"Siz.. Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz böyle?" diye bağırdım. Kendimde değildim. O kadar çok kızgındım ki üzerimdeki öfkeyi bağırarak atmaya çalışıyordum.
"Derin özür dilerim. Ama amacım seni kırmak ya da sana zarar vermek değildi." dedi Mete mahcup bir şekilde. Sesi benim aksime son derece sakin çıkıyordu.
"Benden özür dileme Mete!" diye bağırdım. Daha sonra gözlerimi Aras'a kaydırdım.
"Bana zarar vermemek için kiralık katilimle anlaşma mı yapıyorsun?" dedim nefretle.
Aras hiçbir tepki vermeden gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerinin rengi bu kez koyu değildi fakat bakışları her zamanki gibi derindi. Bakışları içimde bazı garip duyguları uyandırsa da şu an onları önemseyecek değildim.
"Yerimi peşimdeki adamlara öten biriyle iş birliği yaparak mı benim iyiliğimi düşünüyorsun?" dedim ve Mete'ye baktım.
Elini ensesine götürdü ve ensesindeki saçları çekiştirdi.
Parmaklarımın karıncalandığını hissettim. Aras'a doğru yürüdüm ve ellerimi göğsüne koyup onu ittim. Gücüm ona pek etki etmese de şaşırmış görünüyordu.
"Senin amacın ne? Neden bana iki ay boyunca bir zarar vermedin de şimdi böyle basit bir şey yaptın ha? Neden? Senin çıkarın ne?" diye bağırdım ve bir kez daha onu ittim. Çenesindeki damarların belirginleşmesi dışında bedeni başka bir tepki vermedi.
"Derin! Sakinleş." diye araya girdi Bora.
"Ne sakinleşmesinden bahsediyorsun sen? Ne sakinleşmesi?" diye bağırarak Bora'ya döndüm. "Başıma gelmeyen halt kalmıyor ve sen bana sakinleş diyorsun! Aklın başında mı Bora? Ben aklımı kaybetmek üzereyim çünkü! Bu kadar şey çok fazla anlıyor musun beni? Bir ton şey olduğu halde kimsenin bana bir açıklama yapmaması çok saçma! Neden kimse bana bir şey söylemiyor? Ha? Neden? Size bağırıp çağırıp evden çıkıyorum, her şeyi öğreneceğim diyorum ve boka çevirdiğiniz hayatımı düzene sokmaya çalışırken bir de bakıyorum ki bir oyunun içindeyim!"
"Derin eğer biraz sakinleşirsen sana her şeyi anlatacağım." dedi Mete yine sakin bir ses tonuyla. Onun bu kadar sakin olması içimdeki öfkeyi daha da arttırıyordu.
"Yine ne tür yalanlar anlatacaksın?" dedim ve dişlerimi birbirine kenetledim.
"Bundan sonra yalan yok. Bildiğim ve öğrendiğim her şeyi anlatacağım sana. Ama lütfen biraz sakinleş." dedi yalvarır gibi.
Hızla yanına gittim ve yüzüne bir yumruk geçirdim Mete'nin.
"Senden ve yalanlarından nefret ediyorum. Nefret! Anladın mı beni aşağılık pislik!" diye bağırdım ardından. Mete başını eğdi ve elini gözünün altına götürdü. O sırada bir kolun belimi sardığını hissettim. Belimi saran koldan kurtulmaya çalıştım.
"Defol git! Duydun mu beni?" diye çemkirmeye devam ederken bir el ağzımı kapattı. Kendimi kaybetmiştim. O kadar çok öfkeliydim ki ne yaparak üzerimdeki öfke ve nefreti atacağımı bilmiyordum. O anki kendimi kaybetmişliğimle yalnızca bir şeylere zarar vererek öfkemin önüne geçebileceğimi sanıyordum.
Belimi saran güçlü kollar beni kendi bedenine bastırdı. Ağzımı elinin altından kurtarmak için başımı sağa sola çevirdim. Aynı zamanda belimdeki kollara tırnaklarımı geçirdim. Dudaklarımı, üzerini örten elden kurtulamadığım gibi güçlü kollarının arasındaki bedenimi de kurtaramadım.
"Bora!" dedi soğuk bir sesle belimi saran kişi. Aras'tı bu. Tırnaklarımı Aras'ın koluna mı geçirmiştim yani? Oha! Bunun bedelini kim bilir nasıl ödetecekti bana. Kim bilir nasıl yakacaktı canımı... Ahh! Ben ödeyeceğim bedeli düşünürken dikkatimi dağıtan kişi yine Aras'tı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ
Teen Fiction17 yaşında, onu öldürmek isteyen adamlardan kaçan bir genç kız... Onun bir suçu yoktu. Başına gelen her şey ailesi yüzündendi. Ailesinin sakladığı bir sır yüzündendi ama o bunu bilmiyordu. İnandığı ve güvendiği tek insan da onu yalnız bırakınca her...