BÖLÜM -3-

2.5K 80 8
                                    

On dakika kadar oturup üç gün sonra ne yapacağımı düşündüm. Ne yapacaktım? Gidecek bir yerim yoktu ki. Nereye gidecektim?

Hiç bir yerimi kapatmayan şort yüzünden çıplak kalan bacaklarım soğuk betonla temas etmekten uyuşmuştu. Oturduğum yerden zorlukla kalkıp ellerimi bacaklarıma ileri geri sürtüp ısıtmaya çalıştım. Aylardan ekimdi. Gün içerisinde hava güzeldi fakat geceleri biraz serin oluyordu. Şu anda da üşüyordum. Üzerimde bol ve askılı bir tişört vardı. Altımda ise kısa bir şort.

Ayağa kalktım ve odanın içinde tur atmaya başladım. Biraz hareket edersem belki ısınabilirdim. Kalmam için zor ikna ettiğim çocuk yatağına uzanmış gözlerini kapatmıştı. Uyumadığını biliyordum çünkü ben oturduğum yerden kalkarken bir iki saniyeliğine göz ucuyla bana bakmıştı.

Odanın içinde beş on dakika turlamıştım. Biraz ısınmıştım fakat yorgun olan bacaklarım beni daha fazla taşıyacak gücü bulamadılar. Köşeye ilerleyip oturdum ve bacaklarımı çekebildiğim kadar kendime çektim, kollarımı bacaklarıma doladım ve kafamı dizlerime dayadım.

Bu hafta içinde yaşadıklarımı düşündüm. Ne kadar da çok şey yaşamıştım ben öyle. İlk önce ağbim sandığım piçin teki beni peşimizdeki adamlara satmıştı. Kendini nasıl kurtardığı hakkında bir fikrim yok. Daha sonra o adamlardan kaçıp pezevenklerin eline düşmüştüm. Daha doğrusu onlar beni bulmuştu. Ağbim dediğim kişi bir sürü borç yapmıştı ve borçlarını kapatmak için beni kullanmıştı. Oradan kaçmam biraz zor olmuştu ama sonunda başarmıştım. O çöplükten kurtulmuştum ve şu an buradaydım.

Olanları düşündüğümde gözyaşlarım akmak için gözlerime hücum etti. Bunları bir hafta içerisinde yaşamıştım ve gerçekten çok yorulmuştum. En fazla bir ya da iki saat uyuyabiliyordum. O kısacık uykumda bile bir sürü kabus görüyordum ve uykum mahvoluyordu.

Kendimi tuttum. Ağlamayacaktım. En kötü anlarda bile kendimi tutmuş, ağlamamıştım. Dayanabilirdim. Ben güçlü biriydim. Hayat beni güçlü olmaya zorlamıştı. En küçük şeylerde ağlamamayı, güçlü durabilmeyi öğretmişti.

Çenemin ağrımaya başlayınca biraz dolaşmanın iyi olacağını düşündüm. En azından bu düşüncelerden kısa süreliğine de olsa çekip kurtarabilirdi beni. Kafamı kaldırıp etrafa bakındım. Gözlerimin gecenin karanlığına alışmasını bekledim. Daha sonra zorlanarak da olsa ayağa kalktım ve odadan dışarıya çıktım.

Karşıdaki odaya girdim ama oda bomboştu. Diğer odalar da öyle. Bir de üst kata çıkacaktım. Belki karton falan bulurdum. Zemin soğuktu ve ben o şortla biraz daha o zeminde oturmaya devam edersem kesinlikle hasta olacaktım. Hastalığım çok zor geçerdi ve o yüzden hasta olmamak için elimden geleni yapardım.

Her adım atışımda çürük tahtalar çırlıyordu. Çığlık atıyormuş gibi geliyordu kulağıma. Bir an ürperdim. Boşluğun olduğu tarafatan gitmeye korktum. Duvara tutunarak çıkıyordum basamakları. Sanki merdivenler çökse düz duvarlara tutunabilecekmişim gibi. Ama insanlar korktukları anlarda ne kadar saçma olursa olsun kendini güvende hissetmek istiyordu. Kendimi güvende hisstemek için en saçma düşüncelere sığınıyordum. O anki salaklığıma gülüp daha sessiz olamaya çalışarak yukarı kata çıktım. Aşağıda bana kızıp zarar vermek için can atan biri vardı ne de olsa. Onu kızdırmak istemiyordum çünkü gerçekten canımı yakıyordu.

Yukarısı da aşağı kat gibiydi. Ama bu katta, kolidorun sonunda bir kapı daha vardı.

Sağ taraftaki ilk odaya girdim. Bir kaç tane boş bira şişesindan başka birşey yoktu. Oda iğrenç kokuyordu. Yüzümü buruşturdum.

Yan taraftaki odaya girdim. Aynı şekilde burada da boş bira şişeleri vardı. Bir de üzerine bira dökülmüş küçük karton parçaları. Onlar da bir işime yaramazdı zaten. Odadan çıkıp karşıdaki odaya ilerledim.

KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin