BÖLÜM -9-

1.8K 63 5
                                    

Yüzüme gelen saçları düzelttim. Terlemiştim ve saçlarım yüzüme yapışmıştı. Yanaklarımdan akan gözyaşını elimin tersiyle sildim ve burnumu çektim. Oturduğum sandelyeden kalktım ve lavaboya doğru yöneldim.

Aras arkamdan seslendi.

"Gerçek abin olmayan biri için fazla üzülüyorsun. İnan bana o buna değmez."

***

Duyduğum cümleler olduğum yere çivilenmeme neden oldu.

Ne diyordu bu?

Bir anda kulaklarım uğuldamaya başladı.

Yalan söylüyordu.

Mete benim abimdi.

Gerçek abim!

Ne demek gerçek abin olmayan biri için fazla üzülüyorsun?

Bir bok bildiği yoktu. Sırf beni sinir etmek için söylüyordu bunu.

Ona doğru döndüm.

Kaşlarım istemsiz olarak çatılmıştı.

"Açık konuş!"

Kaşlarını çattı. Yüzünden şaşırdığı da belli oluyordu.

"Mete senin gerçek abin değil."

Mete'nin adını nereden biliyordu?

Onu nereden tanıyordu?

Gerçek abim olmadığı hakkında nasıl bu kadar emin konuşabiliyordu?

"Yalan söylüyorsun!" dedim yüksek bir sesle.

Yalan söylüyordu işte. Yalan! Mete benim kardeşimdi.

Ailemiz biz küçükken bir kaza yüzünden ölmüştü ve biz 10 yıl kadar sokakta kalmıştık. Daha sonra yaşlı bir teyze bizi evine almış; bize bakmıştı. Tam 5 yıl! Daha sonra peşimizdeki adamlar bir gün bizim izimizi bulmuştu ve bizi evine alan Nur Hayat Teyze ve Salih Amca'yı gözünü kırpmadan öldürmüştü.

Gözlerimizin önünde ölmüşlerdi. Onları engelleyememiştim. Nur Hayat Teyze yerde can çekişiyordu; saklandığımız yerden çıkıp Nur Hayat Teyze'nin yanına gidecekken Mete beni yakalamış ve ağzımı sıkıca kapatmıştı. Kolumdan tutup zorla çıkarmıştı beni oradan. Daha sonra kaçmıştık. Yine sokaklarda kalmaya başlamıştık. Bir süre boyunca Nur Hayat Teyze ve Salih Amca'nın öldüğü an gecelerimin kabusu oldu. Uykularım hep o kabus yüzünden bölündü. Her zaman suçluluk hissi duydum. Onlar bizim yüzümüzden öldüler. Biz sebep olduk. Suçluluk duygusu hissetmediğim tek bir gün olmadı.

İki yıl boyunca sokakta kaldık. Her zaman farklı bir yerde kalıyorduk. İzimizi her zaman kaybettiriyorduk. Mete yaşlıların poşetlerini taşırdı ve yaşlılar da ona para verirdi. Sonra da o parayla ekmek alırdı. Ekmeğin yarısından fazlasını her zaman bana verirdi. Kızardım ona; fazlasını koparır, ona zorla yedirirdim.

Karnımız hiç bir zaman tam olarak doymazdı; ama bundan hiçbir zaman şikayet etmezdik. Her zaman halimize şükrederdik. Mete bazen fazla para kazanırdı ve o parayla gidip ikimize de giyecek yeni şeyler alırdı.

KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin