PHILDEL- Icarus
Taehyung inançlı biri değildi, hiçbir zaman da olmamıştı fakat yirmi dört yıllık hayatında katıldığı her cenazede mutlaka havanın bozup yağmur yağması kendisine evrensel geliyordu.
Jennie olsa melekler vefat edenler için ağıt yakıyor derdi diye düşündü, umarım melekler senin için de ağıt yakıyordur kardeşim.
Sekreter Gautier ağlamaktan kısılmış sesiyle Taehyung'a seslendiğinde genç bir kez daha aynadan kendisini izleyip odasından çıktı, en son yıllar önce giydiği siyah takımın göğsüne kız kardeşinin gülümsediği ufak bir resmini iliştirmişti.
''Vakit geldi.'' dedi Matmazel Gautier.
''Bay Kim nerede?''
''Arabada bekliyor.'' Taeyung başıyla onaylayıp kalın kabanını alarak evden çıktı.
Taehyung kendini bir süredir bu güne hazırlıyordu, Jennie'nin öldüğü gerçeğini çoktan yutmuş şimdi sadece dedektif Jeon'un en kısa sürede katili bulmasını istiyordu.
Taehyung arabaya bindikten birkaç saniye sonra atmosferden boğazı düğümlendi, kusacak gibi oldu. Her şey aynıydı, her şey.
Bay Kim yakasından çıkardığı kızının fotoğrafını inceliyordu, sekreter Gautier yine ön koltuğa geçmişti.
Taehyung kafasını çevirmeye korktuğunu hissetti, her şey aynıydı ama ilk kez yanı boştu, bomboş.
Taehyung'un artık arabada sessiz sessiz kıkırdayacak kimsesi yoktu, Jennie ölerek yanında birçok şeyi de götürmüştü; neşesi, çocukluğu, ilk aşkı, ne öz ailesinden ne de Bay Kimden hiç görmediği şevkati, hepsi Jennie ile beraber gömülecekti.Bu da ayrı sorun yaratmıştı zaten, Bay Kim'e kalsa yakma töreni düzenleyip Jennie'nin annesinin küllerinin olduğu göle dökmeyi planlıyordu ancak Jennie her zaman bir gün ölürse gömülüp toprağa karışmak istediğinden bahsederdi, Bay Kim'in de Taehyung'un da bu isteği geri çevirecek gücü yoktu. Fakat yaşlı adam bir şekilde yine kendi istediğini de yapmış ve gömülmeden önce açık cenaze töreni düzenletmişti.
Kilisenin önüne geldiklerinde önce sekreter Gautier inip Bay Kim'in kapısını açarak siyah şemsiyenin altına girmesini sağladı.
Taehyung biraz daha bekledi, cama vuran yağmur damlalarının ardından kiliseye giren insanları izliyordu.
Yalancılar, hepsi yalancıydı.Taehyung etrafta ağlayıp göz yaşı döken sahte insanlara o kadar büyük bir kin besliyordu ki sinirden sıktığı yumruğunu serbest bıraktığında tırnaklarının avucunda bıraktığı izlerden ufak noktalar şeklinde kan taneleri çıkıyordu.
Madame Kim diye düşündü, görüş açısına o girmişti çünkü, Bay Kim'in kız kardeşi, halaları olması gereken kadın Jennie'den de annesinden de nefret ederdi şimdi gelmiş burada etrafında topladığı yaslı kadınlara Jennie'nin ne kadar asil bir kız olduğuyla ilgili vaazlar veriyordu.
''Efendim artık inmelisiniz.'' dedi şoför, dikiz aynasından Taehyung'u süzerek.
Taehyung arabadan inip şemsiyesini açtı, çocukken buraya geldiğinde Jennie ile dev bir yarasa mı yoksa kurt mu olduğu konusunda sürekli tartıştığı dev heykellerin arasından geçerken bir ses fısıldadı, hadi ama Taehyunggie bu kadar büyük yarasa mı olur, kurt işte. Taehyung aklında canlanan anılara gülümsemeden duramadı, biri cenazede böyle bir surat ifadesi takındığını görse muhtemelen deli olduğunu düşünürdü.
''Kurt olsun.'' dedi elini heykelin üzerine birkaç kez vurarak, kız kardeşini kırmak istemiyordu. Lakin bu zamana kadar ne kadar da bencilce davranmıştı öyle, sanki hiç ölmeyeceklermiş gibi kavga etmişti Jennie'yle, kaç kez ağlatmıştı kardeşini bazen bir oyuncak için bazen sinirle söylediği gerçek olmayan sözlerle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Operadaki Hayalet || Taekook
Fanfiction''Erik gibi çirkin bir karakteri oynamak için çok güzelsin.'' Jungkook elini fazlasıyla yakınında duran gencin kıvırcık saçlarına daldırıp buklelerini parmaklarına dolamaya başladı. ''Belki benim de içim çirkindir, dedektif.''