"Bana da bir tane." dedi yüksek sesle.
Başımı çevirip kim olduğuna bakmadım çünkü kim olduğunu bilmek için bunu yapmama gerek yoktu. Aras yanımdaki sandalyayi çekti ve oturdu. Barmenin önüme yeni koymuş olduğu Red Label dolu bardağı kavrayıp birkaç yudum aldım. Önümdeki çerez dolu tabağa bir göz attım. Boğazımı yakan vodkanın tadını bozmak istemediğim için çerezleri elimin tersiyle ittim.
Barmen Aras'ın önüne vodka dolu bardağı koydu ve diğer müşterilerle ilgilenmeye devam etti. Aras bardağı alıp vodkasından içti; bardağı masaya koydu. Gözlerimi yarısı bitmiş olan vodkadan ayırdım. Hızlı gidiyordu.
Başını çevirip ona bakmadım. Hayır, trip atmak değildi yaptığım. Sadece bu yaşıma kadar kardeşim dediğim adamın bana yalan söylemesiydi bana koyan. Ne bana yumruk atması ne de küfür etmesiydi beni kızdıran.
Parmaklarımın arasındaki bardağı iyice kavradım ve büyük bir yudum aldım.
Müzik son ses çalıyordu ve insanlar deli gibi dans ediyordu.
Bardağı tekrar ağzıma götürdüm ve tekrar büyük bir yudum aldım. Hızlı gidiyordum fakat önemli değildi. Bardağımdaki vodkayı bitirip gidecektim.
Ağzımdaki acı vodka boğazımı yakarak ilerledi. İşte bunu hissetmek güzeldi.
Aras'ın benimle konuşmak istediğini biliyordum. İçerisi gürültülü olduğu için şu an burası konuşmak için uygun değildi sadece. Ama bu benim umrumda değildi.
Boş bardağı masanın üzerine bıraktım; ayağa kalkıp cebimden bir miktar para çıkarıp masanın üzerine bıraktım. Masanın üzerindeki telefonumu, sehpanın üzerindeki çeketimi elime aldım ve ilerlemeye başladım.
Kapıya ulaşana kadar bir kaç kız bana sürtünse de onlarla ilgilenmedim. Kapıda duran bir arkaşıma selam verdikten sonra ellerimi üzerime geçirdiğim ceketimin cebine attım ve ilerlemeye başladım.
Bir iki sokak ilerlemiştim ki Aras'ın arkamdan seslenmesiyla durup, ona döndüm.
Bana doğru geldi ve tam karşımda durdu.
"Kız gibi trip mi atıyorsun artık?"
Dişlerini birbirine kenetledim ve tek kelime etmedim.
"Konuşmayacak mısın benimle?"
Gözlerinin içine baktığımda küçük Aras'ı görüyordum. Gözlerimi gözlerinden ayırdım ve arkamı dönüp ilerlemeye devam ettim.
"Sen de mi bana sırtını dönüyorsun?"
Adımlarımı yavaşlattım fakat durmadım. Ona kızgındım.
"Özür dilerim."
Yürümeye devam ettim; bunca yıllık kardeşimi sokakta yalnız, hatasıyla başbaşa bırakarak.
***
Aras masadaki tabağı önüme itti. Bu, onun 'ye' deme şekliydi.
Bir tabaktaki çorbaya bir de Aras'a baktım. Halsizdim ve aç değildim.
Başımı "hayır" anlamında salladım.
Ellerini masanın üzerine koydu ve yüzünü yüzüme yaklaştırarak dişlerini birbirine kenetledi.
Sertçe yutkundum ve kendimi geriye çektim.
"Sana tecavüz etmişim gibi davranmayı kes!" dedi sert bir şekilde.
Gözlerimi kırpıştırdım. Şaka mı yapıyordu?
"Ama etmek üzereydin!" dedim sesimi kontrol edemeyerek. Tek elini yumruk yaptı ve masaya vurdu. Tabağın içindeki çorbanın bir miktarı masaya sıçradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
Teen Fiction17 yaşında, onu öldürmek isteyen adamlardan kaçan bir genç kız... Onun bir suçu yoktu. Başına gelen her şey ailesi yüzündendi. Ailesinin sakladığı bir sır yüzündendi ama o bunu bilmiyordu. İnandığı ve güvendiği tek insan da onu yalnız bırakınca her...