22. Bölüm

538 20 3
                                    

Gece yatarken onu yani Barlas'ı daha önceden gördüğümü adım gibi biliyordum. İstanbul'dan kalkıp buraya kadar gelmişti. Hiçbir şey yetmezmiş gibi bir de abimlerle arkadaş olmuştu.Allahım nasıl bir manyaktı bu. Beni İstanbuldayken tehdit etmişti abilerine güvenme diye. Evet abilerime güveniyorum ama nasıl bir güven verdiyse abimlerde ona güveniyor. Sarı ensesine kadar inen dalgalı saçları vardı. O zamanda aynıydı bir gram bile kestirmemişti ve ya uzatmamıştı. Koyu bal rengi biraz kahverengine kaçan gözleri vardı. Gözünüzde böyle birini canlandırın nasıl mükemmel birşey değil mi? Ama her yakışıklı adam olmuyor işte. O da bu katagoridekilerden biri. Yani benim gözümde öyle. Bana insanlara iyi geldiğini söylemişti. Evet diğer insanlara iyi geliyor olabilir ama bana iyi gelmediği bir kesindi. Bazı insanların gözünü hırs bürür Barlas'ın da bürümüş gibiydi. Benimle ilgili düşünceleri var biliyordum.

...Sabah...

Yine o sıradan günlerden birine uyandım. Hayatımda aksiyon istiyordum. Ama bu biraz fazla olmuştu. Baya hemde... Nasıl bir manyak İstanbul'dan kalkıp buraya gelebilirdi bilmiyorum manyak işte akıl sır ermiyor. Bunları biraz olsun boşvermeye çalışarak yatağımdan kalkıp yüzümü yıkamak için banyoya gittim. Biraz aynanın karşısında yüzüme baktım ben bu muydum hayattan bezmiştim evet ama bu bana yetiyordu. Bir daha hayatımda aksiyon istemeyeceğim söz. Çünkü her şey benim istediğim dışında gelişiyor. Sanki bana bir garezi varmış gibi. Yüzümü yıkayıp çıkıyorum banyodan üstümü giyinip aşağıya iniyorum istemeyerek yine onun suratını görecek olmak bile midemi bulandırıyor. Ama el mahkum katlanmak zorundayım.

"Günaydın millet"

Hep birlikte "Günaydın" diyorlar tabikide Barlas ayrıca söylüyor.

"Bişey denemem lazım bugün Barlas ile dışarı çıkacaksınız haberin olsun konuştuk biz önceden sen diyeceksin niye Barlas Berrin ile birlikte dışarı çıkabilir miyiz dedi bende 'Tamam.' Dedim. Itiraz istemiyorum bu kadar. " dedi Berk abim.

Şu an biri çıkıp seni öldüreceğim dese boynumu açıp ne yapacaksa yapmasını beklerdim. Ölmek istiyorum ben ya beni kendi elleriyle ateşe veriyor resmen ama onada kızmamak lazım bilmiyor ki neler yaşadığımı...

"Kahvaltıdan sonra mı?" Dedim. Evet anlamında başını salladı. Ahhh çıldıracağım şimdi. Hızlı bir şekilde bişeyler yedim ve hemen masadan kalktım bütün bir gün nasıl geçecekti çabuk olsun bitsin istiyorum. Ne olacaksa çabuk olsun. Sıkıldım artık. Benim bu acelem karşısında hepsi şaşkın bir şekilde bana bakıyor. Öyle bakmayın.

"Öyle bakmayın acele etmemin sebebi çok yer gezelim çok vakit olsun diye. Hadi biraz acele et bence dışardada yersin." Bu söylediklerimin hepsi külliyen yalan. O da aceleyle masadan kalktı ve kapı tarafına doğru yol aldım bende o da arkamdan geliyordu. Kapıyı açıp dışarı çıktım.

"Bu kadar can attığını bilmiyordum benimde işime gelir." Sırıttı. İğrençsin ya mide bulantısından başka hiçbir şey değil.

"Hı hı ne demessin can atıyorum Barlas, abime desede dışarı çıksak diye bunların hepsi mecburiyetten. Seni söylemememin tek sebebi nasıl bir güven verdiysen eğer yaptıklarını anlatsam adım yalancıya çıkacak. Onun için konuşmamak en iyisi." O arkada bana yetişmeye çalışırken bende hızlıca yürüyordum. Nereye gidecektik ki?

"Nereye gideceğiz? " dedim.

"Bilmem sen karar ver."

Dört Erkek KardeşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin