Kayra öncekine göre daha iyiydi. Bu tatil ona iyi gelmişti.
"Şuraya geçin de fotoğrafınızı çekeyim." dedim Kayra ve Tao'ya.
"Havalı ol." dedi Kayra.
Havalı pozu verdiklerinde neredeyse gülecektim. Benim havalı çocuklarım.
"Çektim."
Tao yanıma geldi ve beni Kayra'ya doğru itti.
"Gülümseyin."
Elini belime koydu. İkimiz de gülümseyince Tao fotoğrafımızı çekti.
"Çok güzel çıktınız."
Ona gülümseyip kamerayı elinden aldım ve etrafı çekmeye başladım.
"Burada yakışıklı sevgilin varken neden etrafı çekiyorsun?"
"Seni her zaman görüyorum."
Kollarını belime sarıp çenesini omzuma koydu.
"Beni göremezsen üzülür müsün?"
Kolları arasında ona döndüm.
"Tabi ki. Üç gün göremediğim de bile ne kadar üzüldüm tahmin edemezsin."
Cevap vermeden öylece yüzüme baktı.
"Bir yere gitmeyeceksin değil mi? "
Dudaklarını uzun bir süre alnıma değdirdi.
"Gitmeyeceğim."
Bu hareketleri o kadar değişikti ki. Neden böyle hissediyorum? Neden o gidecekmiş gibi hissediyorum?
"Yemek hazır hadi gelin!"
Yaşadığım duygu karmaşasından Çağrı'nın sesiyle çıktım. Umarım kötü şeyler olmazdı.
***
Yaklaşık bir saattir verandaya oturmuş düşünüyordum. Saat gece yarısını çoktan geçmiş, neredeyse güneş doğacaktı. Evdeki herkes uyuyordu bense uyuyamıyordum. İçimdeki bu his bir türlü geçmiyordu. Derin bir nefes alıp verdim.
"Neden uyanıksın?" dedi Kayra yanıma otururken.
"Uyuyamadım."
Kafasını salladı.
"Uykunda sürekli sayıklıyordun. Kabus mu görüyordun? "
"Bilmem hatırlamıyorum. Sen nereden biliyorsun?"
Omuzlarını silkti.
"Seni kontrole gelmiştim."
Cevap vermedim.
"Neyin var? "
"Beni bırakıp gidecekmişsin gibi hissediyorum."
"Bu da nereden çıktı?"
"Bugün eğer gidersen üzülür müyüm diye sordun ya. Ordan aklıma takıldı galiba."
"Gitmeyeceğimi söyledim."
Başımı omzuna koydum ve gözlerimi kapattım.
"Eğer sen gidersen uyuyamam. Uykuya ne kadar düşkün olduğumu biliyorsun. Bak şimdi de uyuyamıyorum. Senin söylediğin bir şey yüzünden uykularım kaçtı. Bu yüzden gitme olur mu?"
"Olur, gitmem. Hadi şimdi uyuyalım tamam mı? "
Başımı sallayıp ayağa kalktım. Yatağa yatıp ona sarıldığımda çoktan uyku bedenimi sarmıştı bile.
###
"Düşeceğim!"
"Düşmezsin tutuyorum."
Bacaklarımdaki ellerini sıkılaştırırken düşmemek için kafasını tuttum.
"Nasıl çıkacağım?!" diye bağırdı Duygu denizin ortasında. Semih eğildi ve Duygu'yu omuzlarına aldı.
"Hazırız başlayabiliriz."
Karşı karşıya dikildiğimizde birbirimize gülümsedik. Kayra uzun olduğu için Duygulardan uzun olmuştuk.
"Tamam. Canınızı acıtmamaya çalışın."
"1,2,3!"
Duygu'yla birbirimizi düşürmeye çalışırken bir yandan da kahkaha atıyorduk.
"Kaybeden yemekleri ısmarlar!" diye bağırdı Semih heyecanla.
"Bu kız düşmüyor." diye sızlandım.
Duygu beni ittiğinde dengemi kaybettim ve suyun içine düştüm.
"Kazandık!"
Sudan çıktığımda Kayra kolunu omzuma attı ve başımdan öptü.
"İyi misin?"
"İyiyim ama kaybettik."
"Önemli değil. Eğlenmek için oynamıştık kazanmak için değil. Hadi yemek yiyelim. "
Kurulandıktan sonra üstümüzü giyindik.
"Ne yiyelim?"
"Pizza. "
Pizza yapan bir yere gittiğimizde çocuklar sipariş vermeye gitti biz de Duygu'yla masada bekliyorduk. Yanımıza iki tane çocuk geldi.
"Merhaba bu masa boş mu?"
"Hayır. Birazdan arkadaşlarımız gelecek."
Boş olan sandalyelere oturdular.
"Çok güzelsiniz."
"İkiz misiniz? Birbirinize benziyorsunuz."
"Evet ikiziz."
"İkizleri severim. Özellikle güzel olanları."
Kaşlarımızı çattık.
"Masamızdan kalkın ve gidin."
Tam bir şey söyleyeceklerken Kayra ve Semih geldi yanımıza.
"Neler oluyor?"
Bakışları bizde değil karşımızda oturan çocuklardaydı.
"Konuşuyorduk. " dedi sarışın olan çocuk.
"Sevgilimle ne konuşuyor olabilirsin ki sen?" diyip çocuğu ayağa kaldırdı Kayra. Diğer çocuk da ayağa kalktığında Semih ona bir yumruk attı. Bizimkiler öyle sinirliydi ki onları kimse ayıramamıştı. Çocukların yüzü kandan görülmez hale geldiğinde Kayra'nın elini tuttum.
"Yapma."
Bir süre gözlerime baktı sonra ise çocuğun üstünden kalktı ve kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı.
"Nereye gidiyoruz? Duygular geride kaldı."
Beni öne savurdu.
"Sen beni katil mi edeceksin?! "
Bağırmasıyla bir adım geri gittim. Öyle sesli bağırmıştı ki etraftaki çoğu göz bize dönmüştü.
"Ben bir şey yapmadım."
"O çocuklar kimdi?!"
"Ne bileyim ben?! Geldiler ve yanımıza oturdular! Onlara kalkmalarını söyledik ama kalkmadılar! Sonra da siz geldiniz zaten!"
Ben de ona bağırınca gözlerini sımsıkı kapattı ve sakinleşmeye çalıştı.
"Git yoksa kalbini kıracağım." dedi büyük bir sakinlikle. Ben de gittim. O git derken nasıl gitmezdim ki?
###
Belime sarılan ellerle gözlerimi açtım. "Korkma. Benim."
Hızlanan kalbim Kayra'nın sesiyle eski haline dönerken ona cevap vermedim ve kafamı tekrar yastığıma koydum.
"Özür dilerim." dedi çenesini omzum ve boynumun arasına koyarken.
"Hata yaptım. Zaten gergindim bir de o çocukları senin yanında görünce iyice sinirlendim ve sana patladım. Özür dilerim."
Derin bir nefes aldım.
"Önemli değil."
"Seni kırdım mı? "
"Sadece... Bir daha bağırma."
Gülümsedi.
"Olur."
Duygu'dan~
Bir bardak kahveyi Semih'in önüne koydum ve hemen yanına oturdum. Kahvemden bir yudum alıp başımı omzuna koydum o da başını başıma yasladı.
"Annemler hakkında ne düşünüyorsun? Daha önce sormaya fırsatım olmadı."
"Çok iyi insanlar. Çok şanslıyım."
Güldüm.
"Neden? "
"Gelecekteki anne ve babam beni seviyor. Güzel bir eşim ve çocuklarım olacak. Hatta gelecekteki eşim şuan omzuma yatıyor."
Sözleri kalbime işlerken konuştum.
"Gelecekteki eşim şuan kalbimi eriten sözler söylüyor."
Ona biraz daha sokuldum.
"Seni seviyorum. " diye fısıldadı kulağıma.
"Seni seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Pearl
किशोर उपन्यासKayra, dışarıdan havalı ve soğuk gibi görünen, içindeki inciyi grubundaki kişiler hariç kimseye göstermeyen biriydi. Geçmişinde yaşadığı şeyler içindeki incinin kararmasına neden olmuştu. Bu yüzden o, Mina için siyah bir inciydi.