April- The Lumineers
25.11.2020\ Paris polis merkezi, Paris.
Ben dedektif Jeon Jungkook, Yönetmen Park'ı sorgulamak için tekrar polis merkezine gelmemin üzerinden on beş dakika geçti, on beş dakikadır düşünüyorum; Gerçekten katil tarafından bunca zamandır manipüle mi ediliyordum? Dün gece neredeyse Christofor Manoman tarafından öldürülecekken, ölümün kıyısından dönmüş, bunca zaman hasretini çektiğim aşkıma kavuşmuş ve daha ona doyamadan hançeriyle yaralanmıştım.
Otele gitmek istemiyorum, kendimi polis merkezinden çıkmaya hazır hissedene kadar biraz da olsa sindirmek umuduyla yaşanan gelişmeleri aktarmak istiyorum. Bu sabah her şeyin başladığı o gün Taehyungdan önce uyandım.
Bir süre kollarımın arasında yavru kendi gibi kıvrılmış Taehyung'u izledikten sonra kalkıp duşa girmiş, banyodan çıktığımda ise uyanmış ve şaşkın bir şekilde etrafına bakınan Taehyung'u görmüştüm.
''Günaydın.'' dedim saçlarımı kuruladığım havluyu omuzuma atarak, hala neler olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.
''Günaydın...'' dedi fısıldayarak.
''Bu bakışı biliyorum.'' dedim bir dizimi yatağa koyup Taehyung'a yaklaşarak. ''Pişmansın.''
''Hayır!'' dedi kaşlarını çatarak, o şekilde bile çok güzel görünüyordu. ''Gerginim.'' diye fısıldadı, ellerini şakaklarıma yerleştirip dudaklarımın üzerine küçük bir öpücük bırakırken.
''Neden?''
''Bilmiyorum garip hissediyorum, gerçek değilmiş gibi.''
Yavaşça yanına kıvrılıp kollarımı beline sardığımda Taehyung da ayak uydurup çenemin etrafına öpücükler bırakmaya başladı. İkimiz de çok uzun zamandır bunu bekliyorduk, Taehyung'u seviyordum hem de deliler gibi, çok yanlış bir zamanda çok yanlış bir mekanda birbirimizi bulmuş; çok kısa bir süre birbirimize karşı savaştıktan sonra aynı tarafa geçmiş ve en sonunda dün gece tek bir vücut olmuştuk.
Taehyung sayısız kez öpücüklerini yüzüme bırakırken sıkıca tuttuğum belini kendime çekip altıma aldığımda ilgili gözlerle ne yapacağımı merak ediyordu.
''Hala gerçek değil gibi mi?'' diye sordum boynunun üzerine küçük bir öpücük bırakarak.
''Peki şimdi?'' dudaklarımı boynunda gezdirip burnumu sürtmeye başladığımda kıkırdadı.
''Peki...'' belindeki ellerimi kasıklarına götürüp gıdıklamaya başladığımda kahkaha atarak altımda kıvranmaya başladı.
''Şimdi?''
''Evet!'' dedi gülerek, ''Evet gerçek dur lütfen!'' Taehyung gülmemek için kendini tutmuyordu aksine gülebildiği kadar gülüyordu.
''Dur...'' dedi nefes nefese, dediğini yapıp ellerimi kasıklarından çekerek yüzüne götürdüm, önüne düşen saçlarını çekip gülmekten dolan gözlerinin önünü açtım.
''Gerçek.'' dedi bir elini yanağıma götürürken, nefes nefese kalmıştı.
''Gerçek.'' dedim yanağıma yasladığı elini alıp dudaklarıma götürdüm. ''Seni seviyorum.''
''Seni seviyorum.''
Eğilip Taehyung'un dudaklarına yoğun bir öpücük bıraktığımda bunun kısa sürmesini beklemiyordum fakat bizi çalan telefonum ayırdı, yine.
''Dedektif Jeon Jungkook.'' diyerek açtım telefonu.
''Jungkook, William Park'ın işlemleri tamamlandı kapalı cezaevine gönderiliyor haber vereyim dedim. Bisset davası resmi olarak kapandı.'' dedi Bouquet.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Operadaki Hayalet || Taekook
Fanfic''Erik gibi çirkin bir karakteri oynamak için çok güzelsin.'' Jungkook elini fazlasıyla yakınında duran gencin kıvırcık saçlarına daldırıp buklelerini parmaklarına dolamaya başladı. ''Belki benim de içim çirkindir, dedektif.''