BÖLÜM -15-

2.2K 61 4
                                    

Derin bir nefes aldım. Denizin kokusunu ciğerlerimde hissetmek bana iyi hissettirmişti. İki ay boyunca bir evde tıkılı kalmak berbat bir şeydi. Şimdi ise özgürdüm. Eskiden olduğum gibi. Ne ailem vardı, ne bir sevenim, ne de düzgün bir hayatım. Sahip olduğum şeylerden biri özgürlük diğeri de düşmandı. Bu kadar düşmana nasıl sahip olduğum hakkında en ufak bir fikrim yoktu üstelik.

Tekrar derin bir nefes aldım. Hayatım berbattı. Gerçekten öyleydi. Beni öldürmek isteyen bir sürü insan vardı ve bir gün mutlaka biri beni öldürecekti. Bunu biliyordum. Bilmediğim tek gerçeği de Aras sayesinde öğrenmiştim. Abim sandığım kişinin gerçek kardeşim olmamasıydı bu acı gerçek.

Bir nefes daha aldım fakat bu nefes alış bir iç çekmeye dönüştü. Gözlerimi gecenin siyahlığının yansıdığı denizden ayırdım ve aya çevirdim. Ay kara bir bulutun arkasına saklanmak üzereydi. Aylardan Aralık olmasına rağmen hava soğuk değildi. Üzerinize bir ceket almanız yeterliydi üşümemeniz için. Üzerimde sadece Aras'ın tişörtü olmasına rağmen üşümüyordum.

İki gündür çıkarmıyordum bu tişörtü. Aras'ın parfümünün tişörtün üzerine sinmesiydi belki de çıkarmama nedenim. Nedenimden emin olamıyordum. Ama bu gece çıkaracaktım. Aras'ı hiç tanımamışım gibi. İki ayı onunla geçirmemişim gibi. Ve gün gelecek onu öldürecektim. Ona silahı doğrulttuğumda hissettiğim tek şey nefret olacaktı, sevgi değil! Hiç tereddüt etmeyecektim silahın namlusunu ona doğrulttup tetiği çekerken. Silahtan çıkan kurşun onun bedenine saplandığında bir düşmanımı öldürmenin rahatlığı yayılacaktı içimde.

Sert bir rüzgar esti. Bedenim istemsiz olarak ürperdi. Başımı hafifçe sağa-sola salladım. Ben... Ben bunu yapamazdım. Ben bu kadar acımasız biri değildim. Rüzgar da bu gerçeği yüzüme vurmak istercesine sert bir şekilde esip duruyordu. Yüzüme gelen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Tekrar başımı eğip aşağıya baktım. Bir uçurumun tepesindeydim. Şu an buradan atlasam çok büyük bir ihtimalle öldürdüm. Tabii ben ölürsem peşimdeki insanların tüm çabaları boşa giderdi. Yaşamım ailem için bir hiçken başkaları için, düşmanını öldürmenin vereceği bir zevkti.

Bir gülme geldi içimden. Ellerimi dudaklarımın üzerine koyup engellemeye çalıştım gülmemi. Fakat olmuyordu. Ellerimi dudaklarımın üzerinden çektim ve kahkaha atarak gülmeye başladım. Şu an bu yaptığım ne kadar saçmaydı. Fakat hayatım saçmalıktan ibaret değil miydi zaten?

Peşimde olan adamlardan birinin yanında iki ay boyunca olmam, hatta aynı yatakta uyumama rağmen onun beni öldürmemesi; herkes bir aileye sahipken benim sahip olduğum tek aile üyesinin bir sahtekar olduğunu öğrenmem; peşimdeki adamların beni öldüreceğini kulaklarımla duyduğum halde, hala daha neden peşimde olduğunu bilmemem tamamen saçmalık değil miydi zaten? Bu kadar saçmalıktan sonra ağlanacak halime gülüyor olmam başka bir saçmalık değil miydi peki? Tabii ki de evet. Bir süre daha güldükten sonra sustum ve siyah denize baktım. Yanağımdan süzülen ılık gözyaşımı sildim elimin tersiyle. Acaba deliriyor muydum? Bir anda sebepsiz yere gülmek delilik miydi?

Bir ürperti daha yayıldı bedenime. Hissetmek isteyeceğim en son şeylereden biri sardı tüm bedenimi. Üşüyordum. Hava serin diye değildi üşümem. Yalnızdım ben. Kimsesizdim. Sıcacık bir yuvam olmamıştı ki hiç benim. Üşüyüp üşümediğimi soran olmamıştı hiç. Alışkındım soğuya. Fakat şimdi rüzgar yalnızlığımı daha sert vuruyordu suratıma. Daha çok hissettiriyordu bana kimsesizliğimi. Beni önemseyen bir annem-babam yoktu benim. Üşüdüğümde üzerime bir ceket verecek kimsem yoktu. Ellerimi avuçlarının içine alıp ısıtacak bir annem yoktu. Gece beni viranede yatırmak bir kenara gece geç saatte dışarıya çıkmama izin vermeyen bir babam olmadı ki benim hiç.

KAÇIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin