27. Bölüm

364 19 3
                                    






Lütfen bana destek verin bu sayede yazma isteğim artacak. Mesaj atmak isteyen herkes bana mesaj atabilir. Büyük bir zevkle cevap veririm. O konuda hiç şüpheniz olmasın. Okunma sayısı altı bin oldu çok mutluyum. Yorum yapın yıldız koyun. Yardım edin yani. Hikayem hakkında ne düşünüyorsanız yorum olarak mesaj olarak atabilirsiniz. Konuşuruz...


İYİ OKUMALAR...

Ah yine yalnızlık... bıçaklanmış olan ikizim Berkin'i evden götürdüler. Kim sizce abimler tabiki kim olabilir başka. Önceden böyle değillerdi. Onlarla dalga geçerdim. Eğlenirdik. Gülerdik. Ama artık çoğu zaman eve uğramıyorlar bile. Otel olarak kullandıklarını söylesem değil. Pansiyon? Hiç değil. Evi normal bir şekilde kullanan tek kişi benim sanırım. Bu olay Barlas geldiğinden beri olmaya başladı. Hayır anlamıyorum. Ne var dışarda? Ah salağın tekiyim. Onlar erkek. Etraf kız kaynıyor. Hele bir de Londra'da yaşıyoruz. Daha ne? Evde oturmaları hata gibi bir şey yani.

O geceyi evde yalnız başıma geçirdim. Yeni bölümlerini izlemediğim onlarca  dizi vardı. Birine başlarsam diğeri gelecek en iyisi başlamamak. Biraz kitap okurum. Biraz müzik. Geçip gider zaman. Bazen bir dakika yıllar sonra geçiyor gibi geliyor. Bazen ovv o da ne bir dakika bir saliseden bile kısa sanki. Her şey çok tuhaf. Bu dünyaya gelmem dört erkek çocuğun arasında bir kız çocuk olmam ve dört tane oğulları olmasına rağmen hala onların el üstünde tutulması. El üstünde tutulması gereken biri varsa o da benim. Hayır bu onları kıskandığım anlamına gelmiyor. Sadece istek bu. Annemin hiçbir zaman özellikle beni arayıp ne yaptığımı sorduğunu hatırlamıyorum. Aramazda zaten. Arasa bile soracağı şey abimler olur. Aman neyse bunları düşünmekten sıkıldım. Yatağımda doğrulup koşarak aşağıya karaoke odasına indim. Canım sıkılınca oraya inip bağıra çağıra karaoke yapıyorum. Ne var? Öyle bakmayın. Sadece can sıkıntısından yoksa başka bir derdim yok. Aslında var neyse.

Koşarak karaoke odasına geldim Kapalı olan kapıyı açtım ve içeri girdim. Arkamdan kapıyı kapattım. Karaoke odası ses yalıtımlıydı. Yoksa evdekiler beni kesebilirler. İlk başta elektro gitarın yanına gittim. Gözlerim ışıldadı. Sanki üstünde ışık parlıyor. Amfiyi gitara taktıktan sonra elektronun tellerinde parmaklarımı gezdirmeye başladım. Elektro gitarı seviyorum. Ne bas gitar gibi ne akustik ne de klasik...

Uzun bir süre gitar çaldıktan sonra bateriye geçtim. Bateri de bitince sıra karaokeye geçtim. Hep bir grubum olsun istemiştim ama ailem bunu istemedi. Ön ayak olmadılar yani. Bende bir süre sonra pes ettim. Zorlamanın alemi yoktu. İsteselerdi olurdu zaten. Saatlerce karaoke odasında kalıp tepine tepine şarkı söyledim. Tam kendimi kaptırmışken biri hışımla kapıyı açtı. O kadar kendimi kaptırmıştım ki durdum o an yerimde müzik devam ederken kapıdakinin kim olduğunu zorda olsa algılamıştım. Kapıdaki Barlastı. Bana kapıdan ne ayaksın sen der gibi bakıyordu. Eğer bu bakışı söze dökseydi. Yüzde yüz kırk ayak derdim. Bir an için demediği için şükür ettim. Deseydi çenemi tutamayıp söylerdim biliyordum çünkü kendimi. Daha fazla bakışmayıp hızlı adımlarla müzik odasından çıkmak için yol aldım. Arkada müzik çalmaya devam ediyordu çıkarken ona çarpmayı da unutmadım.Tam çıkacağım sırada kolumdan tuttu. Leş gibi içki kokuyordu. Nasıl içtiyse ayakta sallanıyordu. Nasıl bişeydi bu? Evet bende bir kere çok içmiştim ama olsun yani. O ayrı bir şeydi. Benim içtiğim ayrı...

Bir süre yüzüme baktı bu sırada kolumu sıkmaya devam etti.

"Niye bakıyorsun? Bıraksana!" dedim.

"Bakarım. Sana ne?" dedi.

"Bırak ya" deyip hızlıca elini kolumdan çektim. Koşarak odama çıktım. Arkamdan gelen ayak seslerini duydum. Odama ulaştığımda arkamdan kapatıp kilitledim.Kapıyı yumruklamaya başladı.

Dört Erkek KardeşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin