KAÇIŞ

BÖLÜM -14-

İlk önce bana ve daha sonra Bora'ya baktı. Bu halimizi görünce daha çok sinirlendi. Dişlerini gıcırdattı. Biraz daha çenesini o gerginlikte tutarsa dişlerini kırabilirdi.

"Siz ikiniz bu gece viranede ne halt arıyordunuz!" diye bağırdı.

Bir anda yerimden sıçradım. Bora'ya döndüm ve baktım. O da bir şey söylemeden bana bakıyordu.

İşte şimdi boka basmıştık.

***

"Cevap ver Bora!" diye kükredi resmen.

Doğruyu söylemek gerekirse bu hali beni ürkütmüştü. Bora 'şimdi ne diyeceğim ben' der gibi etrafa bakınıp duruyordu. Ne diyecekti ki? Ne işler çevirdiğini öğrenmeye geldik mi? Hiç sanmıyorum.

"Oradaydık çünkü..." durdu ve bana kaçamak bir bakış attı. Ben ise o sıra kaşlarımı çatmış bir şekilde ona bakıyordum. Bora biraz daha etrafa bakındı.

"Nasıl söylesem... Şey..." Söyleyecek bir yalan arıyordu. Bunu Aras'da anlamıştı.

Aras'ın çenesindeki kaslar gittikçe korkunç bir hâl alıyordu. Gözlerim ellerine kaydı. Yumruğunu sıkmış Bora'nın bir cevap vermesini bekliyordu. Gözleri bir kömür kadar karaydı. Sanırım biraz sonra Bora'nın üstüne atlayıp ona okkalı bir yumruk geçirecekti.

"Bora'nın bir suçu yok. Hesap sorman gereken biri varsa o da benim." dedim.

Bakışları bana kaydı. Sertçe yutkundum. Gerçekten sinirliydi.

"Bora sen bu küçük beyinliye uyup da mı viraneye geldin?!" diye bağırdı bu kez de Bora'ya.

Bana küçük beyinli mi demişti o?
Bana?
Ne hakla?

"Aras düz-"

"Bana neden hakaret ettin?!" diye bağırarak Bora'nın sözünü kestim.

Bana döndü ve gözlerini devirdi. Bir anda siniri geçecek ve benimle dalga geçecek sandım.

"Benimle dalga mı geçiyorsun sen?" diye bağırınca az önceki cesaretten bende eser kalmamıştı. Bir kaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Sessizce yutkundum ve tüm cesaretimi tekrardan toplamaya çalıştım. Yüzüme ciddi bir yüz ifadesi yerleştirdim.

"Bana hakaret ettin!" diye bağırdım karşılık olarak.

Aras sahte bir kahkaha attı.

Bora kafasını bana çevirdi ve kaşlarını havaya kaldırdı. Bu hareketi ' dur artık, konuşma' der gibiydi.

"Bunda gülecek bir şey yok." dedim.

Aras bana döndü ve kaşlarını kaldırarak bakmaya başladı. Çenesindeki kaslar hala korkunç görünüyordu. Hele ki bagırdığında boğazında beliren damarlar... Ellerinin titrediğini farkettim. Elini yumruk yaptı ve iyice sıktı. Eklemleri beyazlaşmıştı.

"Derin. Bence artık susmalısın." dedi Bora fısıldayarak.

Bora'ya omuz silktim.

Aras arkasını döndü ve lavaboya doğru ilerledi. Lavabo kapısının önüne geldiğinde yumruğunu gevşeltti ve ellerini saçlarının arasına geçirip saçlarını çekiştirdi. Bir iki kez o şekilde kapının önünde bir sağa bir sola gitti. Onu izlemeye devam ettim.