Arkama bakmadan koşmaya devam ettim. Bu son şansımdı. O lanet yerden kurtulmam için son şans. Nefes nefese kalmıştım ama umrumda değildi. Kalbim göğüs kafesimi parçalayacakmış gibi atıyordu. Ne zamandır koştuğumu bilmiyordum.
Yollar çok karışıktı. Beni bulmaları oldukça zordu.
Nefes alamayacak duruma gelene kadar ilerledim. Çok hızlı nefes alıp veriyordum. Eğilip nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Boğazım kurumuştu ve aldığım nefes boğazımı yakıyordu. Biraz düzelince kalktım ve etrafa bakındım.
Sokakta hep yıkık dökük binalar vardı. Çok ürkütücü görünüyordu. Gidecek başka yerim yoktu. Sokakta ilerlemeye başladım. Sanki viranenin içinden biri çıkıp üstüme atlayacakmış gibi geliyordu. Korkmaya başlamıştım. Adımlarımı hızlandırıp ilerlemeye devam ettim. Hava soğuktu ve ben kalacak bir yer arıyordum.
Sokağın sonuna geldim fakat bu evlere girmeye cesaret edemedim. Evler her an yıkılabilirdi. Sağ taraftaki yıkık evin bahçesine girdim ve ilerlemeye başladım. Önümü zar zor görüyordum. Her an biri önüme çıkabilir diye de her adımımı dikkatli atıyordum ve sürekli etrafa bakıyordum.
Aklıma 'o' ve beni koruduğu anlar geldi. Gözlerim doldu. Önümü puslu görüyordum. Zaten her yer karanlıktı şimdi görmem daha çok zorlaşmıştı. Ona küfürler savurup önümü görmeye çalıştım. Gözlerimi elimin tersiyle sildim ve ilerlemeye devam ettim.
Bahçenin arka duvarı yıkıktı ve karanlık bir orman görünüyordu. Kalacak bir yerim yoktu. Yarına kadar burada idare ederim diye düşündüm ve ormana girdim.
Ağaçlara tutunarak ilerledim.
***
Ayaklarımın ağrısına bakılırsa uzun zamandır yürüyordum ve bayağı ilerlemiştim. Biraz ileride açık bir alan gördüm. Ortasında da yıkık bir ev vardı. İki katlıydı. Diğerleri kadar kötü görünmüyordu. Viraneye gittim. Önünde durdum ve içeriye girip gimemekte kararsız kaldığım için biraz düşündüm. Ama gidecek başka yerim yoktu. Hava soğuktu ve ben üşüyordum. İçeriye girdim.
Uzun bir kolidor ve sonunda yukarı kata çıkan bir merdiven, kolidorda ise ikişer tane karşılıklı kapı vardı. Biraz durup gözlerimin karanlığa alışmasını bekledim. Sonra da sağ tarafımdaki ilk odaya girdim. Yerde bir yatak vardı ve yanında da metal bir kutu. Yatağa doğru ilerledim. Yayları çıkmış delik deşik bir yatak göreceğimi sanıyordum ama yatak gayet sağlamdı. Ayak ucunda kalın bir battaniye ve battaniyenin üstünde bir yastık vardı.
Eşyaları izinsiz kullanmayı istemiyordum fakat çok üşüyordum. Üzerimdekiler hiçbir yerimi kapatmıyordu. Kollarımı birbirine doladım fakat titremem geçmiyordu. On dakika kadar bekledikten sonra dayanamadım ve yatağa oturup battaniye ile omuzlarımı örttüm.
***
Birinin yatağa vurmasıyla tetikte olarak uyuduğum uykumdan irkilerek uyandırıldım. Oturduğum yerde uyuyakalmıştım. Gözlerimi zorlukla açıp önümde duran dar paça, siyah pantolonlu çocuğa bakmaya çalıştım. Üzerinde siyah renk kapşonlu bir ceket vardı ve kapşonu kafasına geçirmişti. İçerisi de karanlık olduğu için yüzünü göremiyordum.
Ceketinin üzerinde duruşundan anlaşıldığı kadarıyla çok iri yapılı biri değildi. Evet kaslı birşeye benziyordu ama hayvan gibi kasları yoktu.
Uyku sersemliğiyle "Bir insan böyle uyandırılmaz." diye çocuğa çırladım.
Omuzlarımı örten battaniyeyi alıp katladım ve aldığım yere koydum. Üzerimdeki, hiç bir yerimi kapatmaya yetmeyen kumaş parçalarını biraz çekiştirdim.Çocuğa doğru döndüğümde hala hareketsiz bir biçimde duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
Ficção Adolescente17 yaşında, onu öldürmek isteyen adamlardan kaçan bir genç kız... Onun bir suçu yoktu. Başına gelen her şey ailesi yüzündendi. Ailesinin sakladığı bir sır yüzündendi ama o bunu bilmiyordu. İnandığı ve güvendiği tek insan da onu yalnız bırakınca her...