi araladım. Odada benim ve Duygu'nun telefon zil sesi yankılanınca kulaklarımı kapattım. Neler oluyor sabah sabah ya? Kapı bir kere daha yumruklanınca yerimden kalktım. Kapıyı açtığımda bizim çocuklarla burun buruna geldim. Hepsi buradaydı. Kayra bile buradaydı. Onlara anlamsız ve bir o kadarda uykulu gözlerle baktım. Eminim gözlerimin altı çökmüştü.
"Kimmiş?" dedi Duygu yanıma gelirken.
Çocukları gördüğünde meraklı gözlerle baktı onlara. Bir cevap bekliyorduk.
"Sizi merak ettik." dedi Tao.
"Kaç kere aradık haberiniz var mı?"
"Bir şey oldu sandık."
Duygu gözlerini ovdu.
"Çok geç uyuduk. Duymamışız. "
"Tamam o zaman siz uyuyun. Biz kafedeyiz." dedi Kaan diğerlerini iterek.
"Gelsene." diye seslendi Kaan hala bize bakan Kayra'ya.
"Mina biraz konuşalım. Lütfen."
Kafamı salladım ve kapıyı biraz daha açtım.
"Şimdi değil. Ben sana saati söylerim. "
Kaşlarım istemsizce çatıldı. Gülümsemeye çalıştı.
"Çatma kaşlarını. Bir kaç resim lazım onlarda şuan yanımda değil. Sen uyu."
Hala bize bakan Kaan'ın yanına gitti. Kafam karışmıştı. Gerçekten geçerli bir sebebi mi vardı? Ve inanayım diye bir de resimler mi getirecekti? Duygu'ya baktığımda "ben sana demiştim" ifadesi vardı yüzünde. Neden her zaman haklı olmak zorundasın?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Pearl
Novela JuvenilKayra, dışarıdan havalı ve soğuk gibi görünen, içindeki inciyi grubundaki kişiler hariç kimseye göstermeyen biriydi. Geçmişinde yaşadığı şeyler içindeki incinin kararmasına neden olmuştu. Bu yüzden o, Mina için siyah bir inciydi.