Kate elinde ki telefondan hızlıca bir mesaj çekerken bir yadan da elinde ki americanoyu yudumluyor ve keyifle gülümsüyordu. Dünya da ki en şanslı kızdı bunun da bilincindeydi. Bir kere biricik babası ona sınırsız bir para ve limitsiz kredi kartlarıyla donatıyor geceleri bar bar gezmesine de sesini dahi çıkartmıyordu. Ayrıca tek çocuk olduğunun ona verdiği bazı avantajlar vardı en basitinden mirastı. Babasının biricik kızı olarak bütün mirasına şıp diyerek o varisti. Yani anlayacağınız Kate dünyanın en tasasız en zengin genç kızıydı yada o öyle zannediyordu.
Kate elinde ki telefonu masanın üzerine yerleştirirken bir yanda da söyleniyordu.
''Gelemezmiş!! Sanki Fransaya alışverişe çağırdım!''
Birden aklına gelen bu fikir süt gibi beyaz yüzünde aydınlanma etkisi eşliğinde bir gülümseme bıraktı. Neden olmasın dedi kendi kendine, hem bu mevsim de Fransa kadar güzel alışveriş yeri nerede bulabilirdi? Hemen toparlandı, babasını ikna edip özel uçakla taa Fransaya gidecekti. Amerikadan Fransa nereden baksan 12 saatti ama bu sorun değildi! Bir kere hamile kadınlar gibi alışverişi aşermişti yapabileceği hiç bir şey yoktu.''Aloo, babiş'' dedi gülümseyerek.
''Oo, siz babanızı hiç arar mıydınız Kate hanım'' dedi yaşlı adam gülümseyerek.Genç kız babasını ikna etmek ve onu yumuşatmak amaçlı cilveli bir şekilde güldü.
''Ya.. o nasıl söz, benim birtanecik babam var! İnsanın seni gibi babası artı 10 milyoncuğu olsun daha ne ister ki'' diyerek bir kahkaha attı. Yaşlı adam toplantının ortasında olduğunu unutmuş ve kızının neşeli sesine kapılmıştı. Aynı annesi gibiydi, onun gibi aklını başından alıyordu. Ona bir kez bile hayır diyemiyordu. Ne isteyorsa yapıyordu, farkındaydı Kate şımarık bir kızdı bunun tek suçlusu oydu ama hayatının kadını ölürken ardında yalnızca onu bırakmıştı. Kate. O başkaydı, gülümsemesi, ağlaması bile bambaşkaydı.
Tomas durumunu hiç iç açıcı bulmuyordu hatta belki şimdi bu masa da son elinde kalan şirketini de kaybedecekti. Batmıştı! Ama bunu bile umursamıyordu, kızının sesini duyunca her şeyi dağıttı. Varsın şirket gitsin elinden, onun birtanesi vardı ya o yeterdi.
''Kart ekstrelerini gördüm hanım efendi, kızım insan biraz babasını ve onun kalbini düşünür'' diyerek hafif bir şekilde azarladı. Kate babasının ona yalandan bir şekilde azarladığını bildiği için küçük bir kahkaha atmadan duramadı.
''Kalbine iyi bakmalısın Tomas Carter, çünkü senin çok güzel bir kızın ve ona bakman gereken bir görevin var'' diyerek güldü. Tomas toplantı bu sefer hepten unutmuştu.
''Ortada ki güzel bayan sen olunca insanın ölesi geliyor, canımın içi. Neredesin bakalım?''
''Şuanda izin verirsen Fransa yolcusuyum'' diyerek bir kahkaha daha attı. Tomas şimdi gerilmişti, buna izin veremezdi. Bu akşam ona her şeyi anlatması gerekiyordu. Tomas kızını ilk defa üzeceğini düşündü, ilk defa onu reddecekti.
''Pazar günü gidersin, şimdi olmaz''
Kate ağzının içindeki americanoyu az daha etrafa püstürtecekken son anda durdu. Allahtan ortalıkta bir paparazzi yoktu, yoksa bütün dergilerde boy boy resimleri çıkardı! Ah bu onun en çok korktuğu şeydi ki o sosyetenin en ünlüsüydü. Bir imajı vardı sonuçta!
''Babiş, ben yanlış duydum sanırım?''
Tomas karşında ki adama baktı, kudretinden dili lal olmuştu.
''Tatlım şuanda çok önemli bir toplantının ortasındayım. Evde konuşuruz''
''Ama ben bugün Fransa'ya..''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYVAH! BENİM SEVGİLİM BİR MAFYA (Atos Serisi-2)
Ficción GeneralAmerikadan Yunanistana uzayan bir aşkın hikayesi. Korkun, tutkunun ve aşkın dansına hazır olun.. Belki de yalnızca kendi hayat gayesiyle yaşadığı için öyleydi Kate. Babasının göz bebeği, Amerikanın parmakla gösterdiği bir sosyetik güzelken kendisini...