Let Me Follow- Son Lux
''Ensendeyim...'' diye fısıldadı dedektif, ardından deri ajandasının kilidini vurarak kapattı. Yorucu bir gece geçirmişti üstüne bir saattir Taehyung'un sorgusunun bitmesini bekliyordu.
''Dedektif!'' En sonunda Taehyung ona doğru gelmeye başladığında, Jungkook daha önce nasıl fark etmediğine anlam veremediği, Taehyung'un elindeki sargıyı gördü.
''Eline ne oldu?'' diye sordu ayağa kalkıp defterini kolunun altına alırken.
''Bay Kim'le tartışırken yanlışlıkla kestim.''
Jungkook Taehyung'un elini tutup mistik bir şekilde yarası iyileşene kadar öpmek istiyordu, fakat bir yandan da Taehyung'a o kadar sinirliydi ki görmek bile kendisini yoruyordu.
Jungkook bir şey demeden polis merkezinin merdivenlerini çıkmaya başladığında Taehyung da onu takip etti. Binadan çıkıp arabaya binene hatta motele gelene kadar konuşmadılar.
Taehyung dedektifin kızgın olduğunu biliyordu fakat tam olarak sorunun ne olduğunu anlayamıyordu, başarmıştı değil mi? Hem katili yakalatmış hem de Jungkook'u kurtarmıştı.
Taehyung arabayı park etmekte olan dedektifin saçlarını sevmek için elini kaldırsa da yeltendiği şeyin şu anki duruma göre anlamsız olacağına kadar verip elini indirdi.
''Bir şeye mi sinirlisin?'' diye sordu bu sefer Taehyung motele girerken, Jungkook cevap vermiyordu.
Dedektif bir şeyden kaçarmışçasına hızlıca motelin içinde yürüyüp asansöre binerken Taehyung da onun hızına ayak uydurmaya çalışıyordu.
''Dedektif iyi misin?'' dedi Taehyung, Jungkook asansörün aynasındaki yansımasını izliyordu fakat dalan gözlerinin ardından başka şeyler düşündüğü belliydi.
Ufak bir zilin ardından asansör kapısı açıldığında ikisi de koridora çıkıp dedektifin odasına doğru yürümeye başladılar, Taehyung bu sefer dedektifin adımlarına ayak uyduruyordu.
''Jungkook?'' yine cevap yok.
Dedektif anahtarı çevirip odasına girdiğinde Taehyung da arkasından içeri girip ardından kapıyı kapattı.
''Jungkook bir şey olduysa söylemezsen çözemeyiz.'' dedi Taehyung ciddiyetle, hemen ardından fazla sert olup olmadığının endişesine girerek ortamı yumuşatmak için minik bir şaka yapmak istedi. ''Eğer bana nasıl teşekkür edeceğini düşünüyorsan yemek falan ısmarlayabilirsin.''
''Konuşursam kalbini kırarım bu yüzden susuyorum.'' dedi Jungkook ceketini çıkartırken, saatlerdir bu takımla durmaktan sıkılmıştı.
''Ne?'' Dedi Taehyung şaşırarak, teşekkür beklemiyordu fakat yanlış bir şey yaptığını da düşünmüyordu, dedektifin hayatını kurtarmamış mıydı?'
''Daha fazla dahil olmak istemediğini söylemiştin bir kere değil mi? Güzel, bir daha davaya karışmıyorsun. Senin işin bitti.''
''Jungkook ne diyorsun sen, biz ortağı-'' Taehyung daha bitirmeden, Jungkook yüksek sesiyle cümlesini böldü.
''Ortak falan değiliz!'' Jungkook sinirle ellerini saçlarından geçirdi. ''Ortak falan değiliz, benim ardımdan eli silahlı adamların arasına atlayamazsın!''
''Seni öldüreceklerdi...''
''Bırak öldürsünler!'' Jungkook o kadar hızlı nefes alıyordu ki, kalbi göğüs kafesini parçalayacakmış gibi hissediyordu.
''Bırak öldürsünler...'' diye fısıldadı tekrar Taehyung'a doğru birkaç adım atarken. ''Bırak beni öldürsünler, eğer orada sana bir şey olsaydı benim düşeceğim durum hiç aklına gelmedi mi?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Operadaki Hayalet || Taekook
Fanfiction''Erik gibi çirkin bir karakteri oynamak için çok güzelsin.'' Jungkook elini fazlasıyla yakınında duran gencin kıvırcık saçlarına daldırıp buklelerini parmaklarına dolamaya başladı. ''Belki benim de içim çirkindir, dedektif.''