Upuzun bir bölüme merhaba deyin, gerçekten nasıl yazdığımı anlamadım. İyi mi kötü mü hiç bilmiyorum :) Uzun bir süre olmayacağım sebebi ise çok yoğun olmam ve şehir dışına çıkmam gerekmesi. Üniversite kayıt işleriyle yeterince doluyum. Yakın bir süre içersin de dönmeye çabalayacağım. Lütfen beni o şahane yorumlarınız ve votelerinizle mutlu edin :)
Alex karşısında ki adama bir yumruk daha çaktı. Adam sarsılarak yere düştü. Alex hıncını daha almamış gibi hızlıca yanında ki adama kaldırın işaretini verdi. Adam patronun istediğini hemen yerini getirdi. Adam yalvarır gibi baktı gri gözlere.
“Bağ-ışlayın efe..ndim..” dedi titrek sesiyle. Alex’in dudakların da istemsiz bir gülümseme oluştu.
“Demek malların sayımın da yanlışlık olmuş! Öyle mi!” dedi kükreyerek. Adam İngilizce bir kaç yakarışta bulundu. Alex somurtarak söylendi.
“Kes yalvarmayı! Senin gibi bir köpeğe acıyacak değilim! Niko!” diyerek haykırdı boş depo da. Niko koşarak abisinin yanına vardı. Alex Nikoya doğru adamı savurdu.
“Gümrükte yakalanan malların tahsilini yapmaya gidiyorum! Bu köpeği de hallet! Bizden çaldığı her dolar için bir tekme vur!”
Niko abisinin dağılmış haline baktı. Alex’in beyaz gömleğinin kenarlarına kanlar bulaşmıştı, yüzü terden ıslak olsa da hala yüce bir adam gibi duruyordu.
“O kadar dayağa gelemez.”dedi Niko hızlıca. Alex çelik kapıdan çıkmadan önce arkasına döndü ve kardeşine gülümsedi.
“O zaman öldür! Bununla daha fazla uğraşıp bir gömleğimden daha olmak istemiyorum!”
Alex ölüm emrini vermişti. Her zaman yanın da ki adamı iyi seçmeliydi. İhanet edene acımamalı ve en önemlisi merhamet etmemeliydi! O kızıl şeytana da etmeyecekti. Yaklaşık 5 gündür ondan ayrı da olsa her günü ondan gelen resim ve mesajlarla doluydu. Ewan her hareketini bildiriyordu. Mesela iki saat önce bir mağzanın önün de yarım saat durmuştu. Ewan kızın deli olduğunu iddea etse de Alex bunu inkar falan etmedi. Çünkü o da biliyordu. Kate tam bir baş belası ve bir deliydi.
....
“O ayakkabının ucunda ki detayları görseydin böyle konuşmazdın!” diye haykırdı genç kız. Marry üç saatir telefon da Kate dinliyordu. Eğer bundan birkaç hafta önce olsaydı, Kate o ayakkabıyı alır ve bunun hakkın da tek kelime etmezdi ama durumlar değişmişti.
“Kate istersen senin için alırım” dedi Marry yüzünce kez. Kate öfkeyle haykırdı.
“Asla! Buna ihtiyacım yok..”
“Emin misin? Yaklaşık 20 gündür senin alışveriş yapamama depresyonunla uğraşıyoruz. Hediye etmiş olurum hem.” Dedi gülümseyerek. Kate bunu çok istese de kabul etmedi. Kendisini çok kötü hissederdi.
“Marry sorun değil, böyle olmaya alışmama lazım..”
“Pekala o zaman evde durumlar nasıl?” dedi merakla. Kate biraz düşündü. Daha bu sabah babasıyla oldukça hiddetli tartışma yapmışlardı. Babası onu Afrikada ki vahşi doğaya bıraksaydı belki o adamın kolların da yaşama oranından daha çok şansı olurdu. Kesinlikle Alex onu öldürürdü, onunla evlenmek bir kenara sevgili bile olamazlardı. Adamın her gri gözlerini hatırladığında yutkunma istediği duyuyordu.
“Hala aynı. İnanabiliyor musun? Baban, benim babam! Beni hiç üzmeyen sırf beni mutlu etmek için mağazayı kapattıran kimi zaman tatil için beni dünyanın bir ucuna özel uçaklarıyla gönderen benim tek lafıma her şeyi yapan adam beni dinlemiyor! O manyak neler demişse artık beni ikna etmek için neler yapıyor. Bir de sürekli izleniyor gibiyim..”

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYVAH! BENİM SEVGİLİM BİR MAFYA (Atos Serisi-2)
General FictionAmerikadan Yunanistana uzayan bir aşkın hikayesi. Korkun, tutkunun ve aşkın dansına hazır olun.. Belki de yalnızca kendi hayat gayesiyle yaşadığı için öyleydi Kate. Babasının göz bebeği, Amerikanın parmakla gösterdiği bir sosyetik güzelken kendisini...