The Piano Duet- Pianoramix
''Katili bulmaya her şeyden çok yaklaştım ve Taehyung ile birlikte sonunda Jaehyun ve Rosé'yi de eleyip suçlu tahtasından çıkardığımda oklar iki yeni şüpheliyi gösteriyordu, Auhert Dubois ve William Park.'' Jeon Jungkook bir süredir seyir defteri olarak kullandığı deri kaplama ajandayı kapatıp rahatsız eden sandalyesinde arkasına doğru yaslandı.
Sırlar zincirinin ilk perdesini araladığını hissediyordu; Jaehyun, Rosé ve Jennie zincirin ilk halkasıydı ve dedektif daha büyük sırlar olduğunu biliyordu.
Doğrulup tekrar Taehyung'un çektiği fotoğrafları incelemeye başladı, gözünden kaçan bir şeyler olmalıydı ama ne?
Dedektif Jeon sabırsızlıkla o yeraltı koridorlarını kendi gözleriyle göreceği günü bekliyordu, şu an bile kalkıp deri montunu üzerine geçirerek opera binasına gitmemek için kendini zor tutuyordu fakat şimdilik daha büyük öncelikleri olduğu gibi bir de opera binasına bu kadar sıklıkla girip çıkarak dikkat çekmek istemiyordu. Özellikle Yönetmen Park'ın yeteri kadar gözleri üzerindeyken.
Jungkook yeni yıkadığı saçlarını sıkıntıyla çekiştirdi. Hemen ardından masanın üzerinde duran günlüğü de alarak sandalyesinden kalkıp kendini şehrin bütün manzarasını gören geniş yatağına attı.
Sayfaları karıştırıp en son okuduğu yeri bulmaya çalışırken bir yandan da düşünüyordu, bu günlük elindeki en büyük ipucuydu ve sayfaların birinde hayaletin gerçek kimliğini bulmaktan başka bir çıkış göremiyordu.
''18 haziran 2020'' dedi dedektif kaldığı yerden okumaya devam ederken.
''Bu gün annemin doğum günü, provalardan önce Taehyung ve babamla mezarlığa gittik, Rosé bile bu gün benimle daha az uğraşıyordu. Madame Chatillon beni akşam üzeri çay içmeye evine davet etti ama gidecek durumda olduğumu sanmıyorum, yine hayalet odama geldi çünkü. Bu gün, annemin doğum gününde çocukların partilerinde söylenen iyi ki doğdun şarkısını söyledi. Moralimi bozan bu değildi, şarkıyı iyi ki doğdun, iyi ki doğdun, iyi ki doğdun Jennie diye bitirmesiydi.''
dedektif yatağından doğrulup sayfanın en sonunda ıslanmaktan zedelenmiş kısımda yazan cümleyi okudu.
''Ölmek istemiyorum.''
Dedektif Jeon hızlıca sayfaları çevirmeye devam ederken nefesinin de gittikçe derinleştiğini hissetti. Her şey işte tam önünde duruyordu, Jennie aylarca hayalet tarafından öldürülmekte tehdit edilmişti ve bunu kimseye anlatamamıştı.
Soluksuzca okuduğu günlük sayfaları tamamen hayalet ve Jennie'nin yaşadıklarıyla ilgiliydi, Jungkook her bir sayfayı çevirişinde ne geleceğini bilmeden, neredeyse hevesle okuyodu günlüğü, ta ki üzerinde sadece kocaman senden nefret ediyorum Taehyung yazan sayfaya gelene kadar.
Dedektif Jeon tam orada durdu, bunca zaman karşılaştığı herkes tarafından kardeşlik bağlarıyla övünülen Jennie ve Taehyung'dan biri, diğeri hakkında ondan nefret ettiğini söylüyordu.
Sayfanın üzerinde tarih veya başka bir şey yoktu; sadece kocaman, her bir harfinde nefret barındıran, Jennie'nin hayalet haricinde bahsettiği ilk kişinin adı yazıyordu; Taehyung.
Dedektif Jeon yavaşça sayfayı çevirip uzunca yazılmış güncenin üzerindeki tarihi okudu ''20 Ağustos 2020.''
20.08.2020,
Nefret etmek istiyorum, Taehyung'dan nefret etmeliyim. O benim kardeşim falan değil ondan nefret ediyorum. Çok sinirliyim, evet bu hissettiğim şey sinir olmalı başka açıklama bulamıyorum, Taehyung'a mı sinirliyim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Operadaki Hayalet || Taekook
Fanfiction''Erik gibi çirkin bir karakteri oynamak için çok güzelsin.'' Jungkook elini fazlasıyla yakınında duran gencin kıvırcık saçlarına daldırıp buklelerini parmaklarına dolamaya başladı. ''Belki benim de içim çirkindir, dedektif.''