Sevgiyle kalın.
2.Bölüm: Umut Dolu Gökyüzü
Saat onikiyi geçmiş, koltukta tek başıma oturmuş camdan dışarıyı seyrediyordum. Bir sonbahar gecesiydi. Daha beş dakika önce yağmur yağmış, ıslak toprak kokusu sarmıştı etrafı. Kuru yaprakların hafif nemlensede geçmeyen hışırtısı rüzgar ile doluşuyor kulaklarıma. Ben yağmuru çok sevmesem bile yağmur sonrasını iple çekerdim. Islak toprak sanki tüm ölülerin kokusunu burnuma getiriyordu.
Aklımda bir çift göz vardı. Acıya kıvrılıp dik durmaya çalışan o siyahlıklar. Ona unutması gereken bir şeyi tekrar hatırlatmıştım sanki. Öfkeyle değil kırgınlıkla baktı gözüme. Kime kırılmıştı bu kadar? Kim içindi bu endişesi? Kafam kaç gündür ondaydı. Hikayesini öyle çok merak ediyordum ki, kafayı yemek üzereydim. Beni tüm dertlerimden ve hayatımdan soyutlaştıran bu adamın bana verecek bir kaç şeyi vardı. Mesela hikayesi...
Kupamdaki çayın buharı karanlıkta dans eder gibi kıvrılarak havaya karışıyor görsel bir şölen sunuyordu. Baktığım heryerde beni kendimden uzaklaştırmaya yarayan tek şey vardı. Belki diyorum içimden, belki tekrar gelir karşıma.
Gözlerim gökyüzüne takıldı, benim tek sığınağım. Uzun süredir Ordu'ya gitmediğim için burnumda tüten annem ve abimin habercisi. Ben bazı geceler korktuğumda ya da özlediğimde gökyüzüne haber salardım. Haberim bir yıldızla kayar dilek olarak onlara giderdi.
Bir yıldızın kayışı gözlerime iliştiğinde derin bir nefesi içime çektim. "Öğrenmem gereken bir hikaye var." Dedim fısıldarcasına konuşurken. Olmayacak bir dileği daha gökyüzüne yolladım.
Düşününce gökyüzü, ne çok dilek ve hayale ev sahipliği yapıyordu. Kim bilir kaç kişi göz yaşlarıyla birlikte tüm hayallerini bir yıldıza bağlamıştır. Kaç kişi tüm mutluluğunu bir buluta saklamıştı.
Gözlerim gökyüzünden ayrılırken caddenin karmaşasını izledim bir süre. Bu saatte bile insanlar acelesi vardı. Zaman büyüdükçe değer kazanıyor gibiydi. Küçükken farkına varamadığımız dakikalar şimdi muhtaç olduğumuz saniyelere dönüşmüştü. Arayıp benimle bir şey konuşmak istediğini söyleyen Kürşat'ı bekliyordum. Bu saatte öyle acele ettirmişti ki kötü bir şey olmasından korkuyordum.
Binanın karşısına bir araba durduğunda ayaklandım. Kupayı avucumun arasına hapsettim. Araba, bakanı bir daha baktıracak türdendi. Mat siyah boyasıyla daha güzel görünüyordu göze. Böyle arabalara hep ilgi duymuşumdur. Yan kapıdan Kürşat çıkarken şöför kapısı da aralanmıştı. Arabanın önüne yürüdüklerinde sokak lambası sayesinde çocuğu seçebilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ PAPATYA
FanficShip Serisi 2 |Yaranı kapatabilirim ama onu senden alamam, özür dilerim. ||Gök gürültüsünü çok severim. Belki de benim yerime bağırdığı içindir. ^-^ •TikTok platformunun Özgür Deniz Cellat ve Cemre Solmaz karakterine yazılmıştır. •Tüm hakları sevd...