15. BÖLÜM

71.1K 3.2K 68
                                    

 DİKKAT! Bu bölüm oldukça kısa ve diğer bölüm 400 voteyi geçer geçmez gelecek, bölüm hazır. Yalnızca sizi biraz deli etmek için ve bu bölüm hakkında düşüncleriniz için kısa tuttum. Bayadır yokum ama inşallah anlayış göstermeye devam edersiniz :) Dediğim gibi bölüm hazır, 400 vote gelir gelemz atacağım bölümü :)

Kızın solukları bir anda hızlandı. Alex'in ne demek istediğini birazcık anlasa da anlamamazlığa verdi, çünkü elinden yalnızca bu geliyordu. Alex kızı incelerken kendi bedeniyle bir savaş halindeydi. Her an daha da harlanan ateş bedenini yakıp kavuruyordu. Genç kız yatağın kendisine ait olan kısmına doğru uzandı. Alex ise kızı yalızca taklit etti ve yanına uzandı. Kate gece lambasının kendisine ait olan kısmını kapattı. Yalnızca Alex'in tarafından gelen loş ışık odayı aydınlatıyordu. Kate soluksuz bir şekilde gözlerini yumsada adamın ellerini belinde daha sonra da düz karnında hissetti. Alex kızın üzerinde ki baskısını artırdı ve saçlarınına burnunu kaldırdı.
 "Kokun bile genzimi her seferinde yakarken senden uzak durmak.."
 "..." Alex kızın ona cevap vermeyeceğini bilse de devam etti.
 "Binlerce dolarlık ihaleyi bu gece iptal ettim, yalnızca sana daha yakın olmak için. Baban haklı kızıl büyüden daha fazlası var sende. Beni nasıl bu kadar kolay deli edebiliyorsun?"
Kate adama hiç ses vermedi hatta nefesini bile tuttu ve gözlerini iyice kapattı. Adam yavaşça kızı kendisine doğru çevirdi. Kate teslim olduğunu belli edermiş gibi gözlerini açtı. Alex kıza gülümsedi. Gülümsemesin de birçok şeyi vaat edermiş gibiydi. Ellerini kızın duru saf yüzünde hafiften gezdirdi.
 "Ya-pma-" dedi Kate kekeleyerek. Alex kıza doğru eğilirken gülümsedi. "Neyi yapmayım kızıl?"
 "B-u kada-r yakın olma-"
 Genç kız lafını tamamladan adam kızı öptü. Genç kız dudaklarını sarıp sarmalayan o sıcaklığın esiri olmamak adına sürekli olarak içinden onun bir yabancı olduğunu tekrarlayıp durdu. Bu işkencenin yakında biteceğini ve sonunda rahat olacağını. Lakin adam onu iyice kendisini çekince iş işten geçmişti. Kate ne yaptığını fark edemeyecek kadar adama kapılmıştı. Alex kızı hızlıca üzerine çekti. Genç kız hiç sorgulamadan adamın üzerinde onu kendisine çekti. Alex kızın boyun köprücüğüne bir öpücük kondurdu. Kate göz kapaklarını titreterek kapattı. Daha fazlasını beklemiyordu bu gece, daha fazlasını beklememeliydi. Alex ellerini kızın geceliğinin ince askılıklarına geçirdi ve yavaşça onları omuzlarından düşürmeye çalıştı. Kate soluklarını düzenleştirmeye çabalarken bu işin uzan bir süre zarfına yayılacağını anladı.
 "D-ur!" dedi Alex omzuna ıslak bir öpücük kondururken. Kate ellerini adamın göğsüne doğru sürdü.
"Al-ex! Lü-tfen dur.." Alex kızdan birkaç saniyeliğine uzaklaştı. Genç kızın dağılmış hali onun bu vahşi haliyle bir olunca gülümsedi. Elleri kızın beline doğru sürerken gülümsemesi büyüdü.
"Bana karşı koyamayacağını anlaman lazımdı Kate..."
Genç kız adamın dudaklarından dökülen ismiyle ısındığını hissetti. Her nasılsa Alex ismini bu gece daha bir başka söylüyor gibi hissediyordu. Bu senin tavan yapmış hormanların yüzünden olmasın dedi iç sesi öfkeyle. Başını salladı, kesinlikle onun suçu değildi. Vücudunda istemeden var olan kadınsal hormonların işiydi.
"Sana ben değil hormonların karşı koyamıyor!"
 Kate bir bahane sunması gerektiğini iyi biliyordu, lakin böylesine saçma bir bahaneyi hiç düşünmemişti. Alex ellerini kızın sırtına doğru geçirirken başını da onun göğsüne doğru dayandı. Reddedilmek her nasıl olursa olsun en nefret ettiği şeydi şu hayatta, ihanetten sonra tabi ki de.
“Beni deli etmeden bir gece evet desen..” Adamın sesi loş odada yankılandı. Kate istemsizce ellerini adamın gür saçlarına doğru geçirdi. Alex kızdan biraz uzaklaştı ve onu iyice süzdü.
 “Bu gece de reddediyorsun yani, diğer lanet olası geceler gibi!” Adam tükürükler saçar gibi konuşuyordu. Öfkesi hırıltılı boğazından belliydi. Kate adama doğru uzandı, dudaklarına kısa sürecek bir öpücük kondurdu. Ondan ayrılmadan önce de mırıldandı.
“Kölen olmam sana tamamen teslim olacağım anlamına gelmez..”
 “O lanet olası sözü babana vermeseydim şimdiye kadar on binlerce kez benimdin!”
Kate gülümsedi. Babası bir adamı iki saniye de tanır ve onun zayıflığına doğru yönlenirdi. Büyük ihtimalle Alex’in söz verme konusunda ki o onurunu görmüştü ve bu yüzden bunu ona karşı hiç düşünmeden kullanmıştı. Tanrım diyerek inledi genç kız içinden iyi ki babam ve onun kıvrak zekası var diyerek devam ettirdi. Alex kızdan kopmak istemediğini belli edercesine ellerini onun ince belinde gezdirdi.
“Biraz daha..” dedi adam burnunu kızın karın hizasına doğru getirirken. Kate biraz bekledi, adamın yaratacağı en ufak bir boşluktan yararlanmaya çalıştı. Lakin Alex ona hiç boşluk bırakmıyordu, her yerini kaplamış gibiydi. Bütün bedenini bir virüs gibi yayılmıştı.
 “Lanet olsun Kızıl” dedi adam yarı öfkeli yarı sakin. Kate adamın üzerinden kalktı lakin Alex kızı dibine çekti ve ona sarılarak uzandı yatağa. Kate adama sesini çıkarmadı, çıkarırsa olacaklardan korkuyordu. Alex kızı kendi limanına güvenle çekti, onu sımsıkı sarılırken değişen hali son günlerde daha fazla gözüne batar hale gelmişti. İç çekti, bu durumu daha iyi düşünmesi gerektiğini hissetti. Kate adamın erkeksi kokusuyla derin bir uykuya dalmadan önce mırıldandı.
“Işığı söndürme, ben karanlıktan korkarım..” Alex gülümsedi ve alayla kızın duymayacağını bile bile konuştu.
“Benden korkmazsın ama karanlıktan korkarsın öyle mi kızıl? Ama bilmediğin bir şey var, bende bir karanlık sayılırım..”
 …
Hilal minik kızını kapı aralığından uzunca izledi. Bazı geceler onu izlemek ruhuna iyi geliyordu, sanki yaşadığını hissediyor gibiydi. Gülümsedi, bir annenin şevkatiyle birlikte. Chistian kızın beline kollarını doladı ve onu olabildiğince kendisine çekti.
“Uyalım artık..” dedi adam kızın kulağına doğru. Hilal gülümsedi.
 “Bir melek gibi uyuyor.” Adam eşine onay verirmiş gibi başını salladı.
“Nil annemleri de istediğini söyledi bugün” dedi genç kız çekinir gibi. Chistian nefesini bir çırpıda geri bıraktı. Hilal hiç zaman kaybetmeden arkasına döndü ve adamın yüzüne baktı, son bir umutla gözlerine odaklandı. Adamın yüzünde ki bütün kaslar gerilmiş gibiydi. Hilal ellerini adamın yüzüne geçirdi.
“Lütfen benim hatrım için, günü birlik gidebiliriz.”
“Ama gitmek zorunda değiliz..”
“Hayır, sevgilim. Zorunda sayılırız, Nil hiçbir şeyi bilmiyor ve üzülüyor..” Chistian ellerini saçlarına geçirdi ve hafif söylenir gibi homurdandı.
“Uçakla gideceğiz ve akşamın evde olacağız. İzmirde birkaç dakika bile fazla kalmam! Saat tam 21:00 olduğunda havaalanında olacağız-“
 Hilal sevinçle adamın boynana atıldı. Chistian kızın sevincini görünce istemeden gülümsedi, onu mutlu etmeyi seviyordu.
“Seni çok seviyorum!” dedi kadın büyük bir coşkuyla. Chistian ellerini kızın beline dolarken hala gülümsüyordu.

Kate hissettiği ağırlık ve karın ağrısıyla gözleri iki kez aralayıp kapattı. Lanet olası ayın 12 günü gelmiş miydi! Tanrım diyerek inledi genç kız adamın kollarından uzaklaşmaya çalışırken fakat büyük bir dağ ayısı tarafından esir edilmiş gibiydi. Her yeri ağrıyordu, midesi ağzında gibiydi ve en fenası ise dayanılmaz karın ağrısıydı. Genç kız inleyerek adamı itti.
 “Alex! Kalk!”
 “Hı..” Adam kızı daha fazla kendisine çekerken Kate adama bildiği bütün hakaretleri sıraladı.
 “Tanrı aşkına! Kalkmam lazım dedim adam!” Alex loş odada gözlerini yarım açtı ve kıza baktı.
“Saat kaç-“ diyerek söylendi adam. Kate saatine bakarken söylendi.
 “3!”
“3 mü! Kızıl saat 3 ve sen beni uyandırıyorsun öyle mi?”
“Kalkman ve beni rahat bırakman lazım da ondan, bir koalanın ağaca sarıldığı gibi bana sarılmışsın!”
Alex kızı serbest bıraktı. Kate inleyerek yerinden kalktı ve banyoya doğru ilerledi. Genç kız banyonun kapısını kapatmaya çalışırken büyük bir el ona engel oldu
“N-e var?” dedi Kate ağzında ki kuruluk hissiyle. Alex kıza ayrı uyanık yarı ayık bir şekilde baktı. Yüzü bir kireç gibi beyaz dudaklarının kırmızılı yok olmuş gibiydi. Bedeninden akan soğuk terler parlak ışıkta belli oluyordu. “Neyin var böyle?”
 “Yok bir ş-ey-“ dedi genç kız acıyla yüzünü ekşiltirken. Alex kıza inanmadığını belli edermiş gibi kapıyı hızlıca açtı. Kate adama engel olamayacak kadar yorgun ve acı çekiyordu. Alex kızı iyice inceledi.
 “Hasta mısın yoksa sen? Üşüttün mü gene, ateşin mi çıktı yoksa?”
 Alex kıza doğru yaklaştı ve yavaşça elini alnına koydu. Kate adama engel olamayacak kadar yorgundu.
“Ateşin yok ama terlemişsin..”
 “B-eni biraz yalnız bırakır mısın?”
“Ne olduğunu söylemeden olmaz!” dedi adam doğrudan. Kate itiraz edecekken adam elini kaldırdı.
“Emrediyorum Kate konuş!” Kate sabır dilermiş gibi elini karnına koydu. “Kadınsal bir durum ve sen buna saygı göstermeyi bilemeyecek kadar kabasın! Bana yardım etmek istiyorsan kalın bir eşofman takımı bul, çünkü deli gibi üşüyorum”
Kate kalan son gücünü adama derdini anlatırken harcamıştı. Alex kızı incelerken çekindiğini hissetti. Katenin de her doğal kadın gibi yaşadığı özel şeyler olabilirdi ve o lanet olsun ki bunu hiç düşünmemişti. Alex teleşla kızdan ayrıldı ve banyodan çıkarken mırıldandı.
 “İla-ç ister misin?”
 “Ağrı kesici olmalı çantam da”
Genç kız kapıyı kapattı. Alex hızlıca düşündü ve kızın çantalarının olduğu tarafa yöneldi. Yaklaşık 150 çanta ona göz kırpıyor gibiydi.
“Bu kadar çantayla ne halt yemeyi planlıyorsun Kızıl!”
 Alex öfkesini içine gömdü, daha önemli bir durum vardı ortada. Banyonun olduğu tarafa doğru seslendi.
“Hangisinde?”
 “Koyu lacivet!” dedi Kate inler gibi bir şekilde. Alex tekrar çantalara baktı ve söylendi.
“En az 20 tane lacivet var!” diye bağırdı genç adam. Öfkesiyle savaşmak zorundaydı ve uzanıp ilk çantayı aldı. Çok şükür ki 12 denemesinde askılı bir çantanın içersinden bir paket ilaç buldu. Alex hızlıca kızın yanına doğru döndü.
“Beyaz olan mı!”
 “A-h, ev-et!” dedi genç kız acıyla. Alex hızlıca talimatlar bölümünü okudu. “Burada tok karna içilmesi yazıyor.”
“Bana ver, ben hallederim” dedi Kate son bir umutla. Alex kaşlarını hafif çattır ve kızı süzdü. Onu ilk defa bu kadar beter halde görüyordu. Saçları bile terden ıslanmıştı. Kısa süreli bir bakışın ardından Alex kızı kucakladı. Kate adamın ne yaptığı tahmin bile edemez haldeydi.
 “Al-ex ne yapıyorsun?” Alex kapıyı açtı ve merdivenlere doğru ilerlerken mırıldandı.
“Önce yemek yemen gerek, daha sonra ilaç ve en sonunda doktor.”
 “O kada-r büyük bir sorun değil!” diye inledi genç kız son iki basamakta. Lakin adam onu hiç dinlemedi ve mutfağa doğru yöneldi. Kızı pencere dibinde bulunan ikili koltuğa doğru bıraktı. Annesi ve Hilal mutfağı çok sevdikleri için burayı adete bir oturma odası haline getirmişlerdi. Kate adama hayran bir şekilde baktı.
“Ne yemek istersin?”
“Se-n ciddi misin?” dedi Kate doğrudan. Alex başını salladı ve dolabı açtı. “Bir sandviç yada başka bir şey?”
 Alex hayatında ilk defa mutfağa girdiği ve yemek yapacağı için endişeliydi. Daha önce hiç sandviç yada daha başka bir şey yapmamıştı. Kahretsin! Diye inledi adam. Kate ellerini yavaşça karnına koydu ve gülümseye çalıştı.
 “Alex sorun şu ki ben bu saatte hayatta yemek yemem. Yani onu sindirmem yada kilo almam için-“
 “Kiloyu düşünme! Kahretsin kızıl zaten inceciksin, kiloyla senin ne işin olur!” “Ama gene de dikkat etmeliyim!” diye karşı çıktı genç kız. Adam gözlerini sabır dilermiş gibi kapatıp açtı.
“Dinle, hiç yemek yapmadım ve bu bir ilk, şimdi kapa o güzel ağzını seni zehirlemeyecek yemekler yapmayayım!” Kate mavi gözlerini kocaman açtı. “Ne yemek yapmadın mı hiç?”
 “Sen hiç yaptın mı?” dedi adam alayla. Kate biraz düşündü sonra hayır anlamında başını salladı. Alex alayla gülümsedi ve sandviç ekmeğini aldı. “Gördün mü, aynı durumdayız”
Kate adamın elini kesmeden domatesleri kesmesine hayran kaldı. Ona sataşmak hatta alay etmek istese de yapmadı. Yalnızca ona hayran hayran baktı. Hayatında hiçbir erkek onun için yemek yapmamıştı. Rick bile. Gülümsedi, Alex’in onun için yaptıkları hoşuna gitmişti. Hem de hiç olmadığı kadar hoşuna..
“Bunu hemen ye!” dedi adam talimat dolu bir sesle. Kate kocaman ekmeğe bakıp inledi.
“Bu beni daha da öldürür!”
 “Ye dedim, yoksa ben yediririm! Ki bu hiç hoş olmaz”
 Kate sandviçten küçük bir ısırık aldı. Daha sonra önünde ki meyve suyundan. Genç adam kıza hayran bir şekilde bakarken mutfağın içersinde yankılanan bir ayak sesiyle ikisi de o yöne döndü. Niko sarsak ve yarı uykulu bir şekilde su bardağına uzandı. Kate ve Alex nefesini tutmuş bir şekilde Nikoyu izlediler. Niko önce suyu içti daha sonra da buzdolabını açtı. “Kahretsin! Bir tane bile kalmamış!” Niko yarı öfkeyle dolabın kapağını kapattı. Aniden Kate inleyince başını o yöne çevirdi.
“Ne yapıyorsunuz?” dedi Niko şaşkınlıkla. Kate elinde ki sandviçi ona doğru gösterdi ve gülümsedi.
 “Yemek yiyoruz..” Niko şüpheyle ikiliyi seyretti. Alex Kateyi daha fazla yanına çekerken Nikoya öfkeli bir bakış attı. Niko ikilinin bu haline bir süre sonra güldü.
“Yatağına geri dön!” dedi Alex öfkeyle.
“Tanrım! Bu saatte sizin asıl yatağınızda olmanız gerekmiyor mu?”
 Alex masanın üzerinde bulunan plastik bardağı Nikoya büyük bir öfkeyle fırlattı.
 “Kapat çeneni! Defol!”
Niko süratle ona gelen bardağı küçük bir atlayışla sıyırdı. Kate utanarak peçete uzandı ve ağzını temizledi. İki kardeşinin bu çocuksu davranışlarına istemeden gülümsemişti. Hiç kardeşi olmadığı için böyle şeyler tuafına gidiyordu.
“İyi geceler genç aşıklar.” dedi Niko kapıya doğru koşarken. Alex son bir hızla ayağa kalktı tam kapıya doğru yönelecekken Kate adamı durdurdu. “Daha ilaç içmedim!”
 “O sana dua etsin!” dedi Alex öfkeyle. Kate adama gülümsedi. Alex yarım bırakılmış sandviçe baktı.
 “Doyduğuna emin misin?”
 “Evet doydum” dedi genç kız karnını okşarken. Alex anlayışla başını salladı ve kıza doğru bir bardak su doldurdu. Kate yavaşça suyu yudumladı. Hapı yutmak da her zaman zorlanırdı. Sanki boğazına takılacak gibi olurdu. Alex kızı izledi, Kate ilacını içtikten sonra rahat bir nefes aldı.
“Teş-ekkür ederim” dedi minnetle. Alex önemsiz bir şeymiş gibi başını salladı.
  “Doktoru arayacağım şimdi.”
“Arama gerek yok, yani birazdan iyi olurum..”
“Ama hala terliyorsun ve acı çekiyorsun” dedi Alex inatla.
“Yarım saat sonra düzelirim, yalnızca uyumak istiyorum..”
 Alex oturduğu yerden kalktı küçük bir hareketle kızı kucakladı. Kate küçük bir çığlık atarken Alex gülümsedi. Genç kız merdivenleri çıkarlarken başını adamın boynuna doğru gömdü. Alexin nefesleri bir anda süratle attı. Kızın dudakları tenine oldukça yakındı. Bunu her nefes alıp verdiğinde değen çıplak boynundan hissediyordu. Kate burnunu adamın boynuna enine boyuna gezdirdi. Nedensiz bir şekilde onun erkeksi kokusuna bayılıyordu. Genç adam kalan son gücüyle kızı yatağa yatırdı. Kate yatağa yatar yatmaz çarşafı iyice kendisine doladı. Hala üşüyordu. Alex banyoya doğru yürürken Kate aninde onu durdu.
“Nereye?”
“Soğuk bir duş almam lazım!” diye söylendi adam. Kate şaşkın bir şekilde adama baktı.
“Duş mu? Bu saatte mi?”
“Beni tahrik ettikten sonra bunu bana sormaya hala çekinmiyorsan” Adam yarım bir öfkeyle kıza baktı. Katenin dudakları yarım açılıp kapandı. Alex’i tahrik mi etmişti? Ne zaman!
“N-e?”
 Alex sol elini hırsla saçlarına geçirdi ve söylendi.
“Dinle kızıl, sana dokunmuyorsam kesinlikle hazır olmadığın için. Ama tecrübeli olduğun için belli ki beni tahrik etmek hoşuna gidiyor!”
“Tecrübeli olan kim? Kim ben mi!” dedi Kate öfkeyle. Alex bu konu hakkında daha fazla konuşup öfkelenmemek için başını salladı ve banyoya yöneldi. Kate boğazının kuruduğunu hissetti. Acı bir şekilde bedenine yayıldı. Alex onu fahişe bir sürtük zannederken nasıl rahat olabilirdi ki. Sıkıntıyla nefes alıp verdi. Ona gerçeği söyleme arzusu tekrar bedenine doldu. Gözlerinin acıdığını hissetti kısa sürede. Siyah çarşafa doğru akan bir göz yaşı damlası ağladığını resmetti. Elini yavaşça kalp hizasına koyarken inledi. Alex’i neden önemsiyordu, onun hakkında düşünceleri önemsememesi lazımdı. Ama son günlerde onun düşünceleri her şeyden önemliydi. Sanki gerçekten evlilermiş gibi.. Genç kız yatağın ona ait olan yerine iyice çekildi ve cebin pozisyonu aldı. Karın ağrısını artık çekmiyordu. Çünkü ondan daha kuvvetli bir ağrı bedenine işgal almıştı. Kalp ağrısı. Nedensizce insanı mahveden, üzen ve her seferinde insanı yok eden. Genç kız karanlık odada yalnız başına ağlarken su sesiyle gözlerini kapattı. Alex ıslak ayaklarını sürüyerek odaya girdi. İlk işi kıza bakmak oldu. Genç kız yatağın içersinde küçücük bir alana sığınmış ve uyuyordu. Adam derin bir iç çekti, onu her üzmemek çırpındığın da aklına kızın geçmişi geliyor ve aklını kaybedecek kadar oluyordu. Bu hissin hiçbir açıklaması olmazdı. Öfke, kıskançlık damarlarını her seferinde yoğun bir şekilde işgal ediyordu. Alex elinde ki havluyu yere doğru attı. Umursamaz bir şekilde yatağa girdi ve kızı kendisine doğru çekti. Adam kollarını kızın beline dolarken elleriyle kızın karnını usul usul okşadı. Bu yaptığı acısını belki çok az dindirirdi fakat bir kısmı dinmesi bile ona yeterdi. Adam kızı kendisine ne kadar çok çekerse sanki bir o kadar rahatlıyordu. Kate uyuyormuş rolünü büyük bir başarıyla oynuyordu. Adam başını kızın uzun kızıl saçlarına daldırırken mırıldandı.
 “Her yerimi kaplıyorsun, senden kaçamıyorum. Bir sabah uyandığımda benliğimle birlikte beni yok etmenden korkuyorum. Yok ediyorsun beni kızıl..”
Kate nefes alış verişlerini aniden kesti. Alex’in ne demek istediğini düşünürken endişeleri ortaya çıktı. Adam uzun bir zamandan sonra belki ilk defa gerçeği mırıldandı geceye.
“Seni seviyorum kızıl, bu hangi ara oldu bilmiyorum ama seviyorum..”
 …

EYVAH! BENİM SEVGİLİM BİR MAFYA (Atos Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin